أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

şahit tutmak

şahit tutmak Deyim birini tanık olarak göstermek.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-204
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُعْجِبُكَ
Bu kelime "(birinin) hoşuna gitmek" deyiminde vurgulanmış
قَوْلُهُ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَيُشْهِدُ اللّٰهَ عَلٰى مَا ف۪ي قَلْبِه۪ۙ وَهُوَ اَلَدُّ الْخِصَامِ

İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatı hakkında söyledikleri hoşuna gider, kalbinde olana da Allah’ı şahit tutar. O hasımların en yamanıdır.

2/Bakara-282
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا
Bu kelime "borç etmek (yapmak)" deyiminde vurgulanmış
تَدَايَنْتُمْ
Bu kelime "borç etmek (yapmak)" deyiminde vurgulanmış
بِدَيْنٍ
Bu kelime "borç etmek (yapmak)" deyiminde vurgulanmış
اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى فَاكْتُبُوهُۜ وَلْيَكْتُبْ بَيْنَكُمْ كَاتِبٌ بِالْعَدْلِۖ وَلَا
Bu kelime "geri durmak " deyiminde vurgulanmış
يَأْبَ
Bu kelime "geri durmak " deyiminde vurgulanmış
كَاتِبٌ اَنْ يَكْتُبَ كَمَا عَلَّمَهُ اللّٰهُ فَلْيَكْتُبْۚ وَلْيُمْلِلِ
Bu kelime "kayda geçirmek" deyiminde vurgulanmış
الَّذ۪ي عَلَيْهِ
Bu kelime "borca girmek" deyiminde vurgulanmış
الْحَقُّ
Bu kelime "borca girmek" deyiminde vurgulanmış
وَلْيَتَّقِ اللّٰهَ رَبَّهُ وَلَا يَبْخَسْ مِنْهُ شَيْـٔاًۜ فَاِنْ كَانَ الَّذ۪ي عَلَيْهِ
Bu kelime "borca girmek" deyiminde vurgulanmış
الْحَقُّ
Bu kelime "borca girmek" deyiminde vurgulanmış
سَف۪يهاً
Bu kelime "aklı kesmemek " deyiminde vurgulanmış
اَوْ ضَع۪يفاً
Bu kelime "elinden bir iş (şey) gelmemek" deyiminde vurgulanmış
اَوْ لَا
Bu kelime "eli ermek " deyiminde vurgulanmış
يَسْتَط۪يعُ
Bu kelime "eli ermek " deyiminde vurgulanmış
اَنْ يُمِلَّ
Bu kelime "kayda geçirmek" deyiminde vurgulanmış
هُوَ فَلْيُمْلِلْ
Bu kelime "kayda geçirmek" deyiminde vurgulanmış
وَلِيُّهُ بِالْعَدْلِۜ وَاسْتَشْهِدُوا شَه۪يدَيْنِ مِنْ رِجَالِكُمْۚ فَاِنْ لَمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَامْرَاَتَانِ مِمَّنْ تَرْضَوْنَ
Bu kelime "razı olmak (gelmek) " deyiminde vurgulanmış
مِنَ الشُّهَدَٓاءِ اَنْ تَضِلَّ اِحْدٰيهُمَا فَتُذَكِّرَ اِحْدٰيهُمَا الْاُخْرٰىۜ وَلَا يَأْبَ الشُّهَدَٓاءُ اِذَا مَا دُعُواۜ وَلَا
Bu kelime "es geçmek" deyiminde vurgulanmış
تَسْـَٔمُٓوا
Bu kelime "es geçmek" deyiminde vurgulanmış
اَنْ تَكْتُبُوهُ صَغ۪يراً اَوْ كَب۪يراً اِلٰٓى اَجَلِه۪ۜ ذٰلِكُمْ اَقْسَطُ عِنْدَ اللّٰهِ وَاَقْوَمُ لِلشَّهَادَةِ وَاَدْنٰٓى
Bu kelime "uygun düşmek" deyiminde vurgulanmış
اَلَّا
Bu kelime "kuşku beslemek (duymak) " deyiminde vurgulanmış
تَرْتَابُٓوا
Bu kelime "kuşku beslemek (duymak) " deyiminde vurgulanmış
اِلَّٓا اَنْ تَكُونَ تِجَارَةً حَاضِرَةً تُد۪يرُونَهَا بَيْنَكُمْ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَلَّا تَكْتُبُوهَاۜ وَاَشْهِدُٓوا اِذَا تَبَايَعْتُمْۖ وَلَا
Bu kelime "zarar vermek " deyiminde vurgulanmış
يُضَٓارَّ
Bu kelime "zarar vermek " deyiminde vurgulanmış
كَاتِبٌ وَلَا شَه۪يدٌۜ وَاِنْ تَفْعَلُوا فَاِنَّهُ فُسُوقٌ
Bu kelime "yoldan çıkmak " deyiminde vurgulanmış
بِكُمْۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ وَيُعَلِّمُكُمُ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ

Ey iman edenler! Belirli bir vakte kadar birbirinize borç ettiğinizde onu yazın. Aranızdan bir kâtip doğrulukla yazsın. Kâtip, Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın ve yazsın. Üzerinde hak olan (borca girmiş) kişi de kayda geçirsin ve Rabb’i olan Allah'tan korksun da üzerindeki haktan, bir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borca girmiş) kişi aklı kesmeyen (zekâ geriliği olan) veya elinden bir iş gelmeyen (bedenen zayıf) biri olursa yahut kendisinin kayda geçirmeye eli ermezse velisi doğrulukla kayda geçirsin. Erkeklerinizden (şahitliğine güvendiğiniz) iki şahidi de şahit tutun. Eğer iki (güvenilir) erkek yok ise şahitliklerinden razı olacağınız bir erkekle iki kadın (da olur) ki kadınlardan biri unutacak olursa diğeri ona hatırlatsın. Şahitler de çağrıldıkları zaman (şahitlikten) geri durmasınlar. Küçük-büyük (az-çok), onu (borcu) vadesiyle yazmayı es geçmeyin. Bu, Allah katında daha doğru (kıst), şahitlik bakımından da daha sağlamdır. Ve kuşku duymamanız için de en uygun düşen budur. Aranızda hemen alıp verdiğiniz peşin ticareti yazmadığınızda sizin için bir günah yoktur. Alışverişinizde de şahit tutun. Kâtibe de şahide de bir zarar verilmesin. Eğer onlara (kötü) bir şey yaparsanız bu sizin açınızdan yoldan çıkmak olur. Allah'tan sakının. Allah size öğretiyor. Allah her şeyi bilendir.

4/Nisa-15
وَالّٰت۪ي يَأْت۪ينَ
Bu kelime "(biriyle) ilişkiye girmek " deyiminde vurgulanmış
الْفَاحِشَةَ
Bu kelime "(biriyle) ilişkiye girmek " deyiminde vurgulanmış
مِنْ نِسَٓائِكُمْ فَاسْتَشْهِدُوا عَلَيْهِنَّ اَرْبَعَةً مِنْكُمْۚ فَاِنْ شَهِدُوا
Bu kelime "şehadette bulunmak " deyiminde vurgulanmış
فَاَمْسِكُوهُنَّ
Bu kelime "gözaltında tutmak" deyiminde vurgulanmış
فِي
Bu kelime "gözaltında tutmak" deyiminde vurgulanmış
الْبُيُوتِ
Bu kelime "gözaltında tutmak" deyiminde vurgulanmış
حَتّٰى يَتَوَفّٰيهُنَّ الْمَوْتُ اَوْ يَجْعَلَ
Bu kelime "yoluna koymak " deyiminde vurgulanmış
اللّٰهُ لَهُنَّ سَب۪يلاً
Bu kelime "yoluna koymak " deyiminde vurgulanmış

Kadınlarınızdan (kendi cinsleriyle) ilişkiye girenlerin aleyhinde olmak üzere içinizden dört şahit tutun. Eğer şehadette bulunurlarsa onları, ölüm alıp götürünceye veya Allah, kendi tutumlarını bir yoluna koyana kadar gözaltında tutun.

7/Araf-172
وَاِذْ اَخَذَ رَبُّكَ مِنْ بَن۪ٓي اٰدَمَ مِنْ ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَاَشْهَدَهُمْ عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْۚ اَلَسْتُ بِرَبِّكُمْۜ قَالُوا بَلٰىۚۛ شَهِدْنَاۚۛ اَنْ تَقُولُوا يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اِنَّا كُنَّا عَنْ هٰذَا غَافِل۪ينَۙ

Kıyamet gününde “Biz bundan habersizdik.” demeyesiniz diye, hani Rabb’in, Âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkarmış ve onları kendilerine şahit tutarak “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” (demişti) Onlar da “Evet (Rabb’imizsin) şahit olduk.” demişlerdi.

11/Hud-54
اِنْ نَقُولُ اِلَّا اعْتَرٰيكَ بَعْضُ اٰلِهَتِنَا بِسُٓوءٍۜ قَالَ اِنّ۪ٓي اُشْهِدُ اللّٰهَ وَاشْهَدُٓوا اَنّ۪ي بَر۪ٓيءٌ مِمَّا تُشْرِكُونَۙ

Seni ilahlarımızdan bazıları fena çarpmış, demekten başka bir şey söylemiyoruz. Dedi ki "Ben Allah'ı şahit tutuyorum ve siz de şahit olun ki ben sizin şirk koştuklarınızdan uzağım.

24/Nur-6
وَالَّذ۪ينَ يَرْمُونَ
Bu kelime "leke sürmek " deyiminde vurgulanmış
اَزْوَاجَهُمْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُمْ شُهَدَٓاءُ اِلَّٓا اَنْفُسُهُمْ فَشَهَادَةُ اَحَدِهِمْ اَرْبَعُ شَهَادَاتٍ بِاللّٰهِۙ اِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِق۪ينَ

Eşlerine leke sürüp de kendilerinden başka şahitleri bulunmayanlardan birinin şahitliği ise kendinin mutlaka doğru söyleyenlerden olduğuna Allah'ı dört kere şahit tutmasıdır.

24/Nur-7
وَالْخَامِسَةُ اَنَّ لَعْنَتَ اللّٰهِ عَلَيْهِ اِنْ كَانَ مِنَ الْكَاذِب۪ينَ

Beşincisinde; eğer yalancılardansa Allah'ın lanetinin muhakkak kendi üzerine olmasını (diler).

24/Nur-8
وَيَدْرَؤُ۬ا عَنْهَا الْعَذَابَ اَنْ تَشْهَدَ اَرْبَعَ شَهَادَاتٍ بِاللّٰهِۙ اِنَّهُ لَمِنَ الْكَاذِب۪ينَۙ

Kadının da onun mutlaka yalan söyleyenlerden olduğuna Allah'ı dört kere şahit tutması üzerinden cezayı kaldırır.

24/Nur-9
وَالْخَامِسَةَ اَنَّ غَضَبَ اللّٰهِ عَلَيْهَٓا اِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ

Beşincisinde; eğer o doğru söyleyenlerdense Allah'ın lanetinin muhakkak kendi üzerine olmasını (diler).

65/Talak-2
فَاِذَا بَلَغْنَ اَجَلَهُنَّ فَاَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ اَوْ فَارِقُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَاَشْهِدُوا ذَوَيْ عَدْلٍ مِنْكُمْ وَاَق۪يمُوا الشَّهَادَةَ لِلّٰهِۜ ذٰلِكُمْ يُوعَظُ بِه۪ مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجاًۙ

İddetlerini doldurduklarında artık onları ya iyilikle tutun veya iyilikle kendilerinden ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği Allah için doğru olarak yerine getirin. İşte bununla, Allah'a ve ahiret gününe iman edene öğüt verilir. Kim Allah'tan sakınırsa (Allah) onun için bir çıkış yolu var eder.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 14.08.2025
Paylaş: