üzüntü vermek
üzüntü vermek Deyim tedirginlik yaratmak, sıkıntı ve huzursuzluğa yol açmak.
Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler
(Ey peygamber!) Küfürde yarışanlar sakın sana üzüntü vermesin. Onlar Allah’a hiçbir zarar veremezler. Allah onlara ahirette bir nasip [hazzen] vermemeyi murat ediyor. Onlar için ahirette çok büyük bir azap vardır.
Ey Rasul! Kalpleri iman etmediği hâlde ağızlarıyla “İnandık.” diyen kimselerden ve Yahudilerden Küfürde yarışa girenler sana üzüntü vermesin. Onlar durmadan yalana kulak tutarlar ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak tutarlar; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. “Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!” derler. Allah bir kimseyi fitneci yapmak isterse sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezil olmak ve ahirette de büyük bir azap vardır.
Onların söylediklerinin sana üzüntü verdiğini biliyoruz. Onlar gerçekte seni yalanlamıyorlar ancak zalimler Allah'ın ayetlerini hiçe sayıyorlar.
Onların sözleri sana üzüntü vermesin. Kuşku yok ki izzetin tümü Allah'ındır. O, işitendir, bilendir.
(Babaları): “Onu götürmeniz bana üzüntü verir. Korkarım ki onu bir kurt yer de sizin haberiniz olmaz.” dedi.
Nihayet Firavun'un adamları, kendilerine düşman kesilip üzüntü verecek birini bulup aldılar. Doğrusu Firavun, Haman ve askerleri hataya düşmüşlerdi.
Kim de inkâr ederse inkârı sana üzüntü vermesin. Onların dönüşleri bizedir. Biz onlara yaptıklarını haber veririz. Şüphesiz Allah gönüllerde olanı bilir.
Artık onların sözleri sana üzüntü vermesin. Şüphesiz ki biz, onların sakladıkları sırlarını da meydana vurduklarını da biliyoruz.
Bu sayfa yardımcı oldu mu?