أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

ne diye?

ne diye? Deyim nasıl bir düşünceyle, niçin?

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

4/Nisa-75
وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَالْمُسْتَضْعَف۪ينَ
Bu kelime "zayıf düşmek" deyiminde vurgulanmış
مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَٓاءِ وَالْوِلْدَانِ الَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّنَٓا اَخْرِجْنَا مِنْ هٰذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ اَهْلُهَاۚ وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ وَلِياًّۚ وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ نَص۪يراًۜ

Siz ne diye Allah yolunda ve «Rabb’imiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir veli gönder, bize katından bir yardımcı yolla!» diyen zayıf düşürülmüş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!

4/Nisa-88
فَمَا لَكُمْ فِي الْمُنَافِق۪ينَ فِئَتَيْنِ وَاللّٰهُ اَرْكَسَهُمْ
Bu kelime "tepetakla etmek (devirmek)" deyiminde vurgulanmış
بِمَا كَسَبُواۜ اَتُر۪يدُونَ اَنْ تَهْدُوا
Bu kelime "yola getirmek " deyiminde vurgulanmış
مَنْ اَضَلَّ اللّٰهُۜ وَمَنْ يُضْلِلِ اللّٰهُ فَلَنْ تَجِدَ لَهُ سَب۪يلاً

Siz ne diye münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Allah, onları yaptıkları işlerden dolayı tepetakla ederek eski konumlarına (küfre) döndürmüştür. Allah’ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, sen onun için asla bir çıkış yolu bulamazsın.

6/Enam-119
وَمَا لَكُمْ اَلَّا تَأْكُلُوا مِمَّا
Bu kelime "besmele çekmek" deyiminde vurgulanmış
ذُكِرَ
Bu kelime "besmele çekmek" deyiminde vurgulanmış
اسْمُ
Bu kelime "besmele çekmek" deyiminde vurgulanmış
اللّٰهِ
Bu kelime "besmele çekmek" deyiminde vurgulanmış
عَلَيْهِ وَقَدْ فَصَّلَ لَكُمْ مَا حَرَّمَ عَلَيْكُمْ اِلَّا مَا اضْطُرِرْتُمْ
Bu kelime "mecbur kalmak (olmak)" deyiminde vurgulanmış
اِلَيْهِۜ وَاِنَّ كَث۪يراً لَيُضِلُّونَ
Bu kelime "dalalete düşmek " deyiminde vurgulanmış
بِاَهْوَٓائِهِمْ
Bu kelime "hissine (hislerine) kapılmak " deyiminde vurgulanmış
بِغَيْرِ عِلْمٍۜ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِالْمُعْتَد۪ينَ
Bu kelime "haddini aşmak " deyiminde vurgulanmış

Siz ne diye besmele çekilenlerden yemiyorsunuz? Halbuki o size, mecbur kalmanızın dışında yasaklanan şeyleri genişçe açıklamıştır. Doğrusu birçokları bilimden uzak hislerine kapılarak insanları dalalete düşürüyorlar. Muhakkak ki Rabb’in, haddini aşanları çok iyi bilir.

10/Yunus-35
قُلْ هَلْ مِنْ شُرَكَٓائِكُمْ مَنْ يَهْد۪ٓي اِلَى الْحَقِّۜ قُلِ اللّٰهُ يَهْد۪ي لِلْحَقِّۜ اَفَمَنْ يَهْد۪ٓي اِلَى الْحَقِّ اَحَقُّ اَنْ يُتَّبَعَ اَمَّنْ لَا يَهِدّ۪ٓي اِلَّٓا اَنْ يُهْدٰىۚ فَمَا لَكُمْ۠ كَيْفَ تَحْكُمُونَ
Bu kelime "hükme varmak " deyiminde vurgulanmış

Sor (onlara): “Ortak koştuklarınız arasında hak yola yönelten biri var mıdır?”[¹⁶¹⁵] Cevap ver: “Hak yola yönelten Allah’tır. Peki, hak yola yönelten mi uyulmaya daha lâyıktır, yoksa yol gösterilmedikçe kendi başına doğru yolu bulamayacak olan mı? Şu hâlde siz ne diye, nasıl böyle bir hükme varabiliyorsunuz?”

25/Furkan-7
وَقَالُوا مَالِ هٰذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْش۪ي فِي الْاَسْوَاقِۜ لَوْلَٓا اُنْزِلَ اِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذ۪يراًۙ

Dediler ki "Bu Elçi ne diye yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor. Ona kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir melek indirilmeli değil miydi?”

25/Furkan-8
اَوْ يُلْقٰٓى اِلَيْهِ كَنْزٌ اَوْ تَكُونُ لَهُ جَنَّةٌ يَأْكُلُ مِنْهَاۜ وَقَالَ الظَّالِمُونَ اِنْ تَتَّبِعُونَ اِلَّا رَجُلاً مَسْحُوراً

Ya da kendisine bir hazinenin verilmesi veya (ürününden) yediği bir bahçesi olması gerekmez miydi?" Zalimler dedi ki "Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz.”

25/Furkan-9
اُنْظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا
Bu kelime "örnek vermek " deyiminde vurgulanmış
لَكَ الْاَمْثَالَ
Bu kelime "örnek vermek " deyiminde vurgulanmış
فَضَلُّوا
Bu kelime "dalalete düşmek " deyiminde vurgulanmış
فَلَا
Bu kelime "yol bulmak " deyiminde vurgulanmış
يَسْتَط۪يعُونَ
Bu kelime "yol bulmak " deyiminde vurgulanmış
سَب۪يلاً۟
Bu kelime "yol bulmak " deyiminde vurgulanmış

(Resulüm!) Senin hakkında bak ne biçim örnekler verdiler! Artık onlar dalalete düşmüşlerdir ve hiçbir (çıkar) yol da bulamazlar.

25/Furkan-10
تَبَارَكَ الَّـذ۪ٓي اِنْ شَٓاءَ جَعَلَ لَكَ خَيْراً مِنْ ذٰلِكَ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۙ وَيَجْعَلْ لَكَ قُصُوراً

Dilerse sana bunların dediklerinden daha iyisini, içinden ırmaklar akan bahçeleri verebilecek ve senin için köşkler yapabilecek olan Allah, yüceler yücesidir.

37/Saffat-154
مَا لَـكُمْ۠ كَيْفَ تَحْكُمُونَ

Siz ne diye, nasıl böyle bir hükme varabiliyorsunuz?

57/Hadid-8
وَمَا لَكُمْ لَا تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِۚ وَالرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ
Bu kelime "davet etmek " deyiminde vurgulanmış
لِتُؤْمِنُوا بِرَبِّكُمْ وَقَدْ اَخَذَ
Bu kelime "söz almak" deyiminde vurgulanmış
م۪يثَاقَكُمْ
Bu kelime "söz almak" deyiminde vurgulanmış
اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ

Elçi sizi, Rabb’inize iman etmeniz için davet ederken siz ne diye Allah’a iman etmiyorsunuz? Hâlbuki (ezelde) sizden sağlam bir söz almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz… (bu çağrıya uyun)

57/Hadid-10
وَمَا لَكُمْ اَلَّا تُنْفِقُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَلِلّٰهِ م۪يرَاثُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ لَا يَسْتَو۪ي مِنْكُمْ مَنْ اَنْفَقَ مِنْ قَبْلِ الْفَتْحِ وَقَاتَلَۜ اُو۬لٰٓئِكَ اَعْظَمُ دَرَجَةً مِنَ الَّذ۪ينَ اَنْفَقُوا مِنْ بَعْدُ وَقَاتَلُواۜ وَكُلاًّ وَعَدَ
Bu kelime "söz vermek" deyiminde vurgulanmış
اللّٰهُ الْحُسْنٰىۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ۟
Bu kelime "haberi olmak " deyiminde vurgulanmış

Siz ne diye Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı söz vermiştir. Allah, amellerinizden haberi olandır.

68/Kalem-36
مَا لَـكُمْ۠ كَيْفَ تَحْكُمُونَۚ

Siz ne diye, nasıl böyle bir hükme varabiliyorsunuz?

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 16.11.2025
Paylaş: