أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

üstesinden gelmek

üstesinden gelmek Deyim başarmak, becermek.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

4/Nisa-129
وَلَنْ تَسْتَط۪يعُٓوا اَنْ تَعْدِلُوا بَيْنَ النِّسَٓاءِ وَلَوْ حَرَصْتُمْ
Bu kelime "üstüne düşmek" deyiminde vurgulanmış
فَلَا تَم۪يلُوا
Bu kelime "meyil vermek" deyiminde vurgulanmış
كُلَّ
Bu kelime "meyil vermek" deyiminde vurgulanmış
الْمَيْلِ
Bu kelime "meyil vermek" deyiminde vurgulanmış
فَتَذَرُوهَا
Bu kelime "askıda bırakmak" deyiminde vurgulanmış
كَالْمُعَلَّقَةِۜ
Bu kelime "askıda bırakmak" deyiminde vurgulanmış
وَاِنْ تُصْلِحُوا
Bu kelime "ıslah etmek" deyiminde vurgulanmış
وَتَتَّقُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ غَفُوراً رَح۪يماً

Ne kadar üstüne düşseniz de kadınlar arasında adil olmanın üstesinden gelemezsiniz. Bari birine büsbütün meyil verip de diğerini askıda bırakmayın. Eğer kendinizi ıslah eder ve korursanız bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, engin rahmet sahibidir.

7/Araf-192
وَلَا يَسْتَط۪يعُونَ لَهُمْ نَصْراً
Bu kelime "yardımda bulunmak " deyiminde vurgulanmış
وَلَٓا اَنْفُسَهُمْ يَنْصُرُونَ
Bu kelime "yardımda bulunmak " deyiminde vurgulanmış

Oysa onlar (putlar, ilahlar), onlara yardımda bulunmanın da kendi kendilerine yardımda bulunmanın da üstesinden gelemezler.

7/Araf-197
وَالَّذ۪ينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِه۪ لَا يَسْتَط۪يعُونَ نَصْرَكُمْ
Bu kelime "yardımda bulunmak " deyiminde vurgulanmış
وَلَٓا اَنْفُسَهُمْ يَنْصُرُونَ
Bu kelime "yardımda bulunmak " deyiminde vurgulanmış

Allah'ın dışında çağırdıklarınız (putlar, ilahlar), size yardımda bulunmanın da kendi kendilerine yardımda bulunmanın da üstesinden gelemezler.

16/Nahıl-73
وَيَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَمْلِكُ لَهُمْ رِزْقاً مِنَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ شَيْـٔاً وَلَا يَسْتَط۪يعُونَۚ

(Müşrikler) Allah'ı bırakıp da kendilerine göklerde ve yerde olan rızıktan hiçbir şey veremeyen ve hiçbir şeyin üstesinden gelemeyen şeylere (putlara) tapıyorlar.

18/Kehif-78
قَالَ هٰذَا فِرَاقُ بَيْن۪ي وَبَيْنِكَۚ سَاُنَبِّئُكَ
Bu kelime "haber vermek " deyiminde vurgulanmış
بِتَأْو۪يلِ مَا لَمْ تَسْتَطِـعْ عَلَيْهِ صَبْراً

O kul şöyle dedi: “İşte bu, artık ayrılmamızın sebebidir. Şimdi sana, sabırla üstesinden gelemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim.”

18/Kehif-82
وَاَمَّا الْجِدَارُ فَكَانَ لِغُلَامَيْنِ يَت۪يمَيْنِ فِي الْمَد۪ينَةِ وَكَانَ تَحْتَهُ كَنْزٌ لَهُمَا وَكَانَ اَبُوهُمَا صَالِحاًۚ فَاَرَادَ رَبُّكَ اَنْ يَبْلُغَٓا اَشُدَّهُمَا وَيَسْتَخْرِجَا كَنْزَهُمَاۗ رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَۚ وَمَا فَعَلْتُهُ عَنْ اَمْر۪يۜ ذٰلِكَ تَأْو۪يلُ مَا لَمْ تَسْطِـعْ عَلَيْهِ صَبْراًۜ۟

“Duvar ise şehirde iki öksüz çocuğundu. Altında onlara ait bir define vardı. Babaları salih biriydi. Rabb’in diledi ki onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar. (Bu,) Rabb’inden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabırla üstesinden gelemediğin şeylerin içyüzü budur.”

21/Enbiya-40
بَلْ تَأْت۪يهِمْ بَغْتَةً فَتَبْهَتُهُمْ
Bu kelime "(birini) şaşkına çevirmek" deyiminde vurgulanmış
فَلَا يَسْتَط۪يعُونَ رَدَّهَا
Bu kelime "geri çevirmek" deyiminde vurgulanmış
وَلَا
Bu kelime "göz açtırmamak " deyiminde vurgulanmış
هُمْ
Bu kelime "göz açtırmamak " deyiminde vurgulanmış
يُنْظَرُونَ
Bu kelime "göz açtırmamak " deyiminde vurgulanmış

Hayır o, onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşkına çevirecek. Artık onu geri çevirmenin üstesinden gelemezler, kendilerine de göz açtırılmaz.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 22.09.2025
Paylaş: