أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

razı olmak (gelmek)

razı olmak (gelmek) Deyim uygun bulmak, beğenmek, benimsemek, istemek, kabul etmek.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-120
وَلَنْ تَرْضٰى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارٰى حَتّٰى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْۜ قُلْ اِنَّ هُدَى اللّٰهِ هُوَ الْهُدٰىۜ وَلَئِنِ
Bu kelime "havasına uymak " deyiminde vurgulanmış
اتَّبَعْتَ
Bu kelime "havasına uymak " deyiminde vurgulanmış
اَهْوَٓاءَهُمْ
Bu kelime "havasına uymak " deyiminde vurgulanmış
بَعْدَ الَّذ۪ي جَٓاءَكَ مِنَ الْعِلْمِۙ مَا لَكَ مِنَ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ

Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. “Allah’ın hidayeti, gerçek hidayettir.” de. Sana gelen ilimden sonra onların hevasına uyarsan ant olsun ki Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.

2/Bakara-282
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا
Bu kelime "borç etmek (yapmak)" deyiminde vurgulanmış
تَدَايَنْتُمْ
Bu kelime "borç etmek (yapmak)" deyiminde vurgulanmış
بِدَيْنٍ
Bu kelime "borç etmek (yapmak)" deyiminde vurgulanmış
اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى فَاكْتُبُوهُۜ وَلْيَكْتُبْ بَيْنَكُمْ كَاتِبٌ بِالْعَدْلِۖ وَلَا
Bu kelime "geri durmak " deyiminde vurgulanmış
يَأْبَ
Bu kelime "geri durmak " deyiminde vurgulanmış
كَاتِبٌ اَنْ يَكْتُبَ كَمَا عَلَّمَهُ اللّٰهُ فَلْيَكْتُبْۚ وَلْيُمْلِلِ
Bu kelime "kayda geçirmek" deyiminde vurgulanmış
الَّذ۪ي عَلَيْهِ
Bu kelime "borca girmek" deyiminde vurgulanmış
الْحَقُّ
Bu kelime "borca girmek" deyiminde vurgulanmış
وَلْيَتَّقِ اللّٰهَ رَبَّهُ وَلَا يَبْخَسْ مِنْهُ شَيْـٔاًۜ فَاِنْ كَانَ الَّذ۪ي عَلَيْهِ
Bu kelime "borca girmek" deyiminde vurgulanmış
الْحَقُّ
Bu kelime "borca girmek" deyiminde vurgulanmış
سَف۪يهاً
Bu kelime "aklı kesmemek " deyiminde vurgulanmış
اَوْ ضَع۪يفاً
Bu kelime "elinden bir iş (şey) gelmemek" deyiminde vurgulanmış
اَوْ لَا
Bu kelime "eli ermek " deyiminde vurgulanmış
يَسْتَط۪يعُ
Bu kelime "eli ermek " deyiminde vurgulanmış
اَنْ يُمِلَّ
Bu kelime "kayda geçirmek" deyiminde vurgulanmış
هُوَ فَلْيُمْلِلْ
Bu kelime "kayda geçirmek" deyiminde vurgulanmış
وَلِيُّهُ بِالْعَدْلِۜ وَاسْتَشْهِدُوا
Bu kelime "şahit tutmak " deyiminde vurgulanmış
شَه۪يدَيْنِ مِنْ رِجَالِكُمْۚ فَاِنْ لَمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَامْرَاَتَانِ مِمَّنْ تَرْضَوْنَ مِنَ الشُّهَدَٓاءِ اَنْ تَضِلَّ اِحْدٰيهُمَا فَتُذَكِّرَ اِحْدٰيهُمَا الْاُخْرٰىۜ وَلَا يَأْبَ الشُّهَدَٓاءُ اِذَا مَا دُعُواۜ وَلَا
Bu kelime "es geçmek" deyiminde vurgulanmış
تَسْـَٔمُٓوا
Bu kelime "es geçmek" deyiminde vurgulanmış
اَنْ تَكْتُبُوهُ صَغ۪يراً اَوْ كَب۪يراً اِلٰٓى اَجَلِه۪ۜ ذٰلِكُمْ اَقْسَطُ عِنْدَ اللّٰهِ وَاَقْوَمُ لِلشَّهَادَةِ وَاَدْنٰٓى
Bu kelime "uygun düşmek" deyiminde vurgulanmış
اَلَّا
Bu kelime "kuşku beslemek (duymak) " deyiminde vurgulanmış
تَرْتَابُٓوا
Bu kelime "kuşku beslemek (duymak) " deyiminde vurgulanmış
اِلَّٓا اَنْ تَكُونَ تِجَارَةً حَاضِرَةً تُد۪يرُونَهَا بَيْنَكُمْ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَلَّا تَكْتُبُوهَاۜ وَاَشْهِدُٓوا
Bu kelime "şahit tutmak " deyiminde vurgulanmış
اِذَا تَبَايَعْتُمْۖ وَلَا
Bu kelime "zarar vermek " deyiminde vurgulanmış
يُضَٓارَّ
Bu kelime "zarar vermek " deyiminde vurgulanmış
كَاتِبٌ وَلَا شَه۪يدٌۜ وَاِنْ تَفْعَلُوا فَاِنَّهُ فُسُوقٌ
Bu kelime "yoldan çıkmak " deyiminde vurgulanmış
بِكُمْۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ وَيُعَلِّمُكُمُ اللّٰهُۜ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ

Ey iman edenler! Belirli bir vakte kadar birbirinize borç ettiğinizde onu yazın. Aranızdan bir kâtip doğrulukla yazsın. Kâtip, Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan geri durmasın ve yazsın. Üzerinde hak olan (borca girmiş) kişi de kayda geçirsin ve Rabb’i olan Allah'tan korksun da üzerindeki haktan, bir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borca girmiş) kişi aklı kesmeyen (zekâ geriliği olan) veya elinden bir iş gelmeyen (bedenen zayıf) biri olursa yahut kendisinin kayda geçirmeye eli ermezse velisi doğrulukla kayda geçirsin. Erkeklerinizden (şahitliğine güvendiğiniz) iki şahidi de şahit tutun. Eğer iki (güvenilir) erkek yok ise şahitliklerinden razı olacağınız bir erkekle iki kadın (da olur) ki kadınlardan biri unutacak olursa diğeri ona hatırlatsın. Şahitler de çağrıldıkları zaman (şahitlikten) geri durmasınlar. Küçük-büyük (az-çok), onu (borcu) vadesiyle yazmayı es geçmeyin. Bu, Allah katında daha doğru (kıst), şahitlik bakımından da daha sağlamdır. Ve kuşku duymamanız için de en uygun düşen budur. Aranızda hemen alıp verdiğiniz peşin ticareti yazmadığınızda sizin için bir günah yoktur. Alışverişinizde de şahit tutun. Kâtibe de şahide de bir zarar verilmesin. Eğer onlara (kötü) bir şey yaparsanız bu sizin açınızdan yoldan çıkmak olur. Allah'tan sakının. Allah size öğretiyor. Allah her şeyi bilendir.

4/Nisa-29
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَأْكُلُٓوا اَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ اِلَّٓا اَنْ تَكُونَ تِجَارَةً عَنْ تَرَاضٍ مِنْكُمْ وَلَا
Bu kelime "canına kıymak " deyiminde vurgulanmış
تَقْتُلُٓوا
Bu kelime "canına kıymak " deyiminde vurgulanmış
اَنْفُسَكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِكُمْ رَح۪يماً

Ey iman edenler! Mallarınızı, aranızda batıl sebeplerle yemeyin. Ancak birbirinizden razı olarak ticaret yapmak başka. Herhangi bir sebeple kendi canınıza kıymayın. Şüphesiz ki Allah çok merhametlidir.

5/Maide-119
قَالَ اللّٰهُ هٰذَا يَوْمُ يَنْفَعُ
Bu kelime "faydalı olmak " deyiminde vurgulanmış
الصَّادِق۪ينَ صِدْقُهُمْۜ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۜ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُۜ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ

Allah der: "Bu, doğruların, doğruluklarının faydalı olacağı bir gündür. Onlar için altından ırmaklar akan içinde sonsuza kadar kalacakları cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş budur.

9/Tevbe-38
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَا لَكُمْ اِذَا ق۪يلَ لَكُمُ انْفِرُوا
Bu kelime "sefere kalkmak" deyiminde vurgulanmış
ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اثَّاقَلْتُمْ
Bu kelime "çakılıp kalmak" deyiminde vurgulanmış
اِلَى الْاَرْضِۜ اَرَض۪يتُمْ بِالْحَيٰوةِ الدُّنْيَا مِنَ الْاٰخِرَةِۚ فَمَا مَتَاعُ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا فِي الْاٰخِرَةِ اِلَّا قَل۪يلٌ

Ey iman edenler! Size ne oldu da Allah yolunda sefere kalkın denildiği zaman, yere çakılıp kaldınız? Ahiretten (geçip) dünya hayatına mı razı geldiniz? Ama ahirete göre bu dünya hayatının yararı pek azdır.

9/Tevbe-87
رَضُوا بِاَنْ يَكُونُوا مَعَ الْخَوَالِفِ
Bu kelime "geri kalmak " deyiminde vurgulanmış
وَطُبِـعَ
Bu kelime "kilit vurmak" deyiminde vurgulanmış
عَلٰى قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا
Bu kelime "anlayıp dinlemek " deyiminde vurgulanmış
يَفْقَهُونَ
Bu kelime "anlayıp dinlemek " deyiminde vurgulanmış

geri kalanlarla birlikte olmaya razı oldular ve kalplerine kilit vuruldu. Onlar artık anlayıp dinlemezler.

9/Tevbe-93
اِنَّمَا السَّب۪يلُ عَلَى الَّذ۪ينَ يَسْتَأْذِنُونَكَ وَهُمْ اَغْنِيَٓاءُۚ رَضُوا بِاَنْ يَكُونُوا مَعَ الْخَوَالِفِۙ
Bu kelime "geri kalmak " deyiminde vurgulanmış
وَطَبَعَ
Bu kelime "kilit vurmak" deyiminde vurgulanmış
اللّٰهُ عَلٰى قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ

Ancak şu kimselerin kınanmasına yol vardır ki zengin oldukları hâlde (geri kalmak için) senden izin isterler. Geri kalanlarla beraber olmağa razı oldular. Allah da onların kalplerine kilit vurdu, artık onlar bilmezler.

9/Tevbe-96
يَحْلِفُونَ
Bu kelime "ant içmek " deyiminde vurgulanmış
لَكُمْ لِتَرْضَوْا عَنْهُمْۚ فَاِنْ تَرْضَوْا عَنْهُمْ فَاِنَّ اللّٰهَ لَا يَرْضٰى عَنِ الْقَوْمِ الْفَاسِق۪ينَ

Onlardan razı olasınız diye size ant içecekler. Fakat siz onlardan razı olsanız bile Allah fasıklar topluluğundan asla razı olmaz.

9/Tevbe-100
وَالسَّابِقُونَ الْاَوَّلُونَ مِنَ الْمُهَاجِر۪ينَ وَالْاَنْصَارِ وَالَّذ۪ينَ اتَّبَعُوهُمْ بِاِحْسَانٍۙ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ وَاَعَدَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي تَحْتَهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۜ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ

Muhacir ve Ensar’dan ilk öncüler ve onlara güzelce uyanlar, işte Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. Allah, onlar için ebedî kalacakları, altlarında nehirler akan cennetler hazırlamıştır. İşte en büyük kazanç budur.

20/Taha-109
يَوْمَئِذٍ لَا
Bu kelime "fayda vermemek " deyiminde vurgulanmış
تَنْفَعُ
Bu kelime "fayda vermemek " deyiminde vurgulanmış
الشَّفَاعَةُ اِلَّا مَنْ اَذِنَ
Bu kelime "müsaade etmek (buyurmak)" deyiminde vurgulanmış
لَهُ الرَّحْمٰنُ وَرَضِيَ لَهُ قَوْلاً

O gün, Rahman'ın müsaade ettiği ve sözünden razı olduğundan başkasının şefaati fayda vermez.

24/Nur-55
وَعَدَ
Bu kelime "söz vermek" deyiminde vurgulanmış
اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ
Bu kelime "yetkili kılmak" deyiminde vurgulanmış
فِي الْاَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ
Bu kelime "yetkili kılmak" deyiminde vurgulanmış
الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۖ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ د۪ينَهُمُ الَّذِي ارْتَضٰى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ اَمْناًۜ يَعْبُدُونَن۪ي
Bu kelime "(bir şeye) kul olmak " deyiminde vurgulanmış
لَا
Bu kelime "şirk koşmak " deyiminde vurgulanmış
يُشْرِكُونَ
Bu kelime "şirk koşmak " deyiminde vurgulanmış
ب۪ي شَيْـٔاًۜ وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ

Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara söz vermiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl yetkili kıldıysa onları da yeryüzünde yetkili kılacak, kendileri için razı olduğu dinlerini sağlamlaştıracak ve onları korkularından kurtaracaktır. Onlar, yalnızca bana kul olurlar ve bana hiç bir şeyi şirk koşmazlar. Kim bundan sonra inkârdan gelirse işte onlar fasıktır.

33/Ahzap-51
تُرْج۪ي
Bu kelime "geriye bırakmak " deyiminde vurgulanmış
مَنْ تَشَٓاءُ مِنْهُنَّ وَتُــْٔـو۪ٓي
Bu kelime "yanına almak" deyiminde vurgulanmış
اِلَيْكَ
Bu kelime "yanına almak" deyiminde vurgulanmış
مَنْ تَشَٓاءُۜ وَمَنِ ابْتَغَيْتَ مِمَّنْ عَزَلْتَ
Bu kelime "uzak durmak " deyiminde vurgulanmış
فَلَا جُنَاحَ عَلَيْكَۜ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَنْ
Bu kelime "gözün aydın" deyiminde vurgulanmış
تَقَرَّ
Bu kelime "gözün aydın" deyiminde vurgulanmış
اَعْيُنُهُنَّ
Bu kelime "gözün aydın" deyiminde vurgulanmış
وَلَا يَحْزَنَّ وَيَرْضَيْنَ بِمَٓا اٰتَيْتَهُنَّ كُلُّهُنَّۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مَا ف۪ي قُلُوبِكُمْۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَل۪يماً حَل۪يماً

Ey Nebi! Bunlardan (hanımlarından) dilediğini geriye bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Uzak durduklarından dilediklerine (tekrar) dönmekte de sana bir günah yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdiğine razı olmaları için daha uygundur. Allah, kalplerinizdekini bilir. Allah, hakkıyla bilendir, halimdir.

58/Mücadele-22
لَا تَجِدُ قَوْماً يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ يُوَٓادُّونَ
Bu kelime "(birini) hoş tutmak " deyiminde vurgulanmış
مَنْ حَٓادَّ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُٓوا اٰبَٓاءَهُمْ اَوْ اَبْنَٓاءَهُمْ اَوْ اِخْوَانَهُمْ اَوْ عَش۪يرَتَهُمْۜ اُو۬لٰٓئِكَ كَتَبَ ف۪ي قُلُوبِهِمُ الْا۪يمَانَ وَاَيَّدَهُمْ بِرُوحٍ مِنْهُۜ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُۜ اُو۬لٰٓئِكَ حِزْبُ
Bu kelime "taraf (tarafını) tutmak" deyiminde vurgulanmış
اللّٰهِۜ اَلَٓا اِنَّ حِزْبَ
Bu kelime "taraf (tarafını) tutmak" deyiminde vurgulanmış
اللّٰهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Bu kelime "felah bulmak " deyiminde vurgulanmış

Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve resulüne karşı gelenleri hoş tuttuğunu göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da ondan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafını tutanlardır. İyi bilin ki felah bulacaklar da sadece Allah'ın tarafını tutanlardır.

89/Fecir-27
يَٓا اَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُۗ
Bu kelime "tatmin olmak" deyiminde vurgulanmış

Ey tatmin olmuş nefis!

89/Fecir-28
اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ

28. Razı olmuş ve kendisinden razı olunmuş bir hâlde Rabb’ine dön.

89/Fecir-29
فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ

29. Haydi gir kullarımın arasına.

89/Fecir-30
وَادْخُل۪ي جَنَّت۪ي

30. Gir cennetime.

93/Duha-5
وَلَسَوْفَ يُعْط۪يكَ رَبُّكَ فَتَـرْضٰىۜ

Yakında Rabb’in sana verecek, (sen de) razı olacaksın

101/Karia-1
اَلْقَارِعَةُۙ

1- O dehşetli ses!..

101/Karia-2
مَا الْقَارِعَةُۚ

2- Nedir, o dehşetli ses?

101/Karia-3
وَمَٓا
Bu kelime "idrak etmek " deyiminde vurgulanmış
اَدْرٰيكَ
Bu kelime "idrak etmek " deyiminde vurgulanmış
مَا الْقَارِعَةُۜ

3- Nedir o dehşetli ses, bilir misin?

101/Karia-4
يَوْمَ يَكُونُ النَّاسُ كَالْفَرَاشِ الْمَبْثُوثِۙ

4- O gün insanlar yayılmış pervaneler gibidir.

101/Karia-5
وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ الْمَنْفُوشِۜ

5- Dağlar da atılmış renkli yün gibi.

101/Karia-6
فَاَمَّا مَنْ ثَقُلَتْ
Bu kelime "ağır basmak" deyiminde vurgulanmış
مَوَاز۪ينُهُۙ

6- Kimin sevapları ağır basarsa

101/Karia-7
فَهُوَ ف۪ي ع۪يشَةٍ رَاضِيَةٍۜ

7- O razı olunan bir yaşayış içindedir.

101/Karia-8
وَاَمَّا مَنْ خَفَّتْ
Bu kelime "hafif gelmek " deyiminde vurgulanmış
مَوَاز۪ينُهُۙ

8- Kimin de sevapları hafif gelirse

101/Karia-9
فَاُمُّهُ هَاوِيَةٌۜ

9- Onun yeri Haviye'dir.

101/Karia-10
وَمَٓا
Bu kelime "idrak etmek " deyiminde vurgulanmış
اَدْرٰيكَ
Bu kelime "idrak etmek " deyiminde vurgulanmış
مَا هِيَهْۜ

10- Sen idrak edebilir misin, o (Haviye) nedir?

101/Karia-11
نَارٌ حَامِيَةٌ

11- O, kızgın bir ateştir.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 09.09.2025
Paylaş: