hidayete ermek
hidayete ermek Deyim 1) Müslüman olmak, İslam dinini kabul etmek. 2) gerçeği görüp kabullenmek, aklı başına gelmek.
İlgili Deyimler
Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler
Allah, bir sivrisineği de ondan üstün olanı da örnek vermekten kesinlikle çekinmez. Böylece iman edenler, bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu mutlaka bilirler; inkâr edenler ise “Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?” derler. (Oysa Allah,) Bununla birçoğunu dalalete düşürür, birçoğunu da hidayete erdirir. Ancak O, fasıklardan başkasını dalalete düşürmez.
Böylece insanlara şahit olmanız ve Rasul’ün de size şahit olması için sizi vasat ümmet yaptık. Her ne kadar Allah’ın hidayete erdirdiği kimselerden başkasına ağır gelse de biz, yönelmekte olduğun ciheti ancak Rasul’e tabi olanlarla, çark edenleri ayırt edelim diye kıble yaptık. Allah, imanınızı zayi edecek değildir. Allah kuşkusuz rauftur, rahîmdir.
Ramazan ayı, insanlara yol gösteren ve furkan olan (doğruyu yanlıştan ayıran) Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve sizi hidayete erdirmesine karşılık, Allah'ı yüceltmeniz ve ona şükretmeniz içindir.
İnsanlar tek bir ümmetti. Sonra Allah, müjde verici ve uyarıcı nebiler gönderdi. Onlarla birlikte, insanlar arasında ihtilafa düştükleri konularda hükmetmeleri için hak üzere kitap indirdi. Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra aralarındaki kıskançlıklarından, kinlerinden dolayı bu (kitap) hakkında ihtilafa düşenler kendilerine kitap verilmiş olanlardan başkaları değildir. Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeğe iletti. Allah dilediğini hidayete erdirir.
Allah kendisine mülk (hükümdarlık ve zenginlik) verdiği için şımararak Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (Nemrut'u) görmedin mi! İşte o zaman İbrahim “Rabb’im hayat veren ve öldürendir.” demişti. O da “Hayat veren ve öldüren benim.” demişti. İbrahim “Allah güneşi doğudan getirmektedir; haydi sen de onu batıdan getir.” dedi. Bunun üzerine inkârdan gelen (Nemrut), ağzı açık kaldı. Allah zalim bir toplumu hidayete erdirmez.
Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde malını insanlar için harcarken (hemen) sureti haktan görünen kimse gibi, başına kakmak ve eziyet etmek suretiyle, sadakalarınızı ziyan etmeyin. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfir bir toplumu hidayete erdirmez.
Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah'ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın size eksiksizce ödenecektir.
Seninle tartışmaya girerlerse "Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim." de. Kendilerine kitap verilmiş olanlara ve din adına bir şey bilmeyenlere de "Teslim oldunuz mu?" diye sor. Eğer teslim olurlarsa hidayete ermiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse sana düşen sadece duyuruda bulunmaktır. Allah kulları görmektedir.
İman etmelerinden, Resul'ün hak olduğuna şehadet getirmelerinden ve kendilerine apaçık deliller gelmesinden sonra inkârcılığa sapan bir kavmi Allah nasıl hidayete erdirir? Allah zalim bir toplumu hidayete erdirmez.
İman edip sonra inkâr edenleri, sonra yine iman edip tekrar inkâr edenleri, sonra da inkârlarını arttıranları Allah ne bağışlar ne de onları hidayete erdirir.
Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudur. İçinizden onlarla dostluk edenler, onlardandır. Allah, zalim bir kavmi kesinlikle hidayete erdirmez.
Ey Resul! Rabb’inden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Allah, kâfir bir toplumu kesinlikle hidayete erdirmez.
Ey iman edenler! Siz kendinizden sorumlusunuz. Siz hidayete ererseniz dalalete düşmüş kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır ve o size yapmakta olduklarını haber verecektir.
Bu (yemin şekli), şahitliği gerektiği şekilde yapmaları yahut yeminlerinden sonra (başka tanıkların şahitliklerine başvurma sonucunda, yalan söylediklerinin ortaya çıkması sebebiyle), yeminlerinin reddedileceğinden korkmalarını sağlama bakımından en uygun düşen yoldur. Öyleyse Allah'a karşı gelmekten sakının ve (Allah’ı) dinleyin. Zira Allah, emrinden sapmış olan topluluğu hidayete erdirmez.
De ki “Allah'ı bırakıp da bize fayda da vermeyen, zararı da olmayan şeye mi yalvaralım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra çark mı edelim? Tıpkı kendisini doğru yola davet eden arkadaşları, ‘Bizimle gel!' diye seslendikleri hâlde şeytanların aldatmasıyla yolunu şaşırmış kimse gibi mi (olalım?)” Yine de ki “Allah'ın hidayeti, gerçek hidayettir ve biz âlemlerin Rabb’ine teslim olmakla emrolunduk.”
Daha sonra (gecenin bir vaktinde,) doğmakta olan ay'ı görünce “Bu Rabb’imdir, (öyle mi?..)” dedi. Sonra (o da) batınca “Yemin olsun ki eğer Rabb’im beni hidayete erdirmezse mutlaka dalalete düşen kimseler topluluğundan olurum!” dedi.
Biz ona İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik. Hepsini hidayete erdirdik. Daha önce Nuh’u da hidayete erdirmiştik. Zürriyetinden Davud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yusuf’u, Musa’yı ve Harun’u da… İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.
Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete erdirmiştik.) Onların hepsi salihlerdendir.
Bu, Allah'ın hidayetidir. Kullarından dilediğini bu hidayete eriştirir. Eğer onlar Allah'a şirk koşmuş olsalardı amellerinin tümü boşa giderdi.
İşte onlar (nebiler) Allah'ın hidayete eriştirdiği kimselerdir. Sen de onların yoluna uy. De ki “Ben buna (nübüvvet görevime) karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Bu (Kur'an) âlemler için ancak bir zikirdir.
Allah kimi hidayete erdirmek isterse onun içini İslam'a açar; kimi de dalalete düşürmek isterse göğe çıkıyormuş gibi onun göğsünü daraltır, tıkar. Allah inanmayanları işte böyle pislik içinde bırakır.
Akılsızlıkları yüzünden bilgisizce çocuklarını öldüren ve Allah'a iftira atarak Allah'ın onlara rızık olarak verdiği şeyleri kendilerine haram edenler elbette hüsrana uğramışlardır. Onlar dalalete düşmüşler ve hidayete erememişlerdir.
Deveden de iki, sığırdan da iki (yarattı.) De ki O bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı yasakladı? Yoksa Allah'ın size böyle vasiyet ettiğine şahit mi oldunuz? Bilgisizce insanları saptırmak için Allah'a, yalan (sözler) ile iftira atandan kim daha zalimdir! Allah, zalim bir toplumu kesinlikle hidayete erdirmez.
Musa belirlediğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti. Onları kuvvetli bir sarsıntı alınca (Musa) şöyle dedi: "Ey Rabbim! İsteseydin onları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizdeki Akıllı geçinenler (sefihler, beyinsizler) yüzünden bizleri helak eder misin? O ancak senin tarafından bir sınava çekilmektir. Onunla dilediğini dalalete düşürür dilediğini de hidayete eriştirirsin. Sen bizim velimizsin. Şu hâlde bizi bağışla ve bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın.
(Ey müşrikler!) Siz hacılara su vermeyi ve Mescidiharam'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe iman edip de Allah yolunda cihat edenlerin imanı ile bir mi tutuyorsunuz? Halbuki onlar, Allah katında eşit değillerdir. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
De ki Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, sekteye uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resul’ünden ve Allah yolunda cihat etmekten daha sevgili ise artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fasık bir toplumu hidayete erdirmez.
(Haram ayları) ertelemek, sadece kâfirlikte ileri gitmektir. Çünkü onunla, kâfir olanlar saptırılır. Allah'ın yasakladığının sayısını bozmak ve onun yasakladığının helal olması için (haram ayını) bir yıl helal sayarlar, bir yıl da haram sayarlar. (Böylece) onların kötü işleri kendilerine güzel gösterilmiştir. Allah kâfir bir toplumu hidayete erdirmez.
(Ey Muhammed!) Onlar için ister mağfiret dile ister dileme. Onlar için yetmiş kez mağfiret dilesen de Allah onları asla bağışlamayacak. Bu, onların Allah ve resulünü inkâr etmelerinden ötürüdür. Allah fasık bir toplumu hidayete erdirmez.
Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalim bir toplumu hidayete erdirmez.
Allah bir topluluğu hidayete erdirdikten sonra sakınmaları gereken şeylere açıklık getirmeden onları dalalete düşürmez. Allah, kesinlikle her şeyi bilendir.
De ki “Ey insanlar! Size Rabb’inizden Hak (Kur’an) gelmiştir. Artık kim hidayete ererse kendisi için hidayete ermiş olur; kim de dalalete düşerse kendi aleyhine dalalete düşmüş olur. Ben sizin üzerinize vekil değilim.
İnkâr edenler “Ona Rabb’inden bir ayet (mucize) indirilseydi ya!” derler. De ki “Allah, kuşkusuz dilediğini dalalete düşürür; kendisine yöneleni de hidayete erdirir.
Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı… (o yine bu kitap olurdu). Fakat emir sadece Allah’ındır. İman edenler anlamadılar mı ki Allah dileseydi bütün insanları hidayete erdirirdi. İnkârdan gelenlerin başları yapıp ettiklerinden dolayı ya büyük bir derde girer ya da (bu sıkıntı) yurtlarının yakınına iner. Allah'ın vaadi yerine gelinceye kadar bu böyle sürüp gider. Çünkü Allah, sözünden dönmez.
Bütün kazandıklarıyla her bir nefsin üzerinde böylesine egemen olan başka kim vardır? Böyle iken tuttular da Allah'a ortaklar uydurdular. De ki " Siz onlara ad vermekle ona (Allah) yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi haber vereceksiniz? Yoksa (bu adlar) anlamı olmayan kuru bir laf mı? Doğrusu küfre sapanlara kendi oyunları güzel gösterildi de yoldan saptırıldılar. Allah her kimi dalalete düşürürse artık onu hidayete erdirecek kimse yoktur.
Biz her bir elçiyi, kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara apaçık bildirsin. Böylece Allah, dilediğini dalalete düşürür; dilediğini de hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır; hüküm sahibidir.
Hep birlikte Allah'ın huzuruna çıkarlar. Zayıf düşmüşler, büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Biz size uymuştuk. Şimdi siz Allah'ın azabından bir şeyi bizden savabilir misiniz?" Onlar da şöyle derler: "Allah bizi hidayete erdirseydi şüphesiz biz de sizi doğru yola yöneltirdik. Şimdi sızlansak da metanet (sabır) göstersek de bizim için birdir. Çünkü bizim için sığınacak bir yer yok!"
Yolun doğrusu Allah'ındır. Yolun eğrisi de vardır. Allah dileseydi hepinizi hidayete erdirirdi.
Bu, onların dünya hayatını, ahirete yeğ tutmalarından ve Allah'ın da inkâr eden bir kavmi hidayete erdirmemesindendir.
Kim hidayete ererse kendisi için hidayete ermiş olur; kim de dalalete düşerse kendi aleyhine dalalete düşmüş olur. Hiç bir günahkâr, başkasının günahını çekmez. Biz, bir elçi göndermedikçe azap verecek değiliz.
Allah, kimi hidayete erdirirse işte o, doğru yola gelmiştir. Kimi de dalalete düşürürse onlar için onun dışında asla veliler bulamazsın. Kıyamet günü, biz onları yüzükoyun körler, dilsizler ve sağırlar olarak toplarız. Onların barınma yerleri cehennemdir; (oranın) ateşi azaldıkça, çılgın alevini çoğaltırız.
Allah, hidayete erenleri, ziyadesiyle hidayete eriştirir. Kalıcı olan salih ameller, Rabb’inin katında sevap bakımından daha hayırlıdır, akıbet bakımından da daha hayırlıdır.”
Ben tövbe eden, iman eden, salih amel işleyen sonra hidayete eren için kuşkusuz çok bağışlayıcıyım.
Şöyle de: “Herkes bekliyor, siz de bekleyin bakalım. İlerde kimin dümdüz bir yolda olduğunu, kimin hidayete erdiğini bileceksiniz.”
Kur'an'ı okumakla da (emrolundum). Artık kim hidayete ererse kendisi için ermiştir. Kim de saparsa de ki "Ben sadece uyarıcılardanım."
Eğer sana karşılık veremezlerse bil ki onlar, sırf hislerine kapılmaktadırlar. Allah'tan bir yol gösterici olmaksızın hislerine kapılanlardan daha sapık kim olabilir! Elbette Allah zalim kavmi hidayete erdirmez.
Kuşkusuz ki sen istediğini hidayete erdiremezsin. Ama Allah dilediğini hidayete erdirir ve hidayete erecek olanları en iyi o bilir.
Biz bu Kitap’ı sana, insanlar için kuşkusuz hak olarak indirdik. Artık kim hidayete ererse kendisi içindir. kim de dalalete düşerse kendi aleyhine dalalete düşmüş olur. Sen onların üzerine vekil değilsin.
Firavun ailesinden imanını gizleyen mü'min bir adam dedi ki "Bir adamı 'Rabb’im Allah'tır.' dediğinden dolayı öldürüyor musunuz? Oysa o size Rabb’inizden apaçık deliller getirmiştir. Eğer yalancıysa, yalanı kendi aleyhinedir. Eğer doğru sözlüyse o zaman size vadettiklerinin bir kısmı başınıza gelir. Şüphesiz Allah aşırı giden yalancıyı hidayete erdirmez.
Arkanızı dönüp kaçmak isteyeceğiniz o gün, sizi Allah'tan koruyacak kimse yoktur. Allah, kimi dalalete düşürürse artık onu hidayete erdirecek kimse bulunmaz.'
“Dini ayakta tutun ve onda tefrika çıkarmayın.” diye Nuh'a tavsiye ettiğimizi, sana vahyolunanı; İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu (din), Allah'a şirk koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini seçer ve kendisine yöneleni de hidayete erdirir.
De ki “Hiç düşündünüz mü? Şayet bu, Allah katından ise ve siz onu inkâr etmişseniz. İsrailoğullarından bir şahit de bunun benzerini görüp inandığı hâlde siz yine de büyüklük taslamışsanız?” Şüphesiz ki Allah, zalim bir toplumu hidayete erdirmez.
hidayete erenlere gelince, (Allah) onları ziyadesiyle hidayete eriştirir ve onların sakınmalarını sağlar.
İşte onların ilimden yana ulaşabildikleri (son sınır) budur. Şüphesiz ki senin Rabb’in; kendi yolundan sapanı en iyi bilen odur ve hidayete ereni de en iyi bilen odur.
Hani o zaman Musa, kavmine "Ey kavmim! Gerçekten benim, sizin için Allah’tan gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz hâlde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?" demişti. (ama onlar dinlememişti.) İşte onlar (böylece Hak’tan) eğrilip-sapınca Allah da onların kalplerini eğriltip saptırmış idi. Allah, fasık bir kavmi hidayete erdirmeyecektir.
İslam'a çağırıldığı hâlde Allah'a karşı yalan kıvırandan daha zalim kim olabilir! Allah, zalim bir toplumu hidayete erdirmez.
Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir. Allah'ın ayetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür! Allah, zalim bir toplumu hidayete erdirmez.
Onlar için mağfiret dilesen de dilemesen de birdir. Allah onları kesinlikle bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, fasık bir toplumu hidayete erdirmez.
O ateşi yönetme işinde meleklerden başkasına görev vermedik. Sayılarını da sırf kafirler için bir imtihan sebebi yaptık. Böylece kendilerine kitap verilenler kesin kanaate varır; mü’minlerin güvenleri artar, kendilerine kitap verilenler ile mü’minler kuşku duymazlar. Kalplerinde gizli din taşıyanlar ile kafirler de “Allah bu örnekle ne demek istiyor?” derler. Böylece Allah, dilediğini dalalete düşürür; dilediğini de hidayete erdirir. Allah’ın ordularını kendi dışında kimse bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.
Bu sayfa yardımcı oldu mu?