أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

üzüntü vermek

üzüntü vermek Deyim tedirginlik yaratmak, sıkıntı ve huzursuzluğa yol açmak.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

3/Aliimran-176
وَلَا يَحْزُنْكَ الَّذ۪ينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِۚ اِنَّهُمْ لَنْ
Bu kelime "zarar vermek " deyiminde vurgulanmış
يَضُرُّوا
Bu kelime "zarar vermek " deyiminde vurgulanmış
اللّٰهَ شَيْـٔاًۜ يُر۪يدُ اللّٰهُ اَلَّا يَجْعَلَ لَهُمْ حَظًّا فِي الْاٰخِرَةِۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ

(Ey peygamber!) Küfürde yarışanlar sakın sana üzüntü vermesin. Onlar Allah’a hiçbir zarar veremezler. Allah onlara ahirette bir nasip [hazzen] vermemeyi murat ediyor. Onlar için ahirette çok büyük bir azap vardır.

5/Maide-41
يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ لَا يَحْزُنْكَ الَّذ۪ينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذ۪ينَ قَالُٓوا اٰمَنَّا بِاَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ قُلُوبُهُمْۚ وَمِنَ الَّذ۪ينَ هَادُوا سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ اٰخَر۪ينَۙ لَمْ يَأْتُوكَۜ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِنْ بَعْدِ مَوَاضِعِه۪ۚ يَقُولُونَ اِنْ اُو۫ت۪يتُمْ هٰذَا فَخُذُوهُ وَاِنْ لَمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُواۜ وَمَنْ يُرِدِ اللّٰهُ فِتْنَتَهُ فَلَنْ تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللّٰهِ شَيْـٔاًۜ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَمْ يُرِدِ اللّٰهُ اَنْ يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْۜ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ
Bu kelime "rezil olmak " deyiminde vurgulanmış
وَلَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ

Ey Rasul! Kalpleri iman etmediği hâlde ağızlarıyla “İnandık.” diyen kimselerden ve Yahudilerden Küfürde yarışa girenler sana üzüntü vermesin. Onlar durmadan yalana kulak tutarlar ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak tutarlar; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. “Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!” derler. Allah bir kimseyi fitneci yapmak isterse sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezil olmak ve ahirette de büyük bir azap vardır.

6/Enam-33
قَدْ نَعْلَمُ اِنَّهُ لَيَحْزُنُكَ الَّذ۪ي يَقُولُونَ فَاِنَّهُمْ لَا يُكَذِّبُونَكَ وَلٰكِنَّ الظَّالِم۪ينَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ يَجْحَدُونَ
Bu kelime "hiçe saymak (indirgemek)" deyiminde vurgulanmış

Onların söylediklerinin sana üzüntü verdiğini biliyoruz. Onlar gerçekte seni yalanlamıyorlar ancak zalimler Allah'ın ayetlerini hiçe sayıyorlar.

10/Yunus-65
وَلَا يَحْزُنْكَ قَوْلُهُمْۢ اِنَّ الْعِزَّةَ لِلّٰهِ جَم۪يعاًۜ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ

Onların sözleri sana üzüntü vermesin. Kuşku yok ki izzetin tümü Allah'ındır. O, işitendir, bilendir.

12/Yusuf-13
قَالَ اِنّ۪ي لَيَحْزُنُن۪ٓي اَنْ تَذْهَبُوا بِه۪ وَاَخَافُ اَنْ يَأْكُلَهُ الذِّئْبُ وَاَنْتُمْ عَنْهُ غَافِلُونَ

(Babaları): “Onu götürmeniz bana üzüntü verir. Korkarım ki onu bir kurt yer de sizin haberiniz olmaz.” dedi.

28/Kasas-8
فَالْتَقَطَهُٓ اٰلُ فِرْعَوْنَ لِيَكُونَ
Bu kelime "düşman (düşmanı) kesilmek " deyiminde vurgulanmış
لَهُمْ عَدُواًّ
Bu kelime "düşman (düşmanı) kesilmek " deyiminde vurgulanmış
وَحَزَناًۜ اِنَّ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَجُنُودَهُمَا كَانُوا خَاطِـ۪ٔينَ
Bu kelime "hataya düşmek" deyiminde vurgulanmış

Nihayet Firavun'un adamları, kendilerine düşman kesilip üzüntü verecek birini bulup aldılar. Doğrusu Firavun, Haman ve askerleri hataya düşmüşlerdi.

31/Lokman-23
وَمَنْ كَفَرَ فَلَا يَحْزُنْكَ كُفْرُهُ ۜ اِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ فَنُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُواۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

Kim de inkâr ederse inkârı sana üzüntü vermesin. Onların dönüşleri bizedir. Biz onlara yaptıklarını haber veririz. Şüphesiz Allah gönüllerde olanı bilir.

36/Yasin-76
فَلَا يَحْزُنْكَ قَوْلُهُمْۢ اِنَّا نَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ

Artık onların sözleri sana üzüntü vermesin. Şüphesiz ki biz, onların sakladıkları sırlarını da meydana vurduklarını da biliyoruz.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 29.06.2025
Paylaş: