أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

haddini aşmak

haddini aşmak Deyim ölçüyü kaçırmak, aşırı gitmek.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-61
وَاِذْ قُلْتُمْ يَا مُوسٰى لَنْ نَصْبِرَ عَلٰى طَعَامٍ وَاحِدٍ فَادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُخْرِجْ لَنَا مِمَّا تُنْبِتُ الْاَرْضُ مِنْ بَقْلِهَا وَقِثَّٓائِهَا وَفُومِهَا وَعَدَسِهَا وَبَصَلِهَاۜ قَالَ اَتَسْتَبْدِلُونَ الَّذ۪ي هُوَ اَدْنٰى بِالَّذ۪ي هُوَ خَيْرٌۜ اِهْبِطُوا مِصْراً فَاِنَّ لَكُمْ مَا سَاَلْتُمْۜ وَضُرِبَتْ
Bu kelime "damga vurmak " deyiminde vurgulanmış
عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ وَالْمَسْكَنَةُ وَبَٓاؤُ۫
Bu kelime "gazaba uğramak " deyiminde vurgulanmış
بِغَضَبٍ
Bu kelime "gazaba uğramak " deyiminde vurgulanmış
مِنَ اللّٰهِۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ كَانُوا يَكْفُرُونَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ وَيَقْتُلُونَ النَّبِيّ۪نَ بِغَيْرِ الْحَقِّۜ ذٰلِكَ بِمَا عَصَوْا وَكَانُوا يَعْتَدُونَ۟

Hani siz (verilen nimetlere karşılık) “Ey Musa! Bir tek yemekle yetinemeyiz; bizim için Rabb'ine dua et de yerin bitirdiği şeylerden; sebzesinden, hıyarından, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından bize çıkarsın.” dediniz. Musa ise “Daha iyiyi daha kötü ile değiştirmek mi istiyorsunuz? O hâlde şehre inin. Zira istedikleriniz sizin için orada var.” dedi. İşte (bu hadiseden sonra) üzerlerine zillet ve miskinlik damgası vuruldu. Allah'ın gazabına uğradılar. Bu musibetler (onların başına), Allah'ın ayetlerini inkâra devam etmeleri, haksız olarak Nebileri öldürmeleri sebebiyle geldi. Bunların hepsi, sadece isyanları ve hadlerini aşmaları sebebiyledir.

2/Bakara-65
وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ الَّذ۪ينَ اعْتَدَوْا مِنْكُمْ فِي السَّبْتِ فَقُلْنَا لَهُمْ كُونُوا
Bu kelime "maymun gibi " deyiminde vurgulanmış
قِرَدَةً
Bu kelime "maymun gibi " deyiminde vurgulanmış
خَاسِـ۪ٔينَۚ

İçinizden cumartesi gününde haddini aşanları da elbette bilirsiniz. Bu yüzden onlara “Aşağılık maymunlar (gibi) olun!”demiştik.

2/Bakara-173
اِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ بِه۪ لِغَيْرِ اللّٰهِۚ فَمَنِ اضْطُرَّ
Bu kelime "mecbur kalmak (olmak)" deyiminde vurgulanmış
غَيْرَ بَاغٍ وَلَا عَادٍ فَلَٓا اِثْمَ عَلَيْهِۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

(Allah) size, leşi, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni yasaklamıştır. Kim mecbur kalır da taşkınlık etmeden ve haddini aşmadan bunlardan yerse onun için günah yoktur. Allah bağışlayıcıdır, rahmet edicidir.

2/Bakara-178
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِي الْقَتْلٰىۜ اَلْحُرُّ بِالْحُرِّ وَالْعَبْدُ بِالْعَبْدِ وَالْاُنْثٰى بِالْاُنْثٰىۜ فَمَنْ عُفِيَ
Bu kelime "affa uğramak " deyiminde vurgulanmış
لَهُ مِنْ اَخ۪يهِ شَيْءٌ فَاتِّبَاعٌ بِالْمَعْرُوفِ وَاَدَٓاءٌ اِلَيْهِ بِاِحْسَانٍۜ ذٰلِكَ تَخْف۪يفٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَرَحْمَةٌۜ فَمَنِ اعْتَدٰى بَعْدَ ذٰلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ اَل۪يمٌ

Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas yazıldı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın. Bununla beraber kim öldürülenin velisi tarafından affa uğrarsa (bağışlanırsa) artık o zaman örfe uymak ve öldürülenin velisine güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabb’inizden bir hafifletme ve rahmettir. Kim bundan sonra haddini aşarsa onun için acı bir azap vardır.

3/Aliimran-112
ضُرِبَتْ
Bu kelime "damga vurmak " deyiminde vurgulanmış
عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ اَيْنَ مَا ثُقِفُٓوا اِلَّا بِحَبْلٍ مِنَ اللّٰهِ وَحَبْلٍ مِنَ النَّاسِ وَبَٓاؤُ۫
Bu kelime "gazaba uğramak " deyiminde vurgulanmış
بِغَضَبٍ
Bu kelime "gazaba uğramak " deyiminde vurgulanmış
مِنَ اللّٰهِ وَضُرِبَتْ
Bu kelime "damga vurmak " deyiminde vurgulanmış
عَلَيْهِمُ الْمَسْكَنَةُۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ كَانُوا يَكْفُرُونَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ وَيَقْتُلُونَ الْاَنْبِيَٓاءَ بِغَيْرِ حَقٍّۜ ذٰلِكَ بِمَا عَصَوْا وَكَانُوا يَعْتَدُونَ۠

Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar -Allah'ın ipine ve insanların ipine (ahdine) sığınanlar başka onlara zillet damgası vurulmuştur. Onlar, Allah'tan bir gazaba uğradılar da üzerlerine miskinlik damgası vuruldu. Bu, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri ve Nebileri haksız yere öldürmeleri nedeniyledir. (Yine) Bu, isyan etmeleri ve hadlerini aşmaları dolayısıyladır.

5/Maide-87
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُحَرِّمُوا طَيِّبَاتِ مَٓا اَحَلَّ اللّٰهُ لَكُمْ وَلَا تَعْتَدُواۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَد۪ينَ

Ey iman edenler, Allah'ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri (kendinize) yasaklamayın ve haddinizi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddini aşanları sevmez.

5/Maide-94
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَيَبْلُوَنَّكُمُ
Bu kelime "imtihana çekmek " deyiminde vurgulanmış
اللّٰهُ بِشَيْءٍ مِنَ الصَّيْدِ تَنَالُهُٓ اَيْد۪يكُمْ وَرِمَاحُكُمْ لِيَعْلَمَ اللّٰهُ مَنْ يَخَافُهُ بِالْغَيْبِۚ فَمَنِ اعْتَدٰى بَعْدَ ذٰلِكَ فَلَهُ عَذَابٌ اَل۪يمٌ

Ey iman edenler! Allah sizi ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği bir avlanma ile (onu yasak ederek) imtihana çeker ki gizlide (kimsenin görmediği yerde, gerçekten) kendisinden kimin korktuğu ortaya çıksın. Kim bundan sonra haddini aşarsa onun için acı bir azap vardır.

5/Maide-107
فَاِنْ عُثِرَ عَلٰٓى اَنَّهُمَا اسْتَحَقَّٓا
Bu kelime "hak etmek " deyiminde vurgulanmış
اِثْماً فَاٰخَرَانِ يَقُومَانِ
Bu kelime "yerine geçmek " deyiminde vurgulanmış
مَقَامَهُمَا
Bu kelime "yerine geçmek " deyiminde vurgulanmış
مِنَ الَّذ۪ينَ اسْتَحَقَّ
Bu kelime "haksızlığa uğramak" deyiminde vurgulanmış
عَلَيْهِمُ الْاَوْلَيَانِ فَيُقْسِمَانِ
Bu kelime "yemin billah etmek" deyiminde vurgulanmış
بِاللّٰهِ
Bu kelime "yemin billah etmek" deyiminde vurgulanmış
لَشَهَادَتُـنَٓا اَحَقُّ مِنْ شَهَادَتِهِمَا وَمَا اعْتَدَيْنَاۘ اِنَّٓا اِذاً لَمِنَ الظَّالِم۪ينَ

Eğer o ikisi aleyhinde kesin olarak günahı hak ettiklerine ilişkin bilgi sahibi olunursa bu durumda haksızlığa uğrayanlardan iki kişi -ki bunlar, (şahitlik etmeye) daha layıktır- öbürlerinin yerine geçerler ve “Bizim şehadetimiz o ikisinin şehadetinden kuşkusuz daha doğrudur, biz haddimizi aşmadık yoksa gerçekten zalimlerden oluruz.” diye yemin billah ederler.

6/Enam-119
وَمَا
Bu kelime "ne oluyor? " deyiminde vurgulanmış
لَكُمْ
Bu kelime "ne oluyor? " deyiminde vurgulanmış
اَلَّا تَأْكُلُوا مِمَّا
Bu kelime "besmele çekmek" deyiminde vurgulanmış
ذُكِرَ
Bu kelime "besmele çekmek" deyiminde vurgulanmış
اسْمُ
Bu kelime "besmele çekmek" deyiminde vurgulanmış
اللّٰهِ
Bu kelime "besmele çekmek" deyiminde vurgulanmış
عَلَيْهِ وَقَدْ فَصَّلَ لَكُمْ مَا حَرَّمَ عَلَيْكُمْ اِلَّا مَا اضْطُرِرْتُمْ
Bu kelime "mecbur kalmak (olmak)" deyiminde vurgulanmış
اِلَيْهِۜ وَاِنَّ كَث۪يراً لَيُضِلُّونَ
Bu kelime "dalalete düşmek " deyiminde vurgulanmış
بِاَهْوَٓائِهِمْ
Bu kelime "hissine (hislerine) kapılmak " deyiminde vurgulanmış
بِغَيْرِ عِلْمٍۜ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِالْمُعْتَد۪ينَ

Size ne oluyor da besmele çekilenlerden yemiyorsunuz? Halbuki o size, mecbur kalmanızın dışında yasaklanan şeyleri genişçe açıklamıştır. Doğrusu birçokları bilimden uzak hislerine kapılarak insanları dalalete düşürüyorlar. Muhakkak ki Rabb’in, haddini aşanları çok iyi bilir.

6/Enam-145
قُلْ لَٓا اَجِدُ ف۪ي مَٓا اُو۫حِيَ اِلَيَّ مُحَرَّماً عَلٰى طَاعِمٍ يَطْعَمُهُٓ اِلَّٓا اَنْ يَكُونَ مَيْتَةً اَوْ دَماً مَسْفُوحاً اَوْ لَحْمَ خِنْز۪يرٍ فَاِنَّهُ رِجْسٌ اَوْ فِسْقاً اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِه۪ۚ فَمَنِ اضْطُرَّ
Bu kelime "mecbur kalmak (olmak)" deyiminde vurgulanmış
غَيْرَ بَاغٍ وَلَا عَادٍ فَاِنَّ رَبَّكَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

De ki “Bana vahyolunanlar içinde yiyebilen için yasaklanan bir şey bulamıyorum; meğerki o şey leş veya akıtılmış kan veya domuz eti –çünkü o pistir- veya kanunsuz olarak, Allah’tan gayri şeylere kesilen bir kurban ise…” Kim, taşkınlık etmeden ve haddini aşmadan mecbur kalarak bunlardan yerse bilsin ki Allah, gafur ve rahîmdir.

7/Araf-55
اُدْعُوا رَبَّكُمْ تَضَرُّعاً وَخُفْيَةًۜ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَد۪ينَۚ

Rabbinize gönülden ve sessizce yakarınız/dua ediniz. Muhakkak ki o, haddini aşanları sevmez.

7/Araf-163
وَسْـَٔلْهُمْ عَنِ الْقَرْيَةِ الَّت۪ي كَانَتْ حَاضِرَةَ الْبَحْرِۢ اِذْ يَعْدُونَ فِي السَّبْتِ اِذْ تَأْت۪يهِمْ ح۪يتَانُهُمْ يَوْمَ سَبْتِهِمْ شُرَّعاً وَيَوْمَ لَا يَسْبِتُونَۙ لَا تَأْت۪يهِمْۚ كَذٰلِكَ نَبْلُوهُمْ
Bu kelime "imtihana çekmek " deyiminde vurgulanmış
بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ
Bu kelime "yoldan çıkmak " deyiminde vurgulanmış

Onlara, deniz kıyısında bulunan şehir halkının durumunu sor. Hani onlar cumartesi gününde haddini aşıyorlardı. Çünkü cumartesi tatili yaptıkları gün, balıklar, akın akın onlara gelirdi; cumartesi tatili yapmadıkları gün de gelmezdi. İşte böylece biz, yoldan çıkmalarından dolayı onları imtihana çekiyorduk.

9/Tevbe-10
لَا
Bu kelime "dikkate almak " deyiminde vurgulanmış
يَرْقُبُونَ
Bu kelime "dikkate almak " deyiminde vurgulanmış
ف۪ي مُؤْمِنٍ اِلاًّ وَلَا ذِمَّةًۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُعْتَدُونَ

(Onlar) Bir mümin hakkında sözü de antlaşmayı da dikkate almazlar. İşte böyleleri, haddini aşanların ta kendileridir.

10/Yunus-74
ثُمَّ بَعَثْنَا مِنْ بَعْدِه۪ رُسُلاً اِلٰى قَوْمِهِمْ فَجَٓاؤُ۫هُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا بِمَا كَذَّبُوا بِه۪ مِنْ قَبْلُۜ كَذٰلِكَ نَطْبَعُ عَلٰى قُلُوبِ الْمُعْتَد۪ينَ

Sonra onun ardından kendi kavimlerine (başka) elçiler gönderdik; onlara apaçık belgeler getirmişlerdi. Ama daha önce onu yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte biz, haddini aşanların kalplerine böyle kilit vururuz.

16/Nahıl-115
اِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِه۪ۚ فَمَنِ اضْطُرَّ
Bu kelime "mecbur kalmak (olmak)" deyiminde vurgulanmış
غَيْرَ بَاغٍ وَلَا عَادٍ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

O, size leşi, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkasının adı anılarak kesilenleri yasaklamıştır. Kim, taşkınlık etmeden ve haddini aşmadan mecbur kalarak bunlardan yerse bilsin ki Allah, gafur ve rahîmdir.

23/Mü'minun-6
اِلَّا عَلٰٓى اَزْوَاجِهِمْ اَوْ مَا
Bu kelime "(birinin) eline bakmak " deyiminde vurgulanmış
مَلَكَتْ
Bu kelime "(birinin) eline bakmak " deyiminde vurgulanmış
اَيْمَانُهُمْ
Bu kelime "(birinin) eline bakmak " deyiminde vurgulanmış
فَاِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُوم۪ينَۚ

6. Sadece eşleri veya ellerine bakanlar hariç. Kuşkusuz ki onlar (bunlardan dolayı) kınanmazlar.

23/Mü'minun-7
فَمَنِ ابْتَغٰى وَرَٓاءَ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْعَادُونَۚ

7. Kim bunun ötesine geçmek isterse işte onlar, hadlerini aşanlardır.

26/Şuara-166
وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ اَزْوَاجِكُمْۜ بَلْ اَنْتُمْ قَوْمٌ عَادُونَ

“Rabb’inizin sizler için yaratmış bulunduğu eşlerinizi bırakır mısınız? Hayır, siz haddini aşan bir kavimsiniz.”

70/Mearic-30
اِلَّا عَلٰٓى اَزْوَاجِهِمْ اَوْ مَا
Bu kelime "(birinin) eline bakmak " deyiminde vurgulanmış
مَلَكَتْ
Bu kelime "(birinin) eline bakmak " deyiminde vurgulanmış
اَيْمَانُهُمْ
Bu kelime "(birinin) eline bakmak " deyiminde vurgulanmış
فَاِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُوم۪ينَۚ

30. Sadece eşleri veya ellerine bakanlar hariç. Kuşkusuz ki onlar (bunlardan dolayı) kınanmazlar.

70/Mearic-31
فَمَنِ ابْتَغٰى وَرَٓاءَ ذٰلِكَ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْعَادُونَۚ

31. Kim bunun ötesine geçmek isterse işte onlar, hadlerini aşanlardır.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 29.08.2025
Paylaş: