أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

öneride bulunmak

öneride bulunmak Deyim önermek, teklif etmek.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-233
وَالْوَالِدَاتُ يُرْضِعْنَ اَوْلَادَهُنَّ حَوْلَيْنِ كَامِلَيْنِ لِمَنْ اَرَادَ اَنْ يُـتِمَّ الرَّضَاعَةَۜ وَعَلَى الْمَوْلُودِ لَهُ رِزْقُهُنَّ وَكِسْوَتُهُنَّ بِالْمَعْرُوفِۜ لَا تُكَلَّفُ نَفْسٌ اِلَّا
Bu kelime "altından kalkamamak" deyiminde vurgulanmış
وُسْعَهَاۚ
Bu kelime "altından kalkamamak" deyiminde vurgulanmış
لَا
Bu kelime "zarara uğramak " deyiminde vurgulanmış
تُضَٓارَّ
Bu kelime "zarara uğramak " deyiminde vurgulanmış
وَالِدَةٌ بِوَلَدِهَا وَلَا مَوْلُودٌ لَهُ بِوَلَدِه۪ وَعَلَى الْوَارِثِ مِثْلُ ذٰلِكَۚ فَاِنْ اَرَادَا فِصَالاً
Bu kelime "sütten kesmek " deyiminde vurgulanmış
عَنْ تَرَاضٍ مِنْهُمَا وَتَشَاوُرٍ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَاۜ وَاِنْ اَرَدْتُمْ اَنْ تَسْتَرْضِعُٓوا اَوْلَادَكُمْ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اِذَا سَلَّمْتُمْ مَٓا اٰتَيْتُمْ بِالْمَعْرُوفِۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ

Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için anneler çocuklarını, iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği örfe uygun olarak çocuk kendisinin olana (babaya) aittir. Hiç kimseye altından kalkamayacağı işler için öneride bulunulmaz. Anne, çocuğundan dolayı; çocuk kendisinin olan baba da çocuğuyla ilgili bir zarara uğratılmasın. Mirasçı da bunun gibidir. Eğer (anne-baba) aralarında rıza ile ve danışarak (çocuğu iki yıl tamamlanmadan) sütten kesmek isterlerse bu, ikisine de günah değil. Ve eğer çocuklarınızı (bir süt anneye) emzirtmek isterseniz, vereceğinizi örfe uygun olarak ödedikten sonra bunda size günah yoktur. Allah'tan sakının ve bilin ki Allah yaptıklarınızı görendir.

2/Bakara-286
لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا
Bu kelime "altından kalkamamak" deyiminde vurgulanmış
وُسْعَهَاۜ
Bu kelime "altından kalkamamak" deyiminde vurgulanmış
لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْۜ رَبَّنَا لَا
Bu kelime "sorumlu tutmak" deyiminde vurgulanmış
تُؤَاخِذْنَٓا
Bu kelime "sorumlu tutmak" deyiminde vurgulanmış
اِنْ نَس۪ينَٓا اَوْ اَخْطَأْنَاۚ
Bu kelime "hataya düşmek" deyiminde vurgulanmış
رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَٓا اِصْراً كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِنَاۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا
Bu kelime "takat getirmek " deyiminde vurgulanmış
طَاقَةَ
Bu kelime "takat getirmek " deyiminde vurgulanmış
لَنَا
Bu kelime "takat getirmek " deyiminde vurgulanmış
بِه۪ۚ وَاعْفُ عَنَّا۠ وَاغْفِرْ لَنَا۠ وَارْحَمْنَا۠ اَنْتَ مَوْلٰينَا فَانْصُرْنَا
Bu kelime "yardımda bulunmak " deyiminde vurgulanmış
عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِر۪ينَ

Allah, hiç kimseye altından kalkamayacağı işler için öneride bulunmaz. (Kişinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir. 'Rabb’imiz, unuttuklarımızdan veya hataya düştüklerimizden bizi sorumlu tutma! Rabb’imiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Rabb’imiz, takat getiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma! Bizi affet, bizi bağışla, bizi esirge! Sen bizim Mevla’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardımda bulun.'

6/Enam-152
وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَت۪يمِ اِلَّا بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُ حَتّٰى يَبْلُغَ اَشُدَّهُۚ وَاَوْفُوا
Bu kelime "yerine getirmek" deyiminde vurgulanmış
الْكَيْلَ وَالْم۪يزَانَ بِالْقِسْطِۚ لَا نُكَلِّفُ نَفْساً اِلَّا
Bu kelime "altından kalkamamak" deyiminde vurgulanmış
وُسْعَهَا
Bu kelime "altından kalkamamak" deyiminde vurgulanmış
وَاِذَا قُلْتُمْ فَاعْدِلُوا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبٰىۚ وَبِعَهْدِ اللّٰهِ اَوْفُواۜ
Bu kelime "yerine getirmek" deyiminde vurgulanmış
ذٰلِكُمْ وَصّٰيكُمْ
Bu kelime "(birini, bir şeyi) salık vermek" deyiminde vurgulanmış
بِه۪ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَۙ
Bu kelime "ders almak " deyiminde vurgulanmış

'Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (biçim) dışında yaklaşmayın. Ölçü ve tartıda kıstı yerine getirin. Biz hiç kimseye altından kalkamayacağı işler için öneride bulunmayız. Söylediğiniz zaman, yakınınız dahi olsa, adil olun. Allah'a olan ahdinizi yerine getirin. İşte bunlarla size salık verdi. Umulur ki ders alırsınız.'

7/Araf-42
وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَا نُكَلِّفُ نَفْساً اِلَّا
Bu kelime "altından kalkamamak" deyiminde vurgulanmış
وُسْعَهَاۘ
Bu kelime "altından kalkamamak" deyiminde vurgulanmış
اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْجَنَّةِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ

İman edip salih amel işleyenlere gelince -ki Biz hiç kimseye altından kalkamayacağı işler için öneride bulunmayız.- işte onlar cennet arkadaşlarıdır. Orada ebedî kalıcıdırlar.

23/Mü'minun-62
وَلَا نُكَلِّفُ نَفْساً اِلَّا
Bu kelime "altından kalkamamak" deyiminde vurgulanmış
وُسْعَهَا
Bu kelime "altından kalkamamak" deyiminde vurgulanmış
وَلَدَيْنَا كِتَابٌ يَنْطِقُ بِالْحَقِّ وَهُمْ لَا
Bu kelime "mağdur etmek " deyiminde vurgulanmış
يُظْلَمُونَ
Bu kelime "mağdur etmek " deyiminde vurgulanmış

Biz hiç kimseye altından kalkamayacağı işler için öneride bulunmayız. Nezdimizde hakkı söyleyen tek kitap vardır ve onlar (onun bağlıları) mağdur edilmezler.

65/Talak-7
لِيُنْفِقْ ذُوسَعَةٍ
Bu kelime "yerinde olmak " deyiminde vurgulanmış
مِنْ سَعَتِه۪ۜ وَمَنْ قُدِرَ
Bu kelime "darda kalmak " deyiminde vurgulanmış
عَلَيْهِ رِزْقُهُ فَلْيُنْفِقْ مِمَّٓا اٰتٰيهُ اللّٰهُۜ لَا يُكَلِّفُ اللّٰهُ نَفْساً اِلَّا مَٓا اٰتٰيهَاۜ سَيَجْعَلُ اللّٰهُ بَعْدَ عُسْرٍ يُسْراً۟

İmkânı yerinde olan nafakayı imkânına göre versin. Rızıkla ilgili darda kalan (kısıtlı olan) da Allah'ın kendisine verdiği kadarından nafaka ödesin. Allah, bir nefse verdiğinden başka öneride bulunmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 10.09.2025
Paylaş: