أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

acze düşmek

acze düşmek Deyim çaresiz kalmak, elinden bir şey gelmemek.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

6/Enam-134
اِنَّ مَا تُوعَدُونَ لَاٰتٍۙ وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُعْجِز۪ينَ

Size söz verilen mutlaka gelecektir. Ve siz, (bizi) acze düşürecek değilsiniz.

8/Enfal-59
وَلَا يَحْسَبَنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا سَبَقُواۜ اِنَّهُمْ لَا يُعْجِزُونَ

İnkâr edenler yakalarını kurtarıp geçtiklerini sanmasınlar. Onlar (bizi) acze düşüremezler.

9/Tevbe-2
فَس۪يحُوا فِي الْاَرْضِ اَرْبَعَةَ اَشْهُرٍ وَاعْلَمُٓوا اَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللّٰهِۙ وَاَنَّ اللّٰهَ مُخْزِي الْكَافِر۪ينَ

(Ey müşrikler!) Yeryüzünde dört ay daha dolaşın ve bilin ki Allah'ı acze düşüremezsiniz. Allah kâfirleri rezil edecektir.

9/Tevbe-3
وَاَذَانٌ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ٓ اِلَى النَّاسِ يَوْمَ الْحَجِّ الْاَكْبَرِ اَنَّ اللّٰهَ بَر۪ٓيءٌ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۙ وَرَسُولُهُۜ فَاِنْ تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۚ وَاِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُٓوا اَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِي اللّٰهِۜ وَبَشِّرِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِعَذَابٍ اَل۪يمٍۙ

Ve Büyük Hac günü, Allah'tan ve rasulünden insanlara bir duyuru: Allah, şirk koşanlardan kesinlikle uzaktır, onun rasulü de… Eğer tövbe ederseniz bu sizin için daha hayırlıdır; yok eğer (küfre) dönerseniz bilin ki Allah'ı acze düşüremezsiniz. İnkârdan gelenlere elim bir azabın müjdesini ver.

10/Yunus-53
وَيَسْتَنْبِـؤُ۫نَكَ اَحَقٌّ هُوَۜ قُلْ ا۪ي وَرَبّ۪ٓي اِنَّهُ لَحَقٌّ وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُعْجِز۪ينَ۟

“O (azap) bir gerçek midir?” diye senden haber istiyorlar. De ki: Evet, Rabbime ant olsun ki o şüphesiz gerçektir ve siz acze düşürecek değilsiniz.

11/Hud-20
اُو۬لٰٓئِكَ لَمْ يَكُونُوا مُعْجِز۪ينَ فِي الْاَرْضِ وَمَا كَانَ لَهُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ اَوْلِيَٓاءَۢ يُضَاعَفُ لَهُمُ الْعَذَابُۜ مَا كَانُوا يَسْتَط۪يعُونَ السَّمْعَ وَمَا كَانُوا يُبْصِرُونَ

Onlar, yeryüzünde (Allah'ı)  acze düşürecek değillerdir. Onların Allah'tan başka (yardım isteyecekleri)  velileri de yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Çünkü onlar (gerçekleri)  ne görebiliyorlar ne de (gerçeklere) kulak veriyorlardı.

11/Hud-33
قَالَ اِنَّمَا يَأْت۪يكُمْ بِهِ اللّٰهُ اِنْ شَٓاءَ وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُعْجِز۪ينَ

(Nuh)  dedi ki: «Onu size ancak dilerse Allah getirir. Ve siz (Allah'ı)  acze düşürecek değilsiniz.

16/Nahıl-46
اَوْ يَأْخُذَهُمْ ف۪ي تَقَلُّبِهِمْ
Bu kelime "dönüp dolaşmak " deyiminde vurgulanmış
فَمَا هُمْ بِمُعْجِز۪ينَۙ

Yahut onlar dönüp dolaşırken Allah’ın kendilerini yakalayıvermesinden… (emin mi oldular?) Onlar, Allah’ı acze düşürecek değiller.

24/Nur-57
لَا تَحْسَبَنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مُعْجِز۪ينَ فِي الْاَرْضِۚ وَمَأْوٰيهُمُ النَّارُۜ وَلَبِئْسَ الْمَص۪يرُ۟

İnkârdan gelenlerin, yeryüzünde (Allah'ı) acze düşüreceklerini sanmayasın! Onların varacağı yer ateştir. Ne kötü varış yeri!

29/Ankebut-22
وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُعْجِز۪ينَ فِي الْاَرْضِ وَلَا فِي السَّمَٓاءِۘ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ۟

Siz yerde ve gökte (Allah'ı) acze düşüremezsiniz. Sizin Allah'ın dışında veliniz yoktur, yardım edeniniz de yoktur.

35/Fatır-44
اَوَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَكَانُٓوا اَشَدَّ مِنْهُمْ قُوَّةًۜ وَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيُعْجِزَهُ مِنْ شَيْءٍ فِي السَّمٰوَاتِ وَلَا فِي الْاَرْضِۜ اِنَّهُ كَانَ عَل۪يماً قَد۪يراً

Yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha güçlü idiler. Göklerde ve yerde hiçbir şey Allah'ı acze düşüremez. O kuşkusuz alimdir ve (her şeye) gücü yetendir.

39/Zümer-51
فَاَصَابَهُمْ
Bu kelime "(birinin) başına gelmek " deyiminde vurgulanmış
سَيِّـَٔاتُ مَا كَسَبُواۜ وَالَّذ۪ينَ ظَلَمُوا مِنْ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ سَيُص۪يبُهُمْ
Bu kelime "(birinin) başına gelmek " deyiminde vurgulanmış
سَيِّـَٔاتُ مَا كَسَبُواۙ وَمَا هُمْ بِمُعْجِز۪ينَ

Sonra yaptıkları kötülüklerin vebali başlarına geldi. Bunlardan da zulmedenlerin yaptıkları kötülüklerin vebali, başlarına gelecektir. Bu hususta (Allah'ı) acze düşüremezler.

42/Şûra-31
وَمَٓا اَنْتُمْ بِمُعْجِز۪ينَ فِي الْاَرْضِۚ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَص۪يرٍ

Yeryüzünde (onu) acze düşüremezsiniz. Allah'tan başka bir dostunuz ve bir yardımcınız da yoktur.

46/Ahkaf-32
وَمَنْ لَا
Bu kelime "davete icabet etmek " deyiminde vurgulanmış
يُجِبْ
Bu kelime "davete icabet etmek " deyiminde vurgulanmış
دَاعِيَ
Bu kelime "davete icabet etmek " deyiminde vurgulanmış
اللّٰهِ فَلَيْسَ بِمُعْجِزٍ فِي الْاَرْضِ وَلَيْسَ لَهُ مِنْ دُونِه۪ٓ اَوْلِيَٓاءُۜ اُو۬لٰٓئِكَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ

'Kim Allah'a davet edene icabet etmezse artık o, yeryüzünde (Allah'ı) acze düşürecek değildir ve onların ondan başka velileri yoktur. İşte onlar, apaçık bir dalalet içindedirler.'

72/Cin-12
وَاَنَّا ظَنَنَّٓا اَنْ لَنْ نُعْجِزَ اللّٰهَ فِي الْاَرْضِ وَلَنْ
Bu kelime "elinden kurtulmak" deyiminde vurgulanmış
نُعْجِزَهُ
Bu kelime "elinden kurtulmak" deyiminde vurgulanmış
هَرَباًۙ

Şu gerçeği şüphesiz anladık ki biz yeryüzünde Allah'ı acze düşüremeyeceğiz, (başka yere) kaçıp elinden de kurtulamayacağız.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 04.07.2025
Paylaş: