davet etmek
davet etmek Deyim 1) çağırmak;
İlgili Deyimler
Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler
Eğer kulumuza indirdiğimizden kuşku duyuyorsanız siz de onun bir suresinin benzerini getirin ve eğer (sözüne) sadık kalanlardansanız Allah'tan başka şahitlerinizi de davet edin. (çağırın).
Şirk koşan kadınları, imana gelinceye kadar nikâhlamayın; imana gelmiş bir esir kadın, hoşunuza giden şirk koşan bir kadından daha hayırlıdır. Şirk koşan erkekleri de imana gelinceye kadar nikâhlamayın; imana gelmiş bir esir erkek de hoşunuza giden şirk koşan bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, ateşe davet eder; Allah ise kendi izniyle cennete ve mağfirete davet eder. O, insanlara ayetlerini bildirir. Umulur ki ders alırlar.
Sizden marufu (örfe uygun olanı) iş edinen, münkerden (bilinmedik olandan) kaçınan ve hayra davet eden bir ümmet olsun! İşte onlar felaha erenlerdir.
De ki “Allah'ı bırakıp da bize ne fayda veren ne de zarar veren şeye mi yalvaralım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra çark mı edelim? Tıpkı kendisini doğru yola davet eden arkadaşları, ‘Bizimle gel!' diye seslendikleri hâlde şeytanların aldatmasıyla dünyada yolundan kalmış kimse gibi mi (olalım?)” Yine de ki “Allah'ın hidayeti, gerçek hidayettir ve biz âlemlerin Rabb’ine teslim olmakla emrolunduk.”
Onları gerçeği kabul etmeye davet etseniz, size tabi olmazlar. Onları davet etseniz de etmeseniz de size karşı tutumları değişmez.
Yoksa “Onu kurguladı.” mı diyorlar? Şöyle de: “Eğer (sözüne) sadık kalanlardan iseniz siz de onun bir suresinin benzerini meydana getirin ve Allah'tan başka size hayır demeyecekleri de davet edin.
Yoksa “Onu kurguladı.” mı diyorlar? Şöyle de: “Eğer (sözüne) sadık kalanlardan iseniz Allah'tan başka size hayır demeyecekleri de davet edin siz de kurgulanmış, ona benzer on sure meydana getirin.”
Kendilerine kitap verdiklerimiz sana indirilenle ferahlık duyarlar. Fakat (aleyhteki) gruplardan onun bir kısmını inkâr edenler vardır. De ki "Ben sadece Allah'a kul olmak ve ona şirk koşmamakla emrolundum. Ben yalnız ona davet ederim ve dönüşüm de onadır.
Sizden önce yaşamış Nuh, Ad, Semud ve onlardan sonra gelen, yalnızca Allah’ın bildiği kavimlerin haberleri size gelmedi mi? Elçileri onlara apaçık deliller getirdiklerinde, ellerini onların ağızlarına götürerek “Sizinle gönderilenleri kabul etmiyoruz ve bizi davet ettiğiniz şeylerden de kesin kuşkuya düşüyoruz.” demişlerdi.
Resulleri dedi: “Allah hakkında mı şüphe (ediyorsunuz)? O, gökleri ve yeri yaratandır. O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet ediyor ve sizi zamanınız dolana kadar erteliyor.” Şöyle dediler: “Siz, benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın taptıklarından çevirip-engellemek istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir delil getirin.”
(Ey Nebim!) Sen Rabb’inin yoluna, hikmet ve güzel öğütle davet et ve onlara karşı (barış ve davet döneminde) en güzel şekilde mücadele ver! Şüphesiz ki senin Rabb’in, kendi yolundan dalalete düşenleri en iyi bilendir ve o, hidayete erenleri de çok iyi bilir.
Ey iman edenler! Nebi’nin evlerine yemek için size izin verilmeden girmeyin ve (başka bir amaçla girdiğinizde) yemek vaktini gözetlemeyin. Ancak davet edildiğiniz zaman girin ve yemeği yediğinizde dağılın. (Orada) konuşmaya da dalmayın. Çünkü bu, Nebi’ye eziyet veriyor ancak (o da) sizden utanç duyuyordu. Ama Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Onlardan (Nebi’nin eşlerinden) bir şey istediğinizde perde arkasından isteyin. Bu hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temizdir. Sizin Allah'ın resulüne eziyet etmeniz doğru olmadığı gibi ondan sonra eşlerini nikâhlamanız da ebediyen caiz olmaz. Şüphesiz bu Allah katında büyük (bir günah)...
İşte onun için sen (tevhide) davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların havasına uyma ve de ki “Ben Allah'ın indirdiği kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabb’imiz, sizin de Rabb’inizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz de sizedir. Aramızda tartışmaya gireceğimiz bir konu yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar, dönüş de onadır.
Bedevilerden (seferden) geri kalmış olanlara de ki “Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı davet edileceksiniz. Onlarla savaşırsınız veya onlar teslimiyet gösterirler. Eğer emre itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.
Elçi sizi, Rabb’inize iman etmeniz için davet ederken siz ne diye Allah’a iman etmiyorsunuz? Hâlbuki (ezelde) sizden sağlam bir söz almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz… (bu çağrıya uyun)
Ve ben onları mağfiret buyurman için her davet ettiğimde onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve esvaplarına büründüler ve ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler.
Bu sayfa yardımcı oldu mu?