أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

büyüklük taslamak

büyüklük taslamak Deyim kendini üstün görmeye çalışmak, böbürlenmek.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-87
وَلَقَدْ اٰتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَقَفَّيْنَا مِنْ بَعْدِه۪ بِالرُّسُلِ وَاٰتَيْنَا ع۪يسَى ابْنَ مَرْيَمَ الْبَيِّنَاتِ وَاَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِۜ اَفَكُلَّمَا جَٓاءَكُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوٰٓى اَنْفُسُكُمُ اسْتَكْبَرْتُمْۚ فَفَر۪يقاً كَذَّبْتُمْۘ وَفَر۪يقاً تَقْتُلُونَ

Şüphesiz biz Musa'ya Kitap'ı verdik ve onun ardından peş peşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da açık deliller verdik ve kendisini Ruhülkudüs ile destekledik. Size ne zaman bir elçi nefislerinizin hoşuna gitmeyen bir şey (ilahi hüküm) getirse siz büyüklük taslayacak; (elçilerin) bir kısmını yalanlayacak bir kısmını da öldürecek misiniz?

4/Nisa-172
لَنْ يَسْتَنْكِفَ الْمَس۪يحُ اَنْ يَكُونَ عَبْداً لِلّٰهِ وَلَا الْمَلٰٓئِكَةُ الْمُقَرَّبُونَۜ وَمَنْ يَسْتَنْكِفْ عَنْ عِبَادَتِه۪ وَيَسْتَكْبِرْ فَسَيَحْشُرُهُمْ اِلَيْهِ جَم۪يعاً

Ne Mesih, Allah'a kul olmaktan çekinir ne de Allah'a yaklaştırılmış melekler. Kim Allah'a kul olmaktan çekinir ve büyüklük taslarsa bilsin ki Allah onların hepsini kendi huzurunda toplayacaktır.

4/Nisa-173
فَاَمَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُوَفّ۪يهِمْ اُجُورَهُمْ وَيَز۪يدُهُمْ مِنْ فَضْلِه۪ۚ وَاَمَّا الَّذ۪ينَ اسْتَنْكَفُوا وَاسْتَكْبَرُوا فَيُعَذِّبُهُمْ
Bu kelime "azap çekmek " deyiminde vurgulanmış
عَذَاباً اَل۪يماًۙ
Bu kelime "can yakmak " deyiminde vurgulanmış
وَلَا يَجِدُونَ لَهُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَلِياًّ وَلَا نَص۪يراً

"İnanıp iyi işler yapanların ödüllerini eksiksiz ödeyecek ve fazlından onlara daha fazlasını da verecektir. Kulluktan çekinip büyüklük taslayanlara da can yakıcı bir azapla azap çektirecektir. Onlar, kendilerine Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulacaklardır."

5/Maide-82
لَتَجِدَنَّ اَشَدَّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الْيَهُودَ وَالَّذ۪ينَ اَشْرَكُواۚ وَلَتَجِدَنَّ اَقْرَبَهُمْ مَوَدَّةً لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الَّذ۪ينَ قَالُٓوا اِنَّا نَصَارٰىۜ ذٰلِكَ بِاَنَّ مِنْهُمْ قِسّ۪يس۪ينَ وَرُهْبَاناً وَاَنَّهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ

İnsanlar içinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak Yahudiler ile şirk koşanları bulacaksın. Onlar içinde iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da “Biz Hristiyanlarız” diyenleri bulacaksın. Çünkü onların içinde keşişler ve rahipler vardır ve onlar büyüklük taslamazlar.

6/Enam-93
وَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِباً اَوْ قَالَ اُو۫حِيَ اِلَيَّ وَلَمْ يُوحَ اِلَيْهِ شَيْءٌ وَمَنْ قَالَ سَاُنْزِلُ مِثْلَ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُۜ وَلَوْ تَرٰٓى اِذِ الظَّالِمُونَ ف۪ي غَمَرَاتِ الْمَوْتِ وَالْمَلٰٓئِكَةُ بَاسِطُٓوا اَيْد۪يهِمْۚ اَخْرِجُٓوا اَنْفُسَكُمْۜ اَلْيَوْمَ تُجْزَوْنَ
Bu kelime "ceza çekmek " deyiminde vurgulanmış
عَذَابَ الْهُونِ بِمَا كُنْتُمْ تَقُولُونَ عَلَى اللّٰهِ غَيْرَ الْحَقِّ وَكُنْتُمْ عَنْ اٰيَاتِه۪ تَسْتَكْبِرُونَ

Allah'a yalan dolanla iftira atandan yahut kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken “Bana da vahyolundu. Ben de Allah'ın indirdiği ayetlerin benzerini indireceğim.” diyenden daha zalim kim vardır? O zalimler, ölümün (boğucu) dalgaları içinde, melekler de pençelerini uzatmış, onlara “Haydi canlarınızı kurtarın! Allah'a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ve onun ayetlerine karşı büyüklük taslamanızdan ötürü, bugün alçaklık azabı ile ceza çekeceksiniz!” derken onların hâlini bir görsen!

7/Araf-13
قَالَ فَاهْبِطْ مِنْهَا فَمَا يَكُونُ لَكَ اَنْ تَتَكَبَّرَ ف۪يهَا فَاخْرُجْ اِنَّكَ مِنَ الصَّاغِر۪ينَ

(Allah) "Öyleyse oradan in. Orada büyüklük taslamak haddine mi düşmüş. Çık. Sen küçük düşürülenlerdensin." dedi.

7/Araf-48
وَنَادٰٓى اَصْحَابُ الْاَعْرَافِ رِجَالاً يَعْرِفُونَهُمْ بِس۪يمٰيهُمْ قَالُوا مَٓا
Bu kelime "faydası dokunmak" deyiminde vurgulanmış
اَغْنٰى
Bu kelime "faydası dokunmak" deyiminde vurgulanmış
عَنْكُمْ جَمْعُكُمْ وَمَا كُنْتُمْ تَسْتَكْبِرُونَ

(Yine) Araf ehli simalarından tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek şöyle derler: “Ne çokluğunuzun ne de büyüklük taslamanızın size hiçbir faydası dokunmadı.”

7/Araf-75
قَالَ الْمَلَأُ الَّذ۪ينَ اسْتَكْبَرُوا مِنْ قَوْمِه۪ لِلَّذ۪ينَ اسْتُضْعِفُوا لِمَنْ اٰمَنَ مِنْهُمْ اَتَعْلَمُونَ اَنَّ صَالِحاً مُرْسَلٌ مِنْ رَبِّه۪ۜ قَالُٓوا اِنَّا بِمَٓا اُرْسِلَ بِه۪ مُؤْمِنُونَ

Kavminin büyüklük taslayan ileri gelenleri içlerindeki zayıf düşürülmüşlerden (mustaz'ıflardan) iman edenlere "Siz Salih'in, Rabb’i tarafından gönderilmiş biri olduğunu biliyor musunuz?" dediler. Onlar da "Biz onunla gönderilene iman edenleriz." dediler.

14/İbrahim-21
وَبَرَزُوا لِلّٰهِ جَم۪يعاً فَقَالَ الضُّعَفٰٓؤُ۬ا لِلَّذ۪ينَ اسْتَكْـبَرُٓوا اِنَّا كُنَّا لَكُمْ تَبَعاً فَهَلْ اَنْتُمْ مُغْنُونَ عَنَّا مِنْ عَذَابِ اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍۜ قَالُوا لَوْ هَدٰينَا اللّٰهُ لَهَدَيْنَاكُمْۜ سَوَٓاءٌ عَلَيْنَٓا اَجَزِعْنَٓا اَمْ صَبَرْنَا مَا لَنَا مِنْ مَح۪يصٍ۟

Hep birlikte Allah'ın huzuruna çıkarlar. Zayıf düşmüşler, büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Biz size uymuştuk. Şimdi siz Allah'ın azabından bir şeyi bizden savabilir misiniz?" Onlar da şöyle derler: "Allah bizi hidayete erdirseydi şüphesiz biz de sizi doğru yola yöneltirdik. Şimdi sızlansak da metanet (sabır) göstersek de bizim için birdir. Çünkü bizim için sığınacak bir yer yok!"

16/Nahıl-22
اِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌۚ فَالَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ قُلُوبُهُمْ مُنْكِرَةٌ وَهُمْ مُسْتَكْبِرُونَ

Sizin ilahınız tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların kalpleri bunu inkâr etmekte, kendileri de büyüklük taslamaktadırlar.

16/Nahıl-29
فَادْخُلُٓوا اَبْوَابَ جَهَنَّمَ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ فَلَبِئْسَ مَثْوَى الْمُتَكَبِّر۪ينَ

Öyleyse içinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların konaklama yeri ne kötüdür.

16/Nahıl-49
وَلِلّٰهِ يَسْجُدُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ مِنْ دَٓابَّةٍ وَالْمَلٰٓئِكَةُ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ

Göklerde ve yerde olan ne varsa, canlılar ve melekler, Allah'a secde ederler ve büyüklük taslamazlar.

32/Secde-15
اِنَّمَا يُؤْمِنُ بِاٰيَاتِنَا الَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِّرُوا بِهَا خَرُّوا سُجَّداً وَسَبَّحُوا بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ

Bizim ayetlerimize ancak o kimseler inanır ki bunlarla kendilerine öğüt verildiğinde, büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve Rablerini hamt ile tespih ederler.

34/Sebe-31
وَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَنْ نُؤْمِنَ بِهٰذَا الْقُرْاٰنِ وَلَا بِالَّذ۪ي بَيْنَ يَدَيْهِۜ وَلَوْ تَرٰٓى اِذِ الظَّالِمُونَ مَوْقُوفُونَ عِنْدَ رَبِّهِمْۚ يَرْجِعُ بَعْضُهُمْ اِلٰى بَعْضٍۨ الْقَوْلَۚ يَقُولُ الَّذ۪ينَ اسْتُضْعِفُوا لِلَّذ۪ينَ اسْتَكْبَرُوا لَوْلَٓا اَنْتُمْ لَكُنَّا مُؤْمِن۪ينَ

Kâfirler: "Biz ne bu Kur'an'a inanırız, ne de ondan öncekilere…" dediler. Fakat o zalimler yakalanıp Rablerinin huzuruna durduruldukları zaman, birbirlerine söz atarken bir görsen! Bir taraftan zayıf düşürülenler, o büyüklük taslayanlara "Siz olmasaydınız biz mutlaka mü'min olurduk." derler.

35/Fatır-43
اِسْتِكْبَاراً فِي الْاَرْضِ وَمَكْرَ
Bu kelime "dümen çevirmek " deyiminde vurgulanmış
السَّيِّئِۜ وَلَا يَح۪يقُ
Bu kelime "ayağına dolanmak (dolaşmak)" deyiminde vurgulanmış
الْمَكْرُ السَّيِّئُ اِلَّا بِاَهْلِه۪ۜ فَهَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا سُنَّتَ الْاَوَّل۪ينَۚ فَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللّٰهِ تَبْد۪يلاًۚ وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللّٰهِ تَحْو۪يلاً

(Bu) yeryüzünde büyüklük taslamaları ve sinsice dümen çevirmeleri (dolayısıyladır.) Halbuki kötü düzen sadece sahibinin ayağına dolanır. Onlar öncekilerin sünnetinden başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın sünnetinde asla bir değişiklik bulamazsın, Allah’ın sünnetinde kesinlikle bir sapma da bulamazsın.

41/Fussilet-15
فَاَمَّا عَادٌ فَاسْتَكْبَرُوا فِي الْاَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَقَالُوا مَنْ اَشَدُّ مِنَّا قُوَّةًۜ اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّ اللّٰهَ الَّذ۪ي خَلَقَهُمْ هُوَ اَشَدُّ مِنْهُمْ قُوَّةًۜ وَكَانُوا بِاٰيَاتِنَا يَجْحَدُونَ

Ad kavmine gelince, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve bizden daha kuvvetli kim var? dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah'ın, onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar bizim ayetlerimizi hiçe sayıyorlardı.

46/Ahkaf-20
وَيَوْمَ يُعْرَضُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا عَلَى النَّارِۜ اَذْهَبْتُمْ طَيِّبَاتِكُمْ ف۪ي حَيَاتِكُمُ الدُّنْيَا وَاسْتَمْتَعْتُمْ بِهَاۚ فَالْيَوْمَ تُجْزَوْنَ
Bu kelime "cezasını çekmek " deyiminde vurgulanmış
عَذَابَ الْهُونِ بِمَا كُنْتُمْ تَسْتَكْبِرُونَ فِي الْاَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ وَبِمَا كُنْتُمْ تَفْسُقُونَ۟

İnkâr edenlere ateşe arz edilecekleri gün (şöyle denir): Dünyadaki hayatınızda bütün güzel şeylerinizi harcadınız, onların sefasını sürdünüz. Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızın ve yoldan çıkmanızın aşağılayıcı bir azapla cezasını çekeceksiniz!

74/Müddessir-23
ثُمَّ اَدْبَرَ وَاسْتَكْبَرَۙ

Sonra da sırt çevirip büyüklük tasladı.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 10.07.2025
Paylaş: