أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

hükmü geçmek (hüküm yürütmek)

hükmü geçmek (hüküm yürütmek) Deyim 1) gücü yetmek, sözü geçmek: 'Ne doğan güne hükmüm geçer / Ne hâlden anlayan bulunur' -C. S. Tarancı.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-129
رَبَّنَا وَابْعَثْ ف۪يهِمْ رَسُولاً مِنْهُمْ يَتْلُوا عَلَيْهِمْ اٰيَاتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُزَكّ۪يهِمْۜ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ۟

"Ey Rabb’imiz! Onların içinden kendilerine senin ayetlerini okuyacak, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretecek ve onları arındıracak bir resul gönder. Şüphesiz ki sen güçlü olansın, hükmü geçensin."

3/Aliimran-6
هُوَ الَّذ۪ي يُصَوِّرُكُمْ
Bu kelime "şekil vermek " deyiminde vurgulanmış
فِي الْاَرْحَامِ كَيْفَ يَشَٓاءُۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

Ana rahminde size dilediği gibi şekil veren odur. Kendinden başka ilah olmayan, güçlü olan, hükmü geçen odur.

3/Aliimran-18
شَهِدَ اللّٰهُ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۙ وَالْمَلٰٓئِكَةُ وَاُو۬لُوا الْعِلْمِ قَٓائِماً
Bu kelime "(bir şeyi) ayakta tutmak " deyiminde vurgulanmış
بِالْقِسْطِۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُۜ

Allah, melekler ve kıstı ayakta tutan ilim sahipleri ondan başka ilah olmadığına şahittir. Kendinden başka ilah olmayan, güçlü olan, hükmü geçen odur.

3/Aliimran-62
اِنَّ هٰذَا لَهُوَ الْقَصَصُ الْحَقُّۚ وَمَا مِنْ اِلٰهٍ اِلَّا اللّٰهُۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

İşte bu, gerçek bir kıssadır. Allah'tan başka bir tanrı yoktur. Muhakkak ki Allah güçlü olandır, hükmü geçendir.

5/Maide-118
اِنْ تُعَذِّبْهُمْ
Bu kelime "azap çekmek " deyiminde vurgulanmış
فَاِنَّهُمْ عِبَادُكَۚ وَاِنْ تَغْفِرْ لَهُمْ فَاِنَّكَ اَنْتَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

Eğer onlara azap çektirirsen onlar senin kullarındır. Eğer onları affedersen şüphesiz ki sen güçlü olansın, hükmü geçensin.

14/İbrahim-4
وَمَٓا اَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ اِلَّا بِلِسَانِ قَوْمِه۪ لِيُبَيِّنَ لَهُمْۜ فَيُضِلُّ
Bu kelime "dalalete düşmek " deyiminde vurgulanmış
اللّٰهُ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَهْد۪ي
Bu kelime "hidayete ermek" deyiminde vurgulanmış
مَنْ يَشَٓاءُۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

Biz her bir elçiyi, kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara apaçık bildirsin. Böylece Allah, dilediğini dalalete düşürür; dilediğini hidayete erdirir. O güçlü olandır, hükmü geçendir.

16/Nahıl-60
لِلَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ مَثَلُ السَّوْءِۚ وَلِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلٰىۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ۟

Kötü sıfatlar ahirete inanmayanlara aittir. En yüce sıfatlar ise Allah’ındır. O güçlü olandır, hükmü geçendir.

27/Nemil-9
يَا مُوسٰٓى اِنَّـهُٓ اَنَا اللّٰهُ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُۙ

Ey Musa! Güçlü olan, hükmü geçen Allah, benim!

27/Nemil-10
وَاَلْقِ عَصَاكَۜ فَلَمَّا رَاٰهَا تَهْتَزُّ كَاَنَّهَا جَٓانٌّ وَلّٰى
Bu kelime "ters yüzüne dönmek " deyiminde vurgulanmış
مُدْبِراً
Bu kelime "ters yüzüne dönmek " deyiminde vurgulanmış
وَلَمْ يُعَقِّبْۜ يَا مُوسٰى لَا تَخَفْ اِنّ۪ي لَا يَخَافُ لَدَيَّ الْمُرْسَلُونَۗ

Asanı at." (Musa) onun çevik bir yılan gibi hareket ettiğini görünce ters yüzüne döndü. "Ey Musa! Korkma! Çünkü benim yanımda elçiler korkmaz!

27/Nemil-11
اِلَّا مَنْ ظَلَمَ ثُمَّ بَدَّلَ حُسْناً بَعْدَ سُٓوءٍ فَاِنّ۪ي غَفُورٌ رَح۪يمٌ

“Ancak zulmeden başka… Sonra (o zalim) kötülüğünü iyiliğe çevirirse şüphesiz ki ben, bağışlayanım, esirgeyenim.”

29/Ankebut-26
فَاٰمَنَ لَهُ لُوطٌۢ وَقَالَ اِنّ۪ي مُهَاجِرٌ
Bu kelime "göç etmek (eylemek) " deyiminde vurgulanmış
اِلٰى رَبّ۪يۜ اِنَّهُ هُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

Bunun üzerine Lut, İbrahim'e inandı. İbrhim, “Doğrusu ben, Rabb’ime göç (hicret) ediyorum. Şüphesiz ki o, güçlü olandır; hükmü geçendir.” dedi.

29/Ankebut-42
اِنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا يَدْعُونَ مِنْ دُونِه۪ مِنْ شَيْءٍۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

Allah, kendinden başka her neye tapıyorlarsa muhakkak bilmektedir. O güçlü olandır, hükmü geçendir.

30/Rum-27
وَهُوَ الَّذ۪ي يَبْدَؤُا
Bu kelime "sıfırdan başlamak " deyiminde vurgulanmış
الْخَلْقَ
Bu kelime "sıfırdan başlamak " deyiminde vurgulanmış
ثُمَّ يُع۪يدُهُ وَهُوَ اَهْوَنُ عَلَيْهِۜ وَلَهُ الْمَثَلُ الْاَعْلٰى فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ۟

Yaratmaya sıfırdan (örneksiz) başlayan, sonra onu (yaratmayı) tekrarlayan odur. Ve bu tekrar yaratma, onun için pek kolaydır. Göklerde ve yerde tek örnek onundur. O güçlü olandır, hükmü geçendir.

31/Lokman-8
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا
Bu kelime "iş yapmak " deyiminde vurgulanmış
الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتُ النَّع۪يمِۙ

(Buna karşılık) iman edip doğru ve yararlı işler yapanlar nimetlerle dolu cennetlere kavuşacaklar.

31/Lokman-9
خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ وَعْدَ اللّٰهِ حَقاًّۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

Allah’ın vaadi olarak orada (ebedî) kalacaklardır. O güçlü olandır, hükmü geçendir.

31/Lokman-10
خَلَقَ السَّمٰوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَاَلْقٰى فِي الْاَرْضِ رَوَاسِيَ اَنْ تَم۪يدَ بِكُمْ وَبَثَّ ف۪يهَا مِنْ كُلِّ دَٓابَّةٍۜ وَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَر۪يمٍ

O, gökleri gördüğünüz üzere bir direk olmadan yarattı, sizi sarsar diye yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi ve orada her canlıdan yaydı. Gökten de su indirip onunla her güzel çiftten bitirdik.

34/Sebe-27
قُلْ اَرُونِيَ الَّذ۪ينَ اَلْحَقْتُمْ بِه۪ شُرَكَٓاءَ كَلَّاۜ بَلْ هُوَ اللّٰهُ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

De ki “Allah'a ortak kabul ettiklerinizi bana gösteriniz.” Hayır! Doğrusu o (Alllah), güçlü olandır; hükmü geçendir.

35/Fatır-2
مَا
Bu kelime "kapıyı açmak " deyiminde vurgulanmış
يَفْتَحِ
Bu kelime "kapıyı açmak " deyiminde vurgulanmış
اللّٰهُ لِلنَّاسِ مِنْ رَحْمَةٍ فَلَا مُمْسِكَ لَهَاۚ وَمَا يُمْسِكْۙ فَلَا مُرْسِلَ لَهُ مِنْ بَعْدِه۪ۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

Allah'ın insanlar için açacağı rahmet kapısını kimse kapatamaz ve onun kapattığını da kimse açamaz. O güçlü olandır, hükmü geçendir.

40/Mü'min-8
رَبَّنَا وَاَدْخِلْهُمْ جَنَّاتِ عَدْنٍۨ الَّت۪ي وَعَدْتَهُمْ وَمَنْ
Bu kelime "salah bulmak " deyiminde vurgulanmış
صَلَحَ
Bu kelime "salah bulmak " deyiminde vurgulanmış
مِنْ اٰبَٓائِهِمْ وَاَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْۜ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُۚ

Rabb’imiz! Onları da Atalarından, eşlerinden ve çocuklarından salah bulanlarla beraber kendilerine vadettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz ki sen güçlü olansın, hükmü geçensin!

42/Şûra-1
حٰمٓ

. Ha. Mim.

42/Şûra-2
عٓسٓقٓ۠

Ayn. Sin. Kaf.

42/Şûra-3
كَذٰلِكَ يُوح۪ٓي اِلَيْكَ وَاِلَى الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِكَۙ اللّٰهُ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

İşte! Güçlü olan, hükmü geçen Allah, sana ve senden öncekilere böylece vahyeder.

45/Casiye-37
وَلَهُ الْكِبْرِيَٓاءُ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۖ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

Göklerde ve yerde bütün ululuk onundur. O, güçlü olandır; hükmü geçendir.

57/Hadid-1
سَبَّحَ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tespih etmiştir. O, güçlü olandır; hükmü geçendir.

57/Hadid-2
لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ يُحْـي۪
Bu kelime "(bir şeye) hayat vermek " deyiminde vurgulanmış
وَيُم۪يتُۚ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnızca onundur. Hayat verir ve öldürür. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.

57/Hadid-3
هُوَ الْاَوَّلُ وَالْاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُۚ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ

O evveldir, ahirdir, zahirdir, batındır. O her şeyi bilendir.

59/Haşir-1
سَبَّحَ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tespih etmiştir. O, güçlü olandır; hükmü geçendir.

59/Haşir-2
هُوَ الَّـذ۪ٓي اَخْرَجَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ دِيَارِهِمْ لِاَوَّلِ الْحَشْرِۜ مَا ظَنَنْتُمْ اَنْ يَخْرُجُوا وَظَنُّٓوا اَنَّهُمْ مَانِعَتُهُمْ حُصُونُهُمْ مِنَ اللّٰهِ فَاَتٰيهُمُ اللّٰهُ مِنْ حَيْثُ لَمْ
Bu kelime "hesaba almamak (katmamak) " deyiminde vurgulanmış
يَحْتَسِبُوا
Bu kelime "hesaba almamak (katmamak) " deyiminde vurgulanmış
وَقَذَفَ ف۪ي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ
Bu kelime "(birine) korku salmak" deyiminde vurgulanmış
يُخْرِبُونَ بُيُوتَهُمْ بِاَيْد۪يهِمْ وَاَيْدِي الْمُؤْمِن۪ينَ فَاعْتَبِرُوا
Bu kelime "ibret almak" deyiminde vurgulanmış
يَٓا اُو۬لِي الْاَبْصَارِ

Kitap ehlinden inkâr edenleri ilk sürgünde yurtlarından çıkaran odur. Onların çıkacaklarını siz sanmamıştınız, onlar da kalelerinin kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Böylece Allah(ın azabı) da onlara hesaba katmadıkları bir yönden geldi, yüreklerine korku saldı öyle ki evlerini kendi elleriyle ve mü'minlerin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ey basiret sahipleri ibret alın.

59/Haşir-3
وَلَوْلَٓا اَنْ كَتَبَ اللّٰهُ عَلَيْهِمُ الْجَلَٓاءَ
Bu kelime "sürgün gitmek (olmak)" deyiminde vurgulanmış
لَعَذَّبَهُمْ فِي الدُّنْيَاۜ وَلَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ عَذَابُ النَّارِ

Eğer Allah onlar için sürgün olmayı yazmamış da olsaydı yine de bu dünyada onları kesinkes azaba uğratacaktı. Öbür dünyada da onlar için ateş azabı vardır.

59/Haşir-24
هُوَ اللّٰهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ
Bu kelime "şekil vermek " deyiminde vurgulanmış
لَهُ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰىۜ يُسَبِّـحُ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler onundur. Göklerde ve yerde ne varsa onu tespih etmektedir. O, güçlü olandır; hükmü geçendir.

60/Mümtehine-5
رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَاۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

Rabb’imiz! Bizi, inkâr edenler için fitne (deneme konusu) kılma ve bizi bağışla. Rabb’imiz! Şüphesiz ki sen güçlü olansın, hükmü geçensin.”

61/Saf-1
سَبَّحَ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tespih etmektedir. O, güçlü olandır; hükmü geçendir.

61/Saf-2
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ

Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz?

61/Saf-3
كَبُرَ
Bu kelime "neden olmak " deyiminde vurgulanmış
مَقْتاً
Bu kelime "neden olmak " deyiminde vurgulanmış
عِنْدَ اللّٰهِ اَنْ تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَ

Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah indinde büyük bir öfkeye neden olur.

61/Saf-4
اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الَّذ۪ينَ يُقَاتِلُونَ ف۪ي سَب۪يلِه۪ صَفاًّ
Bu kelime "saf bağlamak" deyiminde vurgulanmış
كَاَنَّهُمْ بُنْيَانٌ مَرْصُوصٌ

Şüphesiz ki Allah, kendi yolunda, kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever.

62/Cuma-1
يُسَبِّـحُ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِ

Göklerdeki ve yerdeki her şey, mülkün sahibi, mukaddes, güçlü olan, hükmü geçen Allah’ı tespih eder.

62/Cuma-2
هُوَ الَّذ۪ي بَعَثَ فِي الْاُمِّيّ۪نَ رَسُولاً مِنْهُمْ يَتْلُوا عَلَيْهِمْ اٰيَاتِه۪ وَيُزَكّ۪يهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَۗ وَاِنْ كَانُوا مِنْ قَبْلُ لَف۪ي ضَلَالٍ
Bu kelime "dalalete düşmek " deyiminde vurgulanmış
مُب۪ينٍۙ

Ümmi bir topluma kendi içlerinden bir elçi gönderen de odur. Bu (elçi) onlara Allah’ın ayetlerini okur, onları (zihinlerini) temizler, onlara Kitap ve hikmeti öğretir. Onlar daha önce apaçık dalalete düşmüşlerdi.

62/Cuma-3
وَاٰخَر۪ينَ مِنْهُمْ لَمَّا يَلْحَقُوا
Bu kelime "kervana katılmak " deyiminde vurgulanmış
بِهِمْۜ
Bu kelime "kervana katılmak " deyiminde vurgulanmış
وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

Henüz onlara katılmamış olan diğerlerine de (resul gönderendir). O, güçlü olandır; hükmü geçendir.

64/Tegabun-18
عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ
Bu kelime "göze görünmek " deyiminde vurgulanmış
الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

O, gaibi de göze görüneni de bilen, güçlü olan, hükmü geçendir.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 07.12.2025
Paylaş: