أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

söz almak

söz almak Deyim birinin bir işi yapacağını kesin olarak bildirmesini sağlamak

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-63
وَاِذْ اَخَذْنَا م۪يثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَۜ خُذُوا مَٓا اٰتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُوا
Bu kelime "hatırına getirmek" deyiminde vurgulanmış
مَا ف۪يهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

Sizden kesin söz almış ve Tur'u üstünüze yükseltmiştik. (Ve şöyle demiştik:) 'Size verdiğimize sımsıkı yapışın ve onda olanı (hükümleri) hatırınıza getirin ki sakınasınız.'

2/Bakara-83
وَاِذْ اَخَذْنَا م۪يثَاقَ بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَ لَا
Bu kelime "(bir şeye) kul olmak " deyiminde vurgulanmış
تَعْبُدُونَ
Bu kelime "(bir şeye) kul olmak " deyiminde vurgulanmış
اِلَّا اللّٰهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَاناً
Bu kelime "hatırını hoş etmek " deyiminde vurgulanmış
وَذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَقُولُوا
Bu kelime "hoşbeş etmek " deyiminde vurgulanmış
لِلنَّاسِ حُسْناً
Bu kelime "hoşbeş etmek " deyiminde vurgulanmış
وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَۜ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ اِلَّا قَل۪يلاً مِنْكُمْ وَاَنْتُمْ مُعْرِضُونَ

Hani İsrailoğullarından, 'Allah'tan başkasına kul olmayın, anne-babanın, yakınların, yetimlerin ve miskinlerin hatırını hoş edin, insanlarla hoşbeş edin, namazı dosdoğru kılın ve zekâtı verin' diye söz almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, ters yüzü geri dönüp gidiyorsunuz.

2/Bakara-84
وَاِذْ اَخَذْنَا م۪يثَاقَكُمْ لَا
Bu kelime "kan dökmek" deyiminde vurgulanmış
تَسْفِكُونَ
Bu kelime "kan dökmek" deyiminde vurgulanmış
دِمَٓاءَكُمْ
Bu kelime "kan dökmek" deyiminde vurgulanmış
وَلَا تُخْرِجُونَ اَنْفُسَكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ ثُمَّ اَقْرَرْتُمْ وَاَنْتُمْ تَشْهَدُونَ

Hani, “Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız.” diye de sizden kesin söz almıştık. Sonra bunu böylece kabul etmiştiniz. Kendiniz de buna hâlâ şahitlik etmektesiniz.

2/Bakara-93
وَاِذْ اَخَذْنَا م۪يثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَۜ خُذُوا مَٓا اٰتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاسْمَعُواۜ قَالُوا سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَاُشْرِبُوا ف۪ي قُلُوبِهِمُ الْعِجْلَ بِكُفْرِهِمْۜ قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِه۪ٓ ا۪يمَانُكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ

Hatırlayın ki Tur dağının altında sizden söz almış, “Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun ve söylenenlere kulak verin.” demiştik. Onlar, “Kulak verdik ve isyanları oynadık.” dediler. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu. De ki “Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!”

3/Aliimran-81
وَاِذْ اَخَذَ اللّٰهُ م۪يثَاقَ النَّبِيّ۪نَ لَـمَٓا اٰتَيْتُكُمْ مِنْ كِتَابٍ وَحِكْمَةٍ ثُمَّ جَٓاءَكُمْ رَسُولٌ مُصَدِّقٌ لِمَا مَعَكُمْ لَتُؤْمِنُنَّ بِه۪ وَلَتَنْصُرُنَّهُۜ قَالَ ءَاَقْرَرْتُمْ وَاَخَذْتُمْ عَلٰى ذٰلِكُمْ اِصْر۪يۜ قَالُٓوا اَقْرَرْنَاۜ قَالَ فَاشْهَدُوا وَاَنَا۬ مَعَكُمْ مِنَ الشَّاهِد۪ينَ

Allah, nebilerden şöyle söz almış ve “Bakın size kitap ve hikmet verdim, şimdi yanınızda bulunanı doğrulayıcı bir elçi geldiğinde ona mutlaka inanacak ve yardımda bulunacaksınız. Bunu kabul ettiniz mi? Bu hususta ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?” demişti. Onlar da “Kabul ettik!” dediler. “O halde şehadette bulunun ve ben de sizinle beraber şehadette bulunanlardanım” dedi.

3/Aliimran-187
وَاِذْ اَخَذَ اللّٰهُ م۪يثَاقَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ
Bu kelime "göz (gözler) önüne sermek " deyiminde vurgulanmış
لِلنَّاسِ وَلَا تَكْتُمُونَهُۘ فَنَبَذُوهُ وَرَٓاءَ ظُهُورِهِمْ وَاشْتَرَوْا بِه۪ ثَمَناً قَل۪يلاًۜ فَبِئْسَ مَا يَشْتَرُونَ

Allah, kendilerine kitap verilenlerden şöyle söz almıştı: “Onu (Kur’an ayetlerini) insanlar için muhakkak gözler önüne sereceksiniz, asla onun üstüne perde çekmeyeceksiniz.” Onlar, bu ahdi kulak ardı ettiler ve onu (Kur’an ayetlerini) değersiz bir şey için pazara çıkardılar. Ne kadar da kötü bir alışveriş yaptılar!

5/Maide-7
وَاذْكُرُوا نِعْمَةَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَم۪يثَاقَهُ الَّذ۪ي وَاثَقَكُمْ بِه۪ٓۙ اِذْ قُلْتُمْ سَمِعْنَا وَاَطَعْنَاۘ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

Allah'ın size olan nimetini ve “işittik, itaat ettik” dediğiniz zaman sizden alınan sözü hatırlayın ve Allah'tan sakının. Şüphesiz ki Allah sinelerdekini çok iyi bilir.

5/Maide-14
وَمِنَ الَّذ۪ينَ قَالُٓوا اِنَّا نَصَارٰٓى اَخَذْنَا م۪يثَاقَهُمْ فَنَسُوا حَظاًّ مِمَّا
Bu kelime "hatırında tutmak " deyiminde vurgulanmış
ذُكِّرُوا
Bu kelime "hatırında tutmak " deyiminde vurgulanmış
بِه۪ۖ فَاَغْرَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَٓاءَ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِۜ وَسَوْفَ يُنَبِّئُهُمُ
Bu kelime "haber vermek " deyiminde vurgulanmış
اللّٰهُ بِمَا كَانُوا يَصْنَعُونَ

"Biz Hristiyanlarız." diyenlerden de kuvvetli söz almıştık. Onlar, hatırlarında tutmaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. Biz de onların aralarına kıyamet gününe kadar devam edecek bir düşmanlık ve kin saldık. Allah, yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.

5/Maide-70
لَقَدْ اَخَذْنَا م۪يثَاقَ بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَ وَاَرْسَلْـنَٓا اِلَيْهِمْ رُسُلاًۜ كُلَّمَا جَٓاءَهُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا
Bu kelime "hoşa gitmek" deyiminde vurgulanmış
تَهْوٰٓى
Bu kelime "hoşa gitmek" deyiminde vurgulanmış
اَنْفُسُهُمْۙ فَر۪يقاً كَذَّبُوا وَفَر۪يقاً يَقْتُلُونَ

Ant olsun ki İsrailoğullarından sağlam söz aldık ve onlara elçiler gönderdik. Ne zaman bir elçi onlara nefislerinin hoşuna gitmeyen (ilâhî hükümleri) getirdi ise onlar (elçilerin) bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 29.06.2025
Paylaş: