أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

haber vermek

haber vermek Deyim bildirmek, haber ulaştırmak.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

3/Aliimran-15
قُلْ اَؤُ۬نَبِّئُكُمْ بِخَيْرٍ مِنْ ذٰلِكُمْۜ لِلَّذ۪ينَ اتَّقَوْا عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَا وَاَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَرِضْوَانٌ مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ بَص۪يرٌ بِالْعِبَادِۚ

De ki: “Size o dünyevî zevklerden daha hayırlı olan şeyleri haber vereyim mi? Takva sahipleri için Rableri katında, içinden ırmaklar akan, sürekli kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür.”

3/Aliimran-49
وَرَسُولاً اِلٰى بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَ اَنّ۪ي قَدْ جِئْتُكُمْ بِاٰيَةٍ مِنْ رَبِّكُمْۙ اَنّ۪ٓي اَخْلُقُ لَكُمْ مِنَ الطّ۪ينِ كَهَيْـَٔةِ الطَّيْرِ فَاَنْفُخُ ف۪يهِ فَيَكُونُ طَيْراً بِاِذْنِ اللّٰهِۚ وَاُبْرِئُ الْاَكْمَهَ وَالْاَبْرَصَ وَاُحْـيِ الْمَوْتٰى بِاِذْنِ اللّٰهِۚ وَاُنَبِّئُكُمْ بِمَا تَأْكُلُونَ وَمَا تَدَّخِرُونَۙ ف۪ي بُيُوتِكُمْۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَۚ

"İsrailoğulları'na bir elçi olarak gönderilerek onlara şöyle diyecektir: "Ben size Rabb’inizin katından bir ayetle geldim. Size çamurdan kuş görüntüsünde bir şey yapar sonra içine üflerim ve Allah'ın izniyle kuş olur. Yine anadan doğma körleri ve alacalıları iyileştiririm ve Allah'ın izniyle, ölüleri diriltirim. Size yediklerinizi ve evlerinizde biriktirdiklerinizi haber veririm. Eğer siz gerçekten iman etmiş kimselerseniz bunlarda sizin için kesin ayet vardır."

5/Maide-14
وَمِنَ الَّذ۪ينَ قَالُٓوا اِنَّا نَصَارٰٓى اَخَذْنَا م۪يثَاقَهُمْ فَنَسُوا حَظاًّ مِمَّا ذُكِّرُوا بِه۪ۖ فَاَغْرَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَٓاءَ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِۜ وَسَوْفَ يُنَبِّئُهُمُ اللّٰهُ بِمَا كَانُوا يَصْنَعُونَ

"Biz Hristiyanlarız." diyenlerden de kuvvetli söz almıştık. Onlar, hatırlarında tutmaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. Biz de onların aralarına kıyamet gününe kadar devam edecek bir düşmanlık ve kin saldık. Allah, yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.

5/Maide-48
وَاَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقاً لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِناً عَلَيْهِ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَٓاءَهُمْ عَمَّا جَٓاءَكَ مِنَ الْحَقِّۜ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنْكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجاًۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَجَعَلَكُمْ اُمَّةً وَاحِدَةً وَلٰكِنْ لِيَبْلُوَكُمْ ف۪ي مَٓا اٰتٰيكُمْ فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِۜ اِلَى اللّٰهِ مَرْجِعُكُمْ جَم۪يعاً فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ ف۪يهِ تَخْتَلِفُونَۙ

Sana da Kitap'ı, hak ile, kendinden önceki kitapları doğrulayıcı ve onların üzerine şahit olarak indirdik. Sen de onların aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen hakkı bırakıp da onların havasına uyma. Sizin her biriniz için bir şeriat ve bir yol belirledik. Allah dileseydi hepinizi tek bir ümmet yapardı. Ancak (bu) size verdiklerinden sizi imtihana çekmek içindir. Artık hayırlarda yarışa kalkın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, üzerinde ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber verecektir.

5/Maide-60
قُلْ هَلْ اُنَبِّئُكُمْ بِشَرٍّ مِنْ ذٰلِكَ مَثُوبَةً عِنْدَ اللّٰهِۜ مَنْ لَعَنَهُ اللّٰهُ وَغَضِبَ عَلَيْهِ وَجَعَلَ مِنْهُمُ الْقِرَدَةَ وَالْخَنَاز۪يرَ وَعَبَدَ الطَّاغُوتَۜ اُو۬لٰٓئِكَ شَرٌّ مَكَاناً وَاَضَلُّ عَنْ سَوَٓاءِ السَّب۪يلِ

De ki: 'Allah katında, 'kesinleşmiş bir ceza olarak' bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Allah'ın kendisine lanet ettiği, ona karşı gazaba geldiği ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı ile tağuta tapanlar; işte bunlar, yerleri daha kötü ve orta yoldan daha çok sapmışlardır.'

5/Maide-105
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا عَلَيْكُمْ اَنْفُسَكُمْۚ لَا
Bu kelime "zarar vermek " deyiminde vurgulanmış
يَضُرُّكُمْ
Bu kelime "zarar vermek " deyiminde vurgulanmış
مَنْ ضَلَّ
Bu kelime "dalalete düşmek " deyiminde vurgulanmış
اِذَا اهْتَدَيْتُمْۜ اِلَى اللّٰهِ مَرْجِعُكُمْ جَم۪يعاً فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

Ey iman edenler! Siz kendinizden sorumlusunuz. Siz hidayete ererseniz dalalete düşmüş kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır ve o size yapmakta olduklarını haber verecektir.

6/Enam-164
قُلْ اَغَيْرَ اللّٰهِ اَبْغ۪ي رَباًّ وَهُوَ رَبُّ كُلِّ شَيْءٍۜ وَلَا تَكْسِبُ كُلُّ نَفْسٍ اِلَّا عَلَيْهَاۚ وَلَا
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
تَزِرُ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
وَازِرَةٌ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
وِزْرَ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
اُخْرٰىۚ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ مَرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ ف۪يهِ تَخْتَلِفُونَ

Şöyle de: "Allah her şeyin Rabbi iken ben ondan başka kendime Rab mi arayacağım? Herkesin kazandığı sadece kendinedir. Hiçbir günahkâr başkasının günahını çekmez. Sonra dönüşünüz Rabb’inizedir. O size hakkında görüş ayrılığına düştüğünüz şeyleri haber verecektir.

9/Tevbe-64
يَحْذَرُ الْمُنَافِقُونَ اَنْ تُنَزَّلَ عَلَيْهِمْ سُورَةٌ تُنَبِّئُهُمْ بِمَا ف۪ي قُلُوبِهِمْۜ قُلِ اسْتَهْزِؤُ۫اۚ
Bu kelime "alaya almak" deyiminde vurgulanmış
اِنَّ اللّٰهَ مُخْرِجٌ
Bu kelime "(bir durumu) açığa çıkarmak " deyiminde vurgulanmış
مَا تَحْذَرُونَ
Bu kelime "keyfi kaçmak" deyiminde vurgulanmış

Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir surenin indirilmesinden çekiniyorlar. (Onlara) söyle: “Siz alaya alın. Kuşkusuz ki Allah, keyfinizi kaçıran şeyi açığa çıkaracaktır.”

9/Tevbe-94
يَعْتَذِرُونَ اِلَيْكُمْ اِذَا رَجَعْتُمْ اِلَيْهِمْۜ قُلْ لَا تَعْتَذِرُوا لَنْ نُؤْمِنَ لَكُمْ قَدْ نَبَّاَنَا اللّٰهُ مِنْ اَخْبَارِكُمْۜ وَسَيَرَى اللّٰهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ ثُمَّ تُرَدُّونَ اِلٰى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

(Seferden) onların yanına geri döndüğünüzde sizden özür dileyecekler. De ki “(Boşuna) özür dilemeyin! Size asla inanmayız. Allah elbette haberlerinizi bize bildirmiştir. İş(ler)inizi Allah da görecektir, Elçisi de. Sonra da gaibi de şahit olunanı da bilene geri çevrileceksiniz ve yaptıklarınızı size haber verecektir.”

9/Tevbe-105
وَقُلِ اعْمَلُوا فَسَيَرَى اللّٰهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَۜ وَسَتُرَدُّونَ اِلٰى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَۚ

“Yapacağınızı yapın. Allah sizin yaptığınızı görecektir. Onun elçisi ve mü'minler de… Sonra da gaibi de şahit olunanı da bilene geri çevrileceksiniz ve o yaptıklarınızı size haber verecektir.” de.

13/Ra'd-33
اَفَمَنْ هُوَ قَٓائِمٌ عَلٰى كُلِّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْۚ وَجَعَلُوا لِلّٰهِ شُرَكَٓاءَۜ قُلْ سَمُّوهُمْۜ
Bu kelime "ad vermek" deyiminde vurgulanmış
اَمْ تُنَبِّؤُ۫نَهُ بِمَا لَا يَعْلَمُ فِي الْاَرْضِ اَمْ بِظَاهِرٍ مِنَ الْقَوْلِۜ بَلْ زُيِّنَ لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا مَكْرُهُمْ وَصُدُّوا عَنِ السَّب۪يلِۜ وَمَنْ يُضْلِلِ
Bu kelime "dalalete düşmek " deyiminde vurgulanmış
اللّٰهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ

Bütün kazandıklarıyla her bir nefsin üzerinde böylesine egemen olan başka kim vardır? Böyle iken tuttular da Allah'a ortaklar uydurdular. De ki " Siz onlara ad vermekle ona (Allah) yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi haber vereceksiniz? Yoksa (bu adlar) anlamı olmayan kuru bir laf mı? Doğrusu küfre sapanlara kendi oyunları güzel gösterildi de yoldan saptırıldılar. Allah her kimi dalalete düşürürse artık onu hidayete erdirecek kimse yoktur.

15/Hicir-51
وَنَبِّئْهُمْ عَنْ ضَيْفِ اِبْرٰه۪يمَۢ

Onlara İbrahim'in konuklarından da haber ver.

35/Fatır-14
اِنْ تَدْعُوهُمْ لَا يَسْمَعُوا دُعَٓاءَكُمْۚ وَلَوْ سَمِعُوا مَا اسْتَجَابُوا لَكُمْۜ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ يَكْفُرُونَ بِشِرْكِكُمْۜ وَلَا يُنَبِّئُكَ مِثْلُ خَب۪يرٍ۟

Eğer onları çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar bile çağrınıza karşılık veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Bunları sana hiç kimse, hakkıyla haberdar olan (Allah) gibi haber veremez.

39/Zümer-7
اِنْ تَكْفُرُوا فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ عَنْكُمْ وَلَا يَرْضٰى لِعِبَادِهِ الْكُفْرَۚ وَاِنْ تَشْكُرُوا يَرْضَهُ۬ لَكُمْۜ وَلَا
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
تَزِرُ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
وَازِرَةٌ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
وِزْرَ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
اُخْرٰىۜ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ مَرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَۜ اِنَّهُ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz Allah, size muhtaç değildir. Bununla beraber O, kullarının küfrüne razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizden bunu kabul eder. Hiç bir günahkâr, başkasının günahını çekmez. Nihayet hepinizin dönüşü, Rabb’inizedir. Amellerinizi o size haber verir. Çünkü o, göğüslerde olan her şeyi hakkıyla bilir.

41/Fussilet-50
وَلَئِنْ اَذَقْنَاهُ رَحْمَةً مِنَّا مِنْ بَعْدِ ضَرَّٓاءَ مَسَّتْهُ لَيَقُولَنَّ هٰذَا ل۪يۙ وَمَٓا اَظُنُّ السَّاعَةَ قَٓائِمَةًۙ وَلَئِنْ رُجِعْتُ اِلٰى رَبّ۪ٓي اِنَّ ل۪ي عِنْدَهُ لَلْحُسْنٰىۚ فَلَنُنَبِّئَنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِمَا عَمِلُواۘ وَلَنُذ۪يقَنَّهُمْ مِنْ عَذَابٍ غَل۪يظٍ

Ant olsun ki kendisi bir zarar gördükten sonra biz ona bir rahmet tattırırsak “Bu, benim hakkımdır, kıyametin kopacağını sanmıyorum, Rabb’ime döndürülmüş olsam bile muhakkak onun katında benim için daha güzel şeyler vardır.” der. Biz, inkâr edenlere yaptıklarını mutlaka haber vereceğiz ve muhakkak onlara ağır azaptan tattıracağız.

62/Cuma-8
قُلْ اِنَّ الْمَوْتَ الَّذ۪ي تَفِرُّونَ مِنْهُ فَاِنَّهُ مُلَاق۪يكُمْ ثُمَّ تُرَدُّونَ اِلٰى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ۟

Kendisinden firar ettiğiniz ölüm, sizi mutlaka bulacaktır. Sonra gaibi de şahit olunanı da bilene döndürülürsünüz. O, amellerinizi size haber verir.

66/Tahrim-3
وَاِذْ اَسَرَّ النَّبِيُّ اِلٰى بَعْضِ اَزْوَاجِه۪ حَد۪يثاًۚ فَلَمَّا نَبَّاَتْ بِه۪ وَاَظْهَرَهُ اللّٰهُ عَلَيْهِ عَرَّفَ بَعْضَهُ وَاَعْرَضَ عَنْ بَعْضٍۚ فَلَمَّا نَبَّاَهَا بِه۪ قَالَتْ مَنْ اَنْبَاَكَ هٰذَاۜ قَالَ نَبَّاَنِيَ الْعَل۪يمُ الْخَب۪يرُ

Hani Nebi, eşlerinden birine bir sır vermişti. (Fakat eşi) o sözü (başkasına) bildirip Allah da bunu (Nebi’ye) haber verince o da (konunun) bir kısmını (eşine) bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. (Nebi) bunu ona (eşine) bildirince, (eşi) “Bunu sana kim bildirdi?” diye sormuş, o da “Bilen, haberi olan (Allah) bana bildirdi.” demişti.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 02.07.2025
Paylaş: