أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

zayıf düşmek

zayıf düşmek Deyim mec. Güçsüzleşmek.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

4/Nisa-75
وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَالْمُسْتَضْعَف۪ينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَٓاءِ وَالْوِلْدَانِ الَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّنَٓا اَخْرِجْنَا مِنْ هٰذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ اَهْلُهَاۚ وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ وَلِياًّۚ وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ نَص۪يراًۜ

Size ne oluyor da Allah yolunda ve «Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir veli gönder, bize katından bir yardımcı yolla!» diyen zayıf düşürülmüş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!

4/Nisa-97
اِنَّ الَّذ۪ينَ تَوَفّٰيهُمُ
Bu kelime "canını almak " deyiminde vurgulanmış
الْمَلٰٓئِكَةُ ظَالِم۪ٓي اَنْفُسِهِمْ قَالُوا ف۪يمَ كُنْتُمْۜ قَالُوا كُنَّا مُسْتَضْعَف۪ينَ فِي الْاَرْضِۜ قَالُٓوا اَلَمْ تَكُنْ اَرْضُ اللّٰهِ وَاسِعَةً فَتُهَاجِرُوا
Bu kelime "göç etmek (eylemek) " deyiminde vurgulanmış
ف۪يهَاۜ فَاُو۬لٰٓئِكَ مَأْوٰيهُمْ جَهَنَّمُۜ وَسَٓاءَتْ مَص۪يراًۙ

Melekler, kendilerine zulmedenlerin canlarını alırlarken 'Siz ne hâl üzere idiniz?' derler. Onlar 'Biz yeryüzünde zayıf düşürülmüş kimselerdik.' derler. Melekler de 'Allah'ın arzı geniş değil miydi de orada göç etmediniz?' derler. Bunların varacakları yer cehennemdir. Orası ne kötü bir varış yeridir!

7/Araf-75
قَالَ الْمَلَأُ الَّذ۪ينَ اسْتَكْبَرُوا
Bu kelime "büyüklük taslamak " deyiminde vurgulanmış
مِنْ قَوْمِه۪ لِلَّذ۪ينَ اسْتُضْعِفُوا لِمَنْ اٰمَنَ مِنْهُمْ اَتَعْلَمُونَ اَنَّ صَالِحاً مُرْسَلٌ مِنْ رَبِّه۪ۜ قَالُٓوا اِنَّا بِمَٓا اُرْسِلَ بِه۪ مُؤْمِنُونَ

Kavminin büyüklük taslayan ileri gelenleri içlerindeki zayıf düşürülmüşlerden (mustaz'ıflardan) iman edenlere "Siz Salih'in, Rabb’i tarafından gönderilmiş biri olduğunu biliyor musunuz?" dediler. Onlar da "Biz onunla gönderilene iman edenleriz." dediler.

8/Enfal-26
وَاذْكُـرُٓوا اِذْ اَنْتُمْ قَل۪يلٌ مُسْتَضْعَفُونَ فِي الْاَرْضِ تَخَافُونَ اَنْ يَتَخَطَّفَكُمُ النَّاسُ فَاٰوٰيكُمْ وَاَيَّدَكُمْ بِنَصْرِه۪ وَرَزَقَكُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Hatırlayın ki hani siz yeryüzünde zayıf düşürülmüş az (bir toplum)dunuz; insanların sizi yaka paça götürmesinden korkuyordunuz da şükredesiniz diye (Allah) sizi barındırmıştı; yardımıyla sizi desteklemişti ve sizi temiz şeylerden rızıklandırmıştı.

14/İbrahim-21
وَبَرَزُوا لِلّٰهِ جَم۪يعاً فَقَالَ الضُّعَفٰٓؤُ۬ا لِلَّذ۪ينَ اسْتَكْـبَرُٓوا
Bu kelime "büyüklük taslamak " deyiminde vurgulanmış
اِنَّا كُنَّا لَكُمْ تَبَعاً فَهَلْ اَنْتُمْ مُغْنُونَ عَنَّا مِنْ عَذَابِ اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍۜ قَالُوا لَوْ هَدٰينَا
Bu kelime "hidayete ermek" deyiminde vurgulanmış
اللّٰهُ لَهَدَيْنَاكُمْۜ سَوَٓاءٌ عَلَيْنَٓا اَجَزِعْنَٓا اَمْ صَبَرْنَا مَا لَنَا مِنْ مَح۪يصٍ۟

Hep birlikte Allah'ın huzuruna çıkarlar. Zayıf düşmüşler, büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Biz size uymuştuk. Şimdi siz Allah'ın azabından bir şeyi bizden savabilir misiniz?" Onlar da şöyle derler: "Allah bizi hidayete erdirseydi şüphesiz biz de sizi doğru yola yöneltirdik. Şimdi sızlansak da metanet (sabır) göstersek de bizim için birdir. Çünkü bizim için sığınacak bir yer yok!"

28/Kasas-4
اِنَّ فِرْعَوْنَ عَلَا فِي الْاَرْضِ وَجَعَلَ اَهْلَهَا شِيَعاً يَسْتَضْعِفُ طَٓائِفَةً مِنْهُمْ يُذَبِّـحُ اَبْنَٓاءَهُمْ وَيَسْتَحْـي۪ نِسَٓاءَهُمْۜ اِنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُفْسِد۪ينَ

Doğrusu Firavun (bulunduğu) yerde ululanmış ve oranın ahalisini gruplara ayırmıştı. Onlardan bir kitleyi zayıf düşürüyor (eziyor), onların oğullarını öldürüp kadınlarını sağ bırakıyordu. Çünkü o bozgunculardandı.

28/Kasas-5
وَنُر۪يدُ اَنْ نَمُنَّ عَلَى الَّذ۪ينَ اسْتُضْعِفُوا فِي الْاَرْضِ وَنَجْعَلَهُمْ اَئِمَّةً وَنَجْعَلَهُمُ الْوَارِث۪ينَۙ

Biz de istiyorduk ki o yerde zayıf düşürül(mek isten)enlere ihsanda bulunalım, onları (hayır hizmetinde) önderler yapalım, onları (diğerlerinin yerine) mirasçı kılalım.

34/Sebe-31
وَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَنْ نُؤْمِنَ بِهٰذَا الْقُرْاٰنِ وَلَا بِالَّذ۪ي بَيْنَ يَدَيْهِۜ وَلَوْ تَرٰٓى اِذِ الظَّالِمُونَ مَوْقُوفُونَ عِنْدَ رَبِّهِمْۚ يَرْجِعُ بَعْضُهُمْ اِلٰى بَعْضٍۨ الْقَوْلَۚ يَقُولُ الَّذ۪ينَ اسْتُضْعِفُوا لِلَّذ۪ينَ اسْتَكْبَرُوا
Bu kelime "büyüklük taslamak " deyiminde vurgulanmış
لَوْلَٓا اَنْتُمْ لَكُنَّا مُؤْمِن۪ينَ

Kâfirler: "Biz ne bu Kur'an'a inanırız, ne de ondan öncekilere…" dediler. Fakat o zalimler yakalanıp Rablerinin huzuruna durduruldukları zaman, birbirlerine söz atarken bir görsen! Bir taraftan zayıf düşürülenler, o büyüklük taslayanlara "Siz olmasaydınız biz mutlaka mü'min olurduk." derler.

34/Sebe-33
وَقَالَ الَّذ۪ينَ اسْتُضْعِفُوا لِلَّذ۪ينَ اسْتَكْبَرُوا بَلْ مَكْرُ
Bu kelime "dümen çevirmek " deyiminde vurgulanmış
الَّيْلِ وَالنَّهَارِ اِذْ تَأْمُرُونَـنَٓا اَنْ نَكْفُرَ بِاللّٰهِ وَنَجْعَلَ لَهُٓ اَنْدَاداًۜ وَاَسَرُّوا النَّدَامَةَ لَمَّا رَاَوُا الْعَذَابَۜ وَجَعَلْنَا الْاَغْلَالَ ف۪ٓي اَعْنَاقِ الَّذ۪ينَ كَفَرُواۜ
Bu kelime "inkârdan gelmek " deyiminde vurgulanmış
هَلْ يُجْزَوْنَ
Bu kelime "ceza çekmek " deyiminde vurgulanmış
اِلَّا مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Zayıf düşürülenler de büyüklük taslayanlara, “Hayır! Gece gündüz (işiniz) dümen çevirmekti. Çünkü siz daima Allah'ı inkâr etmemizi, ona eşler koşmamızı bize emrederdiniz.” derler. Artık azabı gördüklerinde, duydukları nedameti gizlerler; biz de o inkârdan gelenlerin boyunlarına demir halkalar takarız. Onlar sadece amelleri yüzünden ceza çekerler.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 29.06.2025
Paylaş: