أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

(bir şeyi) geri vermek

(bir şeyi) geri vermek Deyim aldığı yere veya kimseye vermek, iade etmek.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

12/Yusuf-65
وَلَمَّا فَتَحُوا مَتَاعَهُمْ وَجَدُوا بِضَاعَتَهُمْ رُدَّتْ اِلَيْهِمْۜ قَالُوا يَٓا اَبَانَا مَا نَبْغ۪يۜ هٰذِه۪ بِضَاعَتُنَا رُدَّتْ اِلَيْنَاۚ وَنَم۪يرُ اَهْلَنَا وَنَحْفَظُ اَخَانَا وَنَزْدَادُ كَيْلَ بَع۪يرٍۜ ذٰلِكَ كَيْلٌ يَس۪يرٌ

Erzak yüklerini açtıklarında sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüler. "Ey babamız! Daha ne istiyoruz! İşte sermayemiz de bize geri verilmiş. (Bununla) yine ailemize erzak alır, kardeşimizi korur ve bir deve yükü de arttırırız. Bu (getirdiğimiz) az bir ölçektir." dediler.

28/Kasas-7
وَاَوْحَيْنَٓا اِلٰٓى اُمِّ مُوسٰٓى اَنْ اَرْضِع۪يهِۚ فَاِذَا خِفْتِ عَلَيْهِ فَاَلْق۪يهِ فِي الْيَمِّ وَلَا تَخَاف۪ي وَلَا تَحْزَن۪يۚ اِنَّا رَٓادُّوهُ اِلَيْكِ وَجَاعِلُوهُ مِنَ الْمُرْسَل۪ينَ

Musa'nın annesine “Onu emzir, şayet onun için korkacak olursan onu suya bırak, korkma ve üzülme. Çünkü onu biz sana geri vereceğiz ve onu gönderilen (elçilerden) kılacağız.” diye vahyolundu.

28/Kasas-8
فَالْتَقَطَهُٓ اٰلُ فِرْعَوْنَ لِيَكُونَ
Bu kelime "düşman (düşmanı) kesilmek " deyiminde vurgulanmış
لَهُمْ عَدُواًّ
Bu kelime "düşman (düşmanı) kesilmek " deyiminde vurgulanmış
وَحَزَناًۜ
Bu kelime "üzüntü vermek " deyiminde vurgulanmış
اِنَّ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَجُنُودَهُمَا كَانُوا خَاطِـ۪ٔينَ
Bu kelime "hataya düşmek" deyiminde vurgulanmış

Nihayet Firavun'un adamları, kendilerine düşman kesilip üzüntü verecek birini bulup aldılar. Doğrusu Firavun, Haman ve askerleri hataya düşmüşlerdi.

28/Kasas-9
وَقَالَتِ امْرَاَتُ فِرْعَوْنَ قُرَّتُ عَيْنٍ ل۪ي وَلَكَۜ لَا تَقْتُلُوهُۗ عَسٰٓى اَنْ يَنْفَعَنَٓا
Bu kelime "faydası olmak " deyiminde vurgulanmış
اَوْ نَتَّخِذَهُ وَلَداً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ

Firavun'un karısı dedi: 'Benim için de senin için de bir gözaydınlığı! Onu öldürmeyin. Olur ki bize bir faydası olur veya onu evlat ediniriz.' Oysa onlar (işin) farkında değillerdi.

28/Kasas-10
وَاَصْبَحَ
Bu kelime "sabahı bulmak (etmek)" deyiminde vurgulanmış
فُؤٰادُ
Bu kelime "aklı bir yerde olmak" deyiminde vurgulanmış
اُمِّ مُوسٰى فَارِغاًۜ
Bu kelime "aklı bir yerde olmak" deyiminde vurgulanmış
اِنْ كَادَتْ لَتُبْد۪ي
Bu kelime "(bir durumu) açığa vurmak " deyiminde vurgulanmış
بِه۪ لَوْلَٓا اَنْ رَبَطْنَا عَلٰى قَلْبِهَا لِتَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ

Musa'nın annesi ise aklı hep çocuğunda, sabahı etti. Eğer mü'minlerden olması için kalbini pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse onu(n durumunu) açığa vuracaktı.

28/Kasas-13
فَرَدَدْنَاهُ اِلٰٓى اُمِّه۪ كَيْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ وَلِتَعْلَمَ اَنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ۟

Böylelikle gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Allah'ın vaadinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri verdik. Ancak onların çoğu bilmezler.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 22.10.2025
Paylaş: