أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

ıslah etmek

ıslah etmek Deyim 1) iyi bir duruma getirmek, iyileştirmek, düzeltmek: 2) yola getirmek.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-11
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ لَا
Bu kelime "fesat çıkarmak (fesada vermek)" deyiminde vurgulanmış
تُفْسِدُوا
Bu kelime "fesat çıkarmak (fesada vermek)" deyiminde vurgulanmış
فِي الْاَرْضِۙ قَالُٓوا اِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ

Onlara “Yeryüzünde fesat çıkarmayın.” denildiğinde “Biz sadece ıslah edicileriz.” derler.

2/Bakara-160
اِلَّا الَّذ۪ينَ تَابُوا وَاَصْلَحُوا وَبَيَّنُوا فَاُو۬لٰٓئِكَ اَتُوبُ عَلَيْهِمْۚ وَاَنَا التَّوَّابُ الرَّح۪يمُ

Ancak tevbe edenler, (kendilerini) ıslah edenler ve (indirileni) açıklayanlar(a gelince); artık onların tevbelerini kabul ederim. Ben, tevbeleri kabul edenim, esirgeyenim.

2/Bakara-220
فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۜ وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْيَتَامٰىۜ قُلْ اِصْلَاحٌ لَهُمْ خَيْرٌۜ وَاِنْ
Bu kelime "araya almak " deyiminde vurgulanmış
تُخَالِطُوهُمْ
Bu kelime "araya almak " deyiminde vurgulanmış
فَاِخْوَانُكُمْۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ الْمُفْسِدَ
Bu kelime "fesat çıkarmak (fesada vermek)" deyiminde vurgulanmış
مِنَ الْمُصْلِحِۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَاَعْنَتَكُمْۜ
Bu kelime "güçsüz düşmek " deyiminde vurgulanmış
اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ

Dünya ve ahiret hakkında… Sana yetimleri soruyorlar. De ki “Onları ıslah etmek (iyi yetiştirmek) hayırlıdır. Onları aranıza (ailenize) alırsanız onlar, sizin kardeşleriniz olur. Allah, fesat çıkaran ile ıslah edeni bilir. Allah dileseydi sizi de güçsüz düşürürdü. Çünkü Allah azizdir, hakîmdir.”

2/Bakara-224
وَلَا تَجْعَلُوا اللّٰهَ عُرْضَةً لِاَيْمَانِكُمْ اَنْ تَبَرُّوا وَتَتَّقُوا وَتُصْلِحُوا بَيْنَ النَّاسِۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ

Yeminlerinizi bahane ederek iyilik yapmanız, kötülüklerden sakınmanız ve insanların arasını ıslah etmeniz konusunda Allah'ı engel kılmayın. Allah duyandır, bilendir.

4/Nisa-114
لَا
Bu kelime "hayır yok" deyiminde vurgulanmış
خَيْرَ
Bu kelime "hayır yok" deyiminde vurgulanmış
ف۪ي كَث۪يرٍ مِنْ نَجْوٰيهُمْ
Bu kelime "kulis yapmak " deyiminde vurgulanmış
اِلَّا مَنْ اَمَرَ بِصَدَقَةٍ اَوْ مَعْرُوفٍ اَوْ اِصْلَاحٍ بَيْنَ النَّاسِۜ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ
Bu kelime "rızasını almak " deyiminde vurgulanmış
اللّٰهِ فَسَوْفَ نُؤْت۪يهِ اَجْراً عَظ۪يماً

Sadaka, iyilik veya insanların arasını ıslah etmeyi konuşmanın dışında yapılan kulislerin çoğunda bir hayır yok. Kim bunu Allah'ın Rızasını almak için yaparsa ona büyük bir ecir vereceğiz.

4/Nisa-129
وَلَنْ
Bu kelime "üstesinden gelmek" deyiminde vurgulanmış
تَسْتَط۪يعُٓوا
Bu kelime "üstesinden gelmek" deyiminde vurgulanmış
اَنْ تَعْدِلُوا بَيْنَ النِّسَٓاءِ وَلَوْ حَرَصْتُمْ
Bu kelime "üstüne düşmek" deyiminde vurgulanmış
فَلَا تَم۪يلُوا
Bu kelime "meyil vermek" deyiminde vurgulanmış
كُلَّ
Bu kelime "meyil vermek" deyiminde vurgulanmış
الْمَيْلِ
Bu kelime "meyil vermek" deyiminde vurgulanmış
فَتَذَرُوهَا
Bu kelime "askıda bırakmak" deyiminde vurgulanmış
كَالْمُعَلَّقَةِۜ
Bu kelime "askıda bırakmak" deyiminde vurgulanmış
وَاِنْ تُصْلِحُوا وَتَتَّقُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ غَفُوراً رَح۪يماً

Ne kadar üstüne düşseniz de kadınlar arasında adil olmanın üstesinden gelemezsiniz. Bari birine büsbütün meyil verip de diğerini askıda bırakmayın. Eğer kendinizi ıslah eder ve korursanız bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, engin rahmet sahibidir.

4/Nisa-146
اِلَّا الَّذ۪ينَ تَابُوا وَاَصْلَحُوا وَاعْتَصَمُوا بِاللّٰهِ وَاَخْلَصُوا د۪ينَهُمْ لِلّٰهِ فَاُو۬لٰٓئِكَ مَعَ الْمُؤْمِن۪ينَۜ وَسَوْفَ يُؤْتِ اللّٰهُ الْمُؤْمِن۪ينَ اَجْراً عَظ۪يماً

Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah için (halis) kılanlar başka; işte onlar mü'minlerle beraberdirler. Allah mü'minlere büyük bir ecir verecektir.

7/Araf-56
وَلَا
Bu kelime "fesat çıkarmak (fesada vermek)" deyiminde vurgulanmış
تُفْسِدُوا
Bu kelime "fesat çıkarmak (fesada vermek)" deyiminde vurgulanmış
فِي الْاَرْضِ بَعْدَ اِصْلَاحِهَا وَادْعُوهُ خَوْفاً وَطَمَعاًۜ اِنَّ رَحْمَتَ اللّٰهِ قَر۪يبٌ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ

Islah edilmesinden sonra yeryüzünde fesat çıkarmayın. Ona korkarak ve umut besleyerek dua edin. Doğrusu Allah'ın rahmeti muhsinlere pek yakındır.

7/Araf-85
وَاِلٰى مَدْيَنَ اَخَاهُمْ شُعَيْباًۜ قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا
Bu kelime "(bir şeye) kul olmak " deyiminde vurgulanmış
اللّٰهَ مَا لَكُمْ مِنْ اِلٰهٍ غَيْرُهُۜ قَدْ جَٓاءَتْكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ فَاَوْفُوا
Bu kelime "titizlik göstermek " deyiminde vurgulanmış
الْكَيْلَ وَالْم۪يزَانَ وَلَا
Bu kelime "değer düşümüne uğramak " deyiminde vurgulanmış
تَبْخَسُوا
Bu kelime "değer düşümüne uğramak " deyiminde vurgulanmış
النَّاسَ اَشْيَٓاءَهُمْ وَلَا
Bu kelime "fesat çıkarmak (fesada vermek)" deyiminde vurgulanmış
تُفْسِدُوا
Bu kelime "fesat çıkarmak (fesada vermek)" deyiminde vurgulanmış
فِي الْاَرْضِ بَعْدَ اِصْلَاحِهَاۜ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَۚ

Medyen’e (halkına da) kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik.) Dedi ki 'Ey kavmim, Allah'a kul olun, ondan başka ilahınız yoktur. Size Rabb’inizden beyyine gelmiştir. Ölçüde ve tartıda titizlik gösterin. İnsanların eşyasını değer düşümüne uğratmayın ve ıslah edilmesinden sonra yeryüzünde fesat çıkarmayın. Bu sizin için daha hayırlıdır, eğer inanıyorsanız.'

7/Araf-142
وَوٰعَدْنَا مُوسٰى ثَلٰث۪ينَ لَيْلَةً وَاَتْمَمْنَاهَا بِعَشْرٍ فَتَمَّ م۪يقَاتُ رَبِّه۪ٓ اَرْبَع۪ينَ لَيْلَةًۚ وَقَالَ مُوسٰى لِاَخ۪يهِ هٰرُونَ اخْلُفْن۪ي
Bu kelime "(bir şeyin) başına geçmek" deyiminde vurgulanmış
ف۪ي قَوْم۪ي وَاَصْلِحْ وَلَا
Bu kelime "(bir şeyin) yolunu tutmak" deyiminde vurgulanmış
تَتَّبِـعْ
Bu kelime "(bir şeyin) yolunu tutmak" deyiminde vurgulanmış
سَب۪يلَ
Bu kelime "(bir şeyin) yolunu tutmak" deyiminde vurgulanmış
الْمُفْسِد۪ينَ

Musa ile otuz gece için sözleştik ve ona bir on daha ekledik. Böylece Rabb’inin belirlediği süre, kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a “Sen benim yerime kavmimin başına geç, ıslah et ve bozguncuların yolunu tutma.” dedi.

7/Araf-170
وَالَّذ۪ينَ يُمَسِّكُونَ
Bu kelime "(bir işe) dört elle sarılmak (yapışmak)" deyiminde vurgulanmış
بِالْكِتَابِ وَاَقَامُوا
Bu kelime "(bir şeyi) ayakta tutmak " deyiminde vurgulanmış
الصَّلٰوةَۜ اِنَّا لَا
Bu kelime "zayiat vermek " deyiminde vurgulanmış
نُض۪يعُ
Bu kelime "zayiat vermek " deyiminde vurgulanmış
اَجْرَ الْمُصْلِح۪ينَ

Kitap'a dört elle sarılan ve namazı ayakta tutanlar (bilsinler ki) biz ıslah edicilerin ecrine zayiat verdirmeyiz.

8/Enfal-1
يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْاَنْفَالِۜ قُلِ الْاَنْفَالُ لِلّٰهِ وَالرَّسُولِۚ فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَصْلِحُوا ذَاتَ بَيْنِكُمْۖ وَاَط۪يعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُٓ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ

Sana ganimetlerden soruyorlar. Söyle: "Ganimetler Allah ve Rasulü’nündür. Eğer müminler iseniz, Allah'a karşı gelmekten sakının ve aranızı ıslah edin. Allah'a ve Rasulü’ne itaat edin."

10/Yunus-81
فَلَمَّٓا اَلْقَوْا قَالَ مُوسٰى مَا جِئْتُمْ بِهِ السِّحْرُۜ اِنَّ اللّٰهَ سَيُبْطِلُهُۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُصْلِحُ عَمَلَ الْمُفْسِد۪ينَ
Bu kelime "fesat çıkarmak (fesada vermek)" deyiminde vurgulanmış

Onlar atınca, Musa dedi ki “Sizlerin (ortaya) getirdiğiniz büyüdür. Doğrusu Allah onu ziyan edecektir. Şüphesiz ki Allah, fesat çıkaranların işini ıslah etmez.”

11/Hud-88
قَالَ يَا قَوْمِ اَرَاَيْتُمْ اِنْ كُنْتُ عَلٰى بَيِّنَةٍ مِنْ رَبّ۪ي وَرَزَقَن۪ي مِنْهُ رِزْقاً حَسَناًۜ وَمَٓا اُر۪يدُ اَنْ اُخَالِفَكُمْ
Bu kelime "muhalefet etmek " deyiminde vurgulanmış
اِلٰى مَٓا اَنْهٰيكُمْ عَنْهُۜ اِنْ اُر۪يدُ اِلَّا الْاِصْلَاحَ مَا
Bu kelime "elden geldiği kadar " deyiminde vurgulanmış
اسْتَطَعْتُۜ
Bu kelime "elden geldiği kadar " deyiminde vurgulanmış
وَمَا تَوْف۪يق۪ٓي اِلَّا بِاللّٰهِۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَاِلَيْهِ اُن۪يبُ

Dedi ki "Söyleyiniz ey kavmim! Bana Rabb’im hüccetle nübüvvet ve bol rızık verdiği hâlde ben ona muhalefet eder miyim? Size nehyettiği şeyleri ben yapar mıyım? Ben sizi elimden geldiği kadar ıslah etmek istiyorum. Benim tekmil kuvvetim Allah’tandır. Ona tevekkül ettim, ona rücu edeceğim."

11/Hud-117
وَمَا كَانَ رَبُّكَ لِيُهْلِكَ
Bu kelime "helak etmek " deyiminde vurgulanmış
الْقُرٰى بِظُلْمٍ وَاَهْلُهَا مُصْلِحُونَ

Rabb'in, ahalisi ıslah edici iken o beldeleri haksız yere helak edecek değildi.

26/Şuara-152
اَلَّذ۪ينَ يُفْسِدُونَ
Bu kelime "fesat çıkarmak (fesada vermek)" deyiminde vurgulanmış
فِي الْاَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ

Onlar yeryüzünde fesat çıkarırlar, ıslah edici değiller.

27/Nemil-48
وَكَانَ فِي الْمَد۪ينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ
Bu kelime "fesat çıkarmak (fesada vermek)" deyiminde vurgulanmış
فِي الْاَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ

Şehirde dokuzlu bir çete vardı. Onlar yeryüzünde fesat çıkarırlardı, ıslah edici değillerdi.

47/Muhammed-2
وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاٰمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْۙ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَاَصْلَحَ بَالَهُمْ

İman edip salih amellerde bulunan ve Muhammed'e indirilen (Kur'an)a -ki o Rablerinden bir haktır-iman edenlerin (Allah), kötülüklerini (örtüp) bağışlamış, durumlarını (düzeltip) ıslah etmiştir.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 24.07.2025
Paylaş: