أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

fesat çıkarmak (fesada vermek)

fesat çıkarmak (fesada vermek) Deyim ara bozmak, ortalığı karıştırmaya çalışmak, insanları birbirine düşürecek işler yapmak.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-11
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِۙ قَالُٓوا اِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ
Bu kelime "ıslah etmek" deyiminde vurgulanmış

Onlara “Yeryüzünde fesat çıkarmayın.” denildiğinde “Biz sadece ıslah edicileriz.” derler.

2/Bakara-12
اَلَٓا اِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلٰكِنْ لَا
Bu kelime "farkında olmak " deyiminde vurgulanmış
يَشْعُرُونَ
Bu kelime "farkında olmak " deyiminde vurgulanmış

Şunu bilin ki onlar fesat çıkaranların ta kendileridir lakin farkında olmazlar.

2/Bakara-27
اَلَّذ۪ينَ يَنْقُضُونَ عَهْدَ اللّٰهِ مِنْ بَعْدِ م۪يثَاقِه۪ۖ وَيَقْطَعُونَ
Bu kelime "koparıp atmak" deyiminde vurgulanmış
مَٓا اَمَرَ اللّٰهُ بِه۪ٓ اَنْ يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الْاَرْضِۜ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ

onlar, (fıtratlarına) yerleştirildikten sonra Allah’a karşı taahhütlerini bozarlar, Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi koparıp atarlar ve yeryüzünü fesada verirler: İşte bunlardır hüsrana uğrayanlar.

2/Bakara-60
وَاِذِ اسْتَسْقٰى مُوسٰى لِقَوْمِه۪ فَقُلْنَا اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَۜ فَانْفَجَرَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْناًۜ قَدْ عَلِمَ كُلُّ اُنَاسٍ مَشْرَبَهُمْۜ كُلُوا
Bu kelime "yiyip içmek " deyiminde vurgulanmış
وَاشْرَبُوا
Bu kelime "yiyip içmek " deyiminde vurgulanmış
مِنْ رِزْقِ اللّٰهِ وَلَا
Bu kelime "kargaşa çıkarmak" deyiminde vurgulanmış
تَعْثَوْا
Bu kelime "kargaşa çıkarmak" deyiminde vurgulanmış
فِي الْاَرْضِ مُفْسِد۪ينَ

Musa (çölde) kavmi için su istemişti de biz ona “Değneğinle taşa vur!” demiştik. Derhal (taştan) on iki kaynak fışkırdı. Her bölük, içeceği kaynağı bildi. (Onlara) “Allah'ın rızkından yiyip için, ortalığı fesada verip kargaşa çıkarmayın.” dedik.

2/Bakara-205
وَاِذَا
Bu kelime "işbaşına gelmek " deyiminde vurgulanmış
تَوَلّٰى
Bu kelime "işbaşına gelmek " deyiminde vurgulanmış
سَعٰى فِي الْاَرْضِ لِيُفْسِدَ ف۪يهَا وَيُهْلِكَ
Bu kelime "helak etmek " deyiminde vurgulanmış
الْحَرْثَ وَالنَّسْلَۜ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الْفَسَادَ

O, iş başına geldi mi yeryüzünde fesat çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çalışır. Allah ise, fesadı sevmez.

2/Bakara-220
فِي الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِۜ وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْيَتَامٰىۜ قُلْ اِصْلَاحٌ
Bu kelime "ıslah etmek" deyiminde vurgulanmış
لَهُمْ خَيْرٌۜ وَاِنْ
Bu kelime "araya almak " deyiminde vurgulanmış
تُخَالِطُوهُمْ
Bu kelime "araya almak " deyiminde vurgulanmış
فَاِخْوَانُكُمْۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ الْمُفْسِدَ مِنَ الْمُصْلِحِۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَاَعْنَتَكُمْۜ
Bu kelime "güçsüz düşmek " deyiminde vurgulanmış
اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ

Dünya ve ahiret hakkında… Sana yetimleri soruyorlar. De ki “Onları ıslah etmek (iyi yetiştirmek) hayırlıdır. Onları aranıza (ailenize) alırsanız onlar, sizin kardeşleriniz olur. Allah, fesat çıkaran ile ıslah edeni bilir. Allah dileseydi sizi de güçsüz düşürürdü. Çünkü Allah azizdir, hakîmdir.”

3/Aliimran-63
فَاِنْ تَوَلَّوْا
Bu kelime "yüz çevirmek" deyiminde vurgulanmış
فَاِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِالْمُفْسِد۪ينَ۟

Eğer yüz çevirirlerse elbette Allah, fesat çıkaranları bilir.

5/Maide-33
اِنَّمَا جَزٰٓؤُا الَّذ۪ينَ يُحَارِبُونَ
Bu kelime "savaş açmak (ilan etmek) " deyiminde vurgulanmış
اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ
Bu kelime "gayrete gelmek " deyiminde vurgulanmış
فِي الْاَرْضِ فَسَاداً اَنْ يُقَتَّلُٓوا اَوْ يُصَلَّـبُٓوا اَوْ تُقَطَّعَ اَيْد۪يهِمْ وَاَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلَافٍ اَوْ يُنْفَوْا
Bu kelime "sürgüne göndermek" deyiminde vurgulanmış
مِنَ الْاَرْضِۜ ذٰلِكَ لَهُمْ خِزْيٌ فِي الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ عَظ۪يمٌۙ

Allah’a ve elçisine savaş açanların ve yeryüzünde fesat çıkarmak için gayrete gelenlerin cezaları, onların öldürülmeleri veya asılmaları veya çaprazlama ellerinin ve ayaklarının kesilmeleri veya yeryüzünde sürgüne gönderilmeleridir. Bu karşılıklar yalnızca onlar için, yeryüzündeki alçaltıcı cezalarıdır. Hesap gününde ise onları daha büyük azaplar beklemektedir.

5/Maide-64
وَقَالَتِ الْيَهُودُ يَدُ اللّٰهِ مَغْلُولَةٌۜ غُلَّتْ اَيْد۪يهِمْ وَلُعِنُوا بِمَا قَالُواۢ بَلْ يَدَاهُ مَبْسُوطَتَانِۙ يُنْفِقُ كَيْفَ يَشَٓاءُۜ وَلَيَز۪يدَنَّ كَث۪يراً مِنْهُمْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَاناً وَكُفْراًۜ وَاَلْقَيْنَا بَيْنَهُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَٓاءَ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِۜ كُلَّمَٓا اَوْقَدُوا
Bu kelime "ateş vermek" deyiminde vurgulanmış
نَاراً
Bu kelime "ateş vermek" deyiminde vurgulanmış
لِلْحَرْبِ اَطْفَاَهَا اللّٰهُۙ وَيَسْعَوْنَ فِي الْاَرْضِ فَسَاداًۜ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِد۪ينَ

Yahudiler, “Allah'ın eli sıkıdır.” dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lanet olasılar! Bilakis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Ant olsun ki sana Rabb’inden indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttırır. Aralarına, kıyamete kadar (sürecek) düşmanlık ve kin soktuk. Ne zaman bir savaş için (fitiline) ateş vermişlerse Allah onu söndürmüştür. (Onlar) Yeryüzünde fesat çıkarırlar; Allah ise fesatçıları sevmez.

7/Araf-56
وَلَا تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ بَعْدَ اِصْلَاحِهَا
Bu kelime "ıslah etmek" deyiminde vurgulanmış
وَادْعُوهُ خَوْفاً وَطَمَعاًۜ اِنَّ رَحْمَتَ اللّٰهِ قَر۪يبٌ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ

Islah edilmesinden sonra yeryüzünde fesat çıkarmayın. Ona korkarak ve umut besleyerek dua edin. Doğrusu Allah'ın rahmeti muhsinlere pek yakındır.

7/Araf-74
وَاذْ‌كُرُٓوا اِذْ جَعَلَكُمْ خُلَـفَٓاءَ مِنْ بَعْدِ عَادٍ وَبَوَّاَكُمْ فِي الْاَرْضِ تَتَّخِذُونَ مِنْ سُهُولِهَا قُصُوراً وَتَنْحِتُونَ الْجِبَالَ بُيُوتاًۚ فَاذْكُـرُٓوا اٰلَٓاءَ اللّٰهِ وَلَا
Bu kelime "kargaşa çıkarmak" deyiminde vurgulanmış
تَعْثَوْا
Bu kelime "kargaşa çıkarmak" deyiminde vurgulanmış
فِي الْاَرْضِ مُفْسِد۪ينَ

Allah'ın sizi Ad’ın (Ad kavminin) yerine getirdiğini, ovalarında köşkler kurup dağlarında kayadan evler yonttuğunuz yeryüzünde yerleştirdiğini hatırlayın. Allah'ın nimetlerini anın, ortalığı fesada verip kargaşa çıkarmayın.

7/Araf-85
وَاِلٰى مَدْيَنَ اَخَاهُمْ شُعَيْباًۜ قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا
Bu kelime "(bir şeye) kul olmak " deyiminde vurgulanmış
اللّٰهَ مَا لَكُمْ مِنْ اِلٰهٍ غَيْرُهُۜ قَدْ جَٓاءَتْكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ فَاَوْفُوا
Bu kelime "titizlik göstermek " deyiminde vurgulanmış
الْكَيْلَ وَالْم۪يزَانَ وَلَا
Bu kelime "değer düşümüne uğramak " deyiminde vurgulanmış
تَبْخَسُوا
Bu kelime "değer düşümüne uğramak " deyiminde vurgulanmış
النَّاسَ اَشْيَٓاءَهُمْ وَلَا تُفْسِدُوا فِي الْاَرْضِ بَعْدَ اِصْلَاحِهَاۜ
Bu kelime "ıslah etmek" deyiminde vurgulanmış
ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَۚ

Medyen’e (halkına da) kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik.) Dedi ki 'Ey kavmim, Allah'a kul olun, ondan başka ilahınız yoktur. Size Rabb’inizden beyyine gelmiştir. Ölçüde ve tartıda titizlik gösterin. İnsanların eşyasını değer düşümüne uğratmayın ve ıslah edilmesinden sonra yeryüzünde fesat çıkarmayın. Bu sizin için daha hayırlıdır, eğer inanıyorsanız.'

10/Yunus-40
وَمِنْهُمْ مَنْ يُؤْمِنُ بِه۪ وَمِنْهُمْ مَنْ لَا يُؤْمِنُ بِه۪ۜ وَرَبُّكَ اَعْلَمُ بِالْمُفْسِد۪ينَ۟

İnsanlardan kimi ayetlerimize içten inanır, kimi de inanmaz. Rabb’in inanma konusunda fesat çıkaranları iyi bilir.

10/Yunus-81
فَلَمَّٓا اَلْقَوْا قَالَ مُوسٰى مَا جِئْتُمْ بِهِ السِّحْرُۜ اِنَّ اللّٰهَ سَيُبْطِلُهُۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا
Bu kelime "ziyan etmek " deyiminde vurgulanmış ve 1 diğer deyimde
يُصْلِحُ
Bu kelime "ziyan etmek " deyiminde vurgulanmış ve 1 diğer deyimde
عَمَلَ الْمُفْسِد۪ينَ

Onlar atınca, Musa dedi ki “Sizlerin (ortaya) getirdiğiniz büyüdür. Doğrusu Allah onu ziyan edecektir. Şüphesiz ki Allah, fesat çıkaranların işini ıslah etmez.”

10/Yunus-91
آٰلْـٰٔنَ وَقَدْ عَصَيْتَ قَبْلُ وَكُنْتَ مِنَ الْمُفْسِد۪ينَ

(Ona) “Şimdi mi (iman ediyorsun)? Hâlbuki sen daha önce isyan etmiş ve fesat çıkaranlardan olmuştun!” (buyuruldu.)

11/Hud-85
وَيَا قَوْمِ اَوْفُوا
Bu kelime "yerine getirmek" deyiminde vurgulanmış
الْمِكْيَالَ وَالْم۪يزَانَ بِالْقِسْطِ وَلَا
Bu kelime "değer düşümüne uğramak " deyiminde vurgulanmış
تَبْخَسُوا
Bu kelime "değer düşümüne uğramak " deyiminde vurgulanmış
النَّاسَ اَشْيَٓاءَهُمْ وَلَا
Bu kelime "kargaşa çıkarmak" deyiminde vurgulanmış
تَعْثَوْا
Bu kelime "kargaşa çıkarmak" deyiminde vurgulanmış
فِي الْاَرْضِ مُفْسِد۪ينَ

Ölçü ve tartıda kıstı yerine getirin. Ve insanların eşyasını değer düşümüne uğratmayın. Ortalığı fesada verip kargaşa çıkarmayın.

12/Yusuf-73
قَالُوا تَاللّٰهِ لَقَدْ عَلِمْتُمْ مَا جِئْنَا لِنُفْسِدَ فِي الْاَرْضِ وَمَا كُنَّا سَارِق۪ينَ

Dediler ki “Allah’a ant olsun, siz de biliyorsunuz ki biz bu ülkede fesat çıkarmaya gelmedik, hırsız da değiliz.”

13/Ra'd-25
وَالَّذ۪ينَ يَنْقُضُونَ عَهْدَ اللّٰهِ مِنْ بَعْدِ م۪يثَاقِه۪ وَيَقْطَعُونَ
Bu kelime "koparıp atmak" deyiminde vurgulanmış
مَٓا اَمَرَ اللّٰهُ بِه۪ٓ اَنْ يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الْاَرْضِۙ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُٓوءُ الدَّارِ

Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparıp atanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lanet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.

17/İsra-4
وَقَضَيْنَٓا اِلٰى بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَ فِي الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِي الْاَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْـلُنَّ عُـلُواًّ
Bu kelime "üstün bulmak (görmek)" deyiminde vurgulanmış
كَب۪يراً

Biz; Kitap’ta (Tevrat’ta) İsrailoğullarına, “Yeryüzünde muhakkak iki defa fesat çıkaracaksınız ve büyüklenip kendinizi çok üstün göreceksiniz.” diye aktardık.

26/Şuara-152
اَلَّذ۪ينَ يُفْسِدُونَ فِي الْاَرْضِ وَلَا
Bu kelime "ıslah etmek" deyiminde vurgulanmış
يُصْلِحُونَ
Bu kelime "ıslah etmek" deyiminde vurgulanmış

Onlar yeryüzünde fesat çıkarırlar, ıslah edici değiller.

26/Şuara-183
وَلَا
Bu kelime "değer düşümüne uğramak " deyiminde vurgulanmış
تَبْخَسُوا
Bu kelime "değer düşümüne uğramak " deyiminde vurgulanmış
النَّاسَ اَشْيَٓاءَهُمْ وَلَا
Bu kelime "kargaşa çıkarmak" deyiminde vurgulanmış
تَعْثَوْا
Bu kelime "kargaşa çıkarmak" deyiminde vurgulanmış
فِي الْاَرْضِ مُفْسِد۪ينَۚ

Ve insanların eşyasını değer düşümüne uğratmayın. Ortalığı fesada verip kargaşa çıkarmayın.

27/Nemil-14
وَجَحَدُوا
Bu kelime "hiçe saymak (indirgemek)" deyiminde vurgulanmış
بِهَا وَاسْتَيْقَنَتْهَٓا اَنْفُسُهُمْ ظُلْماً وَعُلُواًّۜ
Bu kelime "üstün bulmak (görmek)" deyiminde vurgulanmış
فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِد۪ينَ۟

Nefisleri kabul ettiği hâlde, zulümleri ve (kendilerini) üstün görmeleri dolayısıyla bunları hiçe saydılar. Artık sen, fesat çıkaranların nasıl bir akıbete uğratıldıklarına bir bak.

27/Nemil-48
وَكَانَ فِي الْمَد۪ينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ فِي الْاَرْضِ وَلَا
Bu kelime "ıslah etmek" deyiminde vurgulanmış
يُصْلِحُونَ
Bu kelime "ıslah etmek" deyiminde vurgulanmış

Şehirde dokuzlu bir çete vardı. Onlar yeryüzünde fesat çıkarırlardı, ıslah edici değillerdi.

28/Kasas-83
تِلْكَ الدَّارُ الْاٰخِرَةُ نَجْعَلُهَا لِلَّذ۪ينَ لَا يُر۪يدُونَ عُلُواًّ فِي الْاَرْضِ وَلَا فَسَاداًۜ وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّق۪ينَ

İşte Ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde (kendilerini) üstün görmeyen ve fesat çıkarmayan kimselere veririz. Sonuç, takva sahiplerinindir.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 20.08.2025
Paylaş: