(birinin) başına gelmek
(birinin) başına gelmek Deyim beklenmedik, şaşırtıcı bir olay veya durumla karşılaşmak.
İlgili Deyimler
Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler
Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde "Şüphesiz biz Allah'a aidiz ve ona döneceğiz." derler.
Nice nebiler var ki kendileriyle beraber birçok Allah dostu çarpıştı da bunlar Allah yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar, zaafa kapılmadılar, boyun eğmediler. Allah, sabredenleri sever.
O zaman elçi arkanızdan sizi çağırdığı hâlde siz, hiç kimseye dönüp bakmadan tabana kuvvet kaçıyordunuz. Bundan dolayı, elden kaçırdıklarınız ve başınıza gelenler için hüzne kapılmayasınız diye (Allah) size, gam üstüne gam çektirdi. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
İki topluluğun karşılaştığı gün başınıza birşey gelmesi, Allah'ın izniyle gerçek iman sahiplerinin bilinmesi içindi.
Kendi elleriyle yapıp ettiklerinden dolayı başlarına bir musibet geldiğinde nasıl oluyor da sana gelip 'Bizim iyilik ve uzlaştırmadan başka bir kastımız olmamıştı.' diye Allah'a ant içiyorlar?
Ey iman edenler, Birinize ölüm vakti geldiğinde (bu kişinin) vasiyetiyle ilgili şahitlik etmesi için aranızdan adaletli iki kişi (belirleyin.) Veya yolculuk yaparken (böyle bir) ölüm musibeti başınıza gelmişse sizden olmayan iki kişiyi (şahit tutun.) Şayet kuşku duyarsanız namazdan sonra onlar da (size) “Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiç bir değere değiştirmeyeceğiz ve Allah'ın şahitliğini gizlemeyeceğiz; Aksi hâlde elbette günahkârlardan oluruz.” diye yemin billah etsinler.
(Elçiler) dediler ki: "Ey Lut! Biz Rabb’inin elçileriyiz. Onlar sana asla dokunamazlar. Sen gecenin bir kısmında ailenle yola çıkıp yürü. Sizden hiç kimsenin gözü arkada kalmasın; tabii ki karın hariç. Onların başına gelen onun da başına gelecektir. Onlara vadedilen (azabın) gelme vakti sabah vaktidir. Sabah yakın değil mi?"
Ey kavmim! Bana karşı çıkmanız, Nuh kavminin yahut Hud kavminin veya Salih kavminin başlarına gelenlerin benzerinin sizin de başınıza gelmesine “sebebiyet vermesin.” Lut kavmi sizden uzak değildir!
İnsanlardan kimi de Allah'a (dinin sadece) bir ucundan tutup ibadet eder. Eğer bunun hayrını görürse onunla tatmin olur ve eğer başına bir bela gelirse yolunu değiştirir. O, dünyayı da ahireti de kaybetmiştir. İşte bu apaçık bir kayıptır.
Kendi elleriyle yapıp ettiklerinden dolayı başlarına bir musibet geldiğinde "Rabb’imiz! Bize bir elçi gönderseydin de senin ayetlerine uysaydık ve mü'minlerden olsaydık." diyecek olmasalardı, (seni göndermezdik.)
Sonra yaptıkları kötülüklerin vebali başlarına geldi. Bunlardan da zulmedenlerin yaptıkları kötülüklerin vebali, başlarına gelecektir. Bu hususta (Allah'ı) acze düşüremezler.
Firavun ailesinden imanını gizleyen mü'min bir adam dedi ki "Bir adamı 'Rabb’im Allah'tır.' dediğinden dolayı öldürüyor musunuz? Oysa o size Rabb’inizden apaçık deliller getirmiştir. Eğer yalancıysa, yalanı kendi aleyhinedir. Eğer doğru sözlüyse o zaman size vadettiklerinin bir kısmı başınıza gelir. Şüphesiz Allah aşırı giden yalancıyı hidayete erdirmez.
Başınıza bir musibet gelmişse bu, sizin kendi kazandıklarından dolayıdır. Çoğunu da (Allah) affeder.
Arzda olan ve bizzat sizin başına gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu (size) yaşatmadan önce bir kitapta (kayıtlı) olmasın! Bu, Allah için kuşkusuz çok kolaydır.
Allah'ın izni olmadıkça başınıza bir musibet gelmez. Kim Allah'a iman ederse (Allah) onun kalbini hidayete yöneltir. Allah her şeyi bilendir.
Bu sayfa yardımcı oldu mu?