أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

gün gibi açık

gün gibi açık Deyim çok açık, çok belli.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

4/Nisa-174
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَكُمْ بُرْهَانٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَاَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكُمْ نُوراً مُب۪يناً

Ey insanlar! Rabb’inizden size burhan geldi ve size gün gibi açık bir nur (Kur'an) indirdik.

5/Maide-15
يَٓا اَهْلَ الْكِتَابِ قَدْ جَٓاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ
Bu kelime "göz (gözler) önüne sermek " deyiminde vurgulanmış
لَكُمْ كَث۪يراً مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ
Bu kelime "(bir şeyi) gizli tutmak " deyiminde vurgulanmış
مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُوا
Bu kelime "yüzüne vurmak (çarpmak)" deyiminde vurgulanmış
عَنْ كَث۪يرٍۜ قَدْ جَٓاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُب۪ينٌۙ

Ey kitap ehli, kitapta olduğu hâlde gizli tuttuğunuz pek çok şeyi, sizin için gözler önüne seren, çoğunu da yüzünüze vurmayan elçimiz gelmiştir. Size Allah'tan bir nur ve gün gibi açık bir kitap gelmiştir.

6/Enam-59
وَعِنْدَهُ مَفَاتِـحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا تَسْقُطُ مِنْ وَرَقَةٍ اِلَّا يَعْلَمُهَا وَلَا حَبَّةٍ ف۪ي ظُلُمَاتِ الْاَرْضِ وَلَا رَطْبٍ وَلَا يَابِسٍ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍ

Gaibin anahtarları Allah'ın yanındadır; onları ondan başkası bilemez. O, karada ve denizde ne varsa bilir. Onun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. Yerin karanlıkları içindeki tek bir tane, yaş ve kuru ne varsa hepsi gün gibi açık bir kitaptadır.

11/Hud-6
وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا
Bu kelime "özgü olmak" deyiminde vurgulanmış
عَلَى
Bu kelime "özgü olmak" deyiminde vurgulanmış
اللّٰهِ
Bu kelime "özgü olmak" deyiminde vurgulanmış
رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا
Bu kelime "sağ kalmak" deyiminde vurgulanmış
وَمُسْتَوْدَعَهَاۜ
Bu kelime "gelip geçici olmak" deyiminde vurgulanmış
كُلٌّ ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍ

Yeryüzünde hiç bir canlı yoktur ki rızkı Allah'a özgü olmasın. O, (bir süre) sağ kaldıkları (dünya) ile gelip geçici oldukları yeri bilir. Bunların hepsi apaçık bir Kitap'tadır.

12/Yusuf-1
الٓـرٰ۠ تِلْكَ اٰيَاتُ الْـكِتَابِ الْمُب۪ينِ۠

Elif. Lâm. Ra. Bunlar gün gibi açık Kitap'ın ayetleridir.

15/Hicir-1
الٓـرٰ۠ تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ وَقُرْاٰنٍ مُب۪ينٍ

Elif, Lam, Ra. Bunlar, kitabın ve gün gibi açık Kur'an'ın ayetleridir.

26/Şuara-1
طٰسٓمٓۜ

Ta, sin, mim.

26/Şuara-2
تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْمُب۪ينِ

Bunlar, gün gibi açık Kitap'ın ayetleridir.

27/Nemil-1
طٰسٓ۠ تِلْكَ اٰيَاتُ الْقُرْاٰنِ وَكِتَابٍ مُب۪ينٍۙ

Ta. Sin. Bunlar Kur'an'ın ve gün gibi açık Kitap'ın ayetleridir.

27/Nemil-2
هُدًى
Bu kelime "yol göstermek " deyiminde vurgulanmış
وَبُشْرٰى لِلْمُؤْمِن۪ينَۙ

(O kitap) inananlar için bir yol gösterici ve bir müjdedir;

27/Nemil-3
اَلَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ
Bu kelime "(bir şeye) kanaat getirmek " deyiminde vurgulanmış

Öyle ki namazı ikame ederler, zekâtı verirler. Onlar ahirete de tam kanaat getirenlerin ta kendileridir.

27/Nemil-75
وَمَا مِنْ غَٓائِبَةٍ فِي السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍ

Gökte ve yerde gizli olan hiçbir şey yoktur ki gün gibi açık olan bir kitapta olmasın.

28/Kasas-1
طٰسٓمٓۜ

Ta, Sin, Mim.

28/Kasas-2
تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْمُب۪ينِ

Bunlar, gün gibi açık bir Kitap’ın ayetleridir.

28/Kasas-3
نَتْلُوا عَلَيْكَ مِنْ نَبَأِ مُوسٰى وَفِرْعَوْنَ بِالْحَقِّ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

Sana, Firavun ile Musa arasında geçen olayların bir bölümünü, inanacak olanlar için bütün gerçeği ile anlatacağız.

28/Kasas-4
اِنَّ فِرْعَوْنَ عَلَا فِي الْاَرْضِ وَجَعَلَ اَهْلَهَا شِيَعاً يَسْتَضْعِفُ
Bu kelime "zayıf düşmek" deyiminde vurgulanmış
طَٓائِفَةً مِنْهُمْ يُذَبِّـحُ اَبْنَٓاءَهُمْ وَيَسْتَحْـي۪ نِسَٓاءَهُمْۜ اِنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُفْسِد۪ينَ

Doğrusu Firavun (bulunduğu) yerde ululanmış ve oranın ahalisini gruplara ayırmıştı. Onlardan bir kitleyi zayıf düşürüyor (eziyor), onların oğullarını öldürüp kadınlarını sağ bırakıyordu. Çünkü o bozgunculardandı.

28/Kasas-5
وَنُر۪يدُ اَنْ نَمُنَّ عَلَى الَّذ۪ينَ اسْتُضْعِفُوا
Bu kelime "zayıf düşmek" deyiminde vurgulanmış
فِي الْاَرْضِ وَنَجْعَلَهُمْ اَئِمَّةً وَنَجْعَلَهُمُ الْوَارِث۪ينَۙ

Biz de istiyorduk ki o yerde zayıf düşürül(mek isten)enlere ihsanda bulunalım, onları (hayır hizmetinde) önderler yapalım, onları (diğerlerinin yerine) mirasçı kılalım.

28/Kasas-6
وَنُمَكِّنَ
Bu kelime "imkân vermek " deyiminde vurgulanmış
لَهُمْ فِي الْاَرْضِ وَنُرِيَ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَجُنُودَهُمَا مِنْهُمْ مَا كَانُوا يَحْذَرُونَ

Onlara o yerde imkân (yetki) verelim ve onların eliyle Firavun’a, Haman’a ve ordularına, çekindikleri şeyleri gösterelim.

34/Sebe-3
وَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَا تَأْت۪ينَا السَّاعَةُۜ قُلْ بَلٰى وَرَبّ۪ي لَتَأْتِيَنَّكُمْ عَالِمِ الْغَيْبِۚ لَا يَعْزُبُ عَنْهُ مِثْقَالُ
Bu kelime "zerre kadar " deyiminde vurgulanmış
ذَرَّةٍ
Bu kelime "zerre kadar " deyiminde vurgulanmış
فِي السَّمٰوَاتِ وَلَا فِي الْاَرْضِ وَلَٓا اَصْغَرُ مِنْ ذٰلِكَ وَلَٓا اَكْبَرُ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍۙ

İnkâr edenler "Bize (son) saat gelmeyecek." dediler. De ki "Hayır! Gaibi bilen Rabb’ime yemin olsun ki o size muhakkak gelecektir. Göklerde ve yerde zerre kadar bir şey bile ondan gizli değildir. Bundan küçük olsun büyük olsun ne varsa hepsi gün gibi açık bir kitaptadır.

36/Yasin-69
وَمَا عَلَّمْنَاهُ الشِّعْرَ وَمَا يَنْبَغ۪ي لَهُۜ اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ وَقُرْاٰنٌ مُب۪ينٌۙ

Biz ona şiir öğretmedik. Ona yakışmaz da. Bu hoş bir öğüt ve gün gibi açık bir Kur'an'dır.

36/Yasin-70
لِيُنْذِرَ مَنْ كَانَ حَياًّ وَيَحِقَّ
Bu kelime "hak etmek " deyiminde vurgulanmış
الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِر۪ينَ

Diri olanları uyarsın ve kâfirler cezayı hak etsinler diye…

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 22.10.2025
Paylaş: