أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

kulak vermek

kulak vermek Deyim merak edip dinlemek, işitmeye çalışmak.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-93
وَاِذْ اَخَذْنَا م۪يثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَۜ خُذُوا مَٓا اٰتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاسْمَعُواۜ قَالُوا سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَاُشْرِبُوا ف۪ي قُلُوبِهِمُ الْعِجْلَ بِكُفْرِهِمْۜ قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِه۪ٓ ا۪يمَانُكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ

Hatırlayın ki Tur dağının altında sizden söz almış, “Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun ve söylenenlere kulak verin.” demiştik. Onlar, “Kulak verdik ve isyanları oynadık.” dediler. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu. De ki “Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!”

4/Nisa-46
مِنَ الَّذ۪ينَ هَادُوا يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِه۪ وَيَقُولُونَ سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَاسْمَعْ غَيْرَ مُسْمَعٍ وَرَاعِنَا لَياًّ
Bu kelime "(bir şeyi) ağzında gevelemek " deyiminde vurgulanmış
بِاَلْسِنَتِهِمْ وَطَعْناً فِي الدّ۪ينِۜ وَلَوْ اَنَّهُمْ قَالُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا وَاسْمَعْ وَانْظُرْنَا لَكَانَ خَيْراً لَهُمْ وَاَقْوَمَۙ وَلٰكِنْ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ اِلَّا قَل۪يلاً

Kimi Yahudiler, kelimelerin yerlerini değiştirirler ve sözleri ağızlarında geveleyerek ve dine bir kin ve hınç besleyerek “Kulak verdik ve isyan ettik. (Sen) Kulak ver, işitmez olası ve 'Raina' ‘bizi güt' (ey çoban) derler. Eğer onlar, “Kulak verdik ve itaat ettik, sen de kulak ver ve bizi gözet.” deselerdi elbette kendileri için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, onlara küfürleri dolayısıyla lanet etmiştir. Böylece onlar, az bir bölümü dışında, inanmazlar.

6/Enam-36
اِنَّمَا يَسْتَج۪يبُ الَّذ۪ينَ يَسْمَعُونَۜ وَالْمَوْتٰى يَبْعَثُهُمُ اللّٰهُ ثُمَّ اِلَيْهِ يُرْجَعُونَ

(Davete), ancak (bütün kalpleriyle) kulak verenler uyar. (Kalben) ölüleri ise (yalnızca) Allah diriltir. Sonra da hepsi ona döndürülürler.

10/Yunus-42
وَمِنْهُمْ مَنْ يَسْتَمِعُونَ اِلَيْكَۜ اَفَاَنْتَ تُسْمِـعُ الصُّمَّ وَلَوْ كَانُوا لَا
Bu kelime "aklını kullanmak " deyiminde vurgulanmış
يَعْقِلُونَ
Bu kelime "aklını kullanmak " deyiminde vurgulanmış

İçlerinde sana kulak verenler de vardır. Fakat akıllarını kullanıp anlamak istemiyorlarsa sen (gerçeği) sağırlara işittirebilir misin?

11/Hud-20
اُو۬لٰٓئِكَ لَمْ يَكُونُوا مُعْجِز۪ينَ
Bu kelime "acze düşmek " deyiminde vurgulanmış
فِي الْاَرْضِ وَمَا كَانَ لَهُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مِنْ اَوْلِيَٓاءَۢ يُضَاعَفُ لَهُمُ الْعَذَابُۜ مَا كَانُوا يَسْتَط۪يعُونَ السَّمْعَ وَمَا كَانُوا يُبْصِرُونَ

Onlar, yeryüzünde (Allah'ı)  acze düşürecek değillerdir. Onların Allah'tan başka (yardım isteyecekleri)  velileri de yoktur. Onların azabı kat kat olacaktır. Çünkü onlar (gerçekleri)  ne görebiliyorlar ne de (gerçeklere) kulak veriyorlardı.

25/Furkan-44
اَمْ تَحْسَبُ اَنَّ اَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ اَوْ يَعْقِلُونَۜ
Bu kelime "akıl etmek " deyiminde vurgulanmış
اِنْ هُمْ اِلَّا كَالْاَنْـعَامِ
Bu kelime "hayvan gibi" deyiminde vurgulanmış
بَلْ هُمْ اَضَلُّ
Bu kelime "çukura düşmek" deyiminde vurgulanmış
سَب۪يلاً۟

Yoksa sen onların çoğunun kulak verdiklerini veya akıl ettiklerini mi sanıyorsun? Onlar ancak hayvanlar gibidirler hatta onlar, davranış olarak (aşağıların aşağısına) çukura düşmüşlerdir.

26/Şuara-223
يُلْقُونَ السَّمْعَ وَاَكْثَرُهُمْ كَاذِبُونَۜ

Bunlar (şeytanlara) kulak verirler ve çoğu yalan söylemektedirler.

32/Secde-26
اَوَلَمْ يَهْدِ لَهُمْ كَمْ اَهْلَكْنَا
Bu kelime "helak etmek " deyiminde vurgulanmış
مِنْ قَبْلِهِمْ مِنَ الْقُرُونِ يَمْشُونَ ف۪ي مَسَاكِنِهِمْۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍۜ اَفَلَا يَسْمَعُونَ

Kendilerinden önce nice nesilleri helak etmiş olmamız onları yola getirmedi mi? Oysa kendileri de onların yurt edindikleri yerlerde dolaşıyorlar. Şüphesiz bunda ayetler vardır. Yine de kulak vermiyorlar mı?

37/Saffat-8
لَا يَسَّمَّعُونَ اِلَى الْمَلَأِ الْاَعْلٰى وَيُقْذَفُونَ مِنْ كُلِّ جَانِبٍۗ

Onlar yüce topluluğa (melekler topluluğu) kulak veremezler. Kovularak her taraftan atılırlar. Onlar için sürekli bir azap vardır.

50/Kaf-37
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَذِكْرٰى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ اَوْ اَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَه۪يدٌ

Doğrusu bunda, kalbi olana veya hazır bulunup kulak verene ders vardır.

50/Kaf-41
وَاسْتَمِــعْ يَوْمَ يُنَادِ الْمُنَادِ مِنْ مَكَانٍ قَر۪يبٍۙ

Çağırıcının, yakın bir yerden çağıracağı güne kulak ver.

67/Mülk-10
وَقَالُوا لَوْ كُنَّا نَسْمَعُ اَوْ نَعْقِلُ
Bu kelime "akıl etmek " deyiminde vurgulanmış
مَا كُنَّا ف۪ٓي اَصْحَابِ السَّع۪يرِ

"Eğer kulak vermiş veya akıl etmiş olsaydık, çılgın ateşin halkı içinde olmazdık." derler.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 29.06.2025
Paylaş: