(bir şeyi) ayakta tutmak
(bir şeyi) ayakta tutmak Deyim 1) o şeyin sürekliliğini sağlamak; 2) bozulmasına, yıkılmasına, çökmesine engel olmak
İlgili Deyimler
Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler
Onlar gaibe inanırlar ve namazı ayakta tutarlar. Rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.
Namazı ayakta tutun, zekâtı verin ve rükû eden (mü'min)lerle birlikte siz de rükû edin.
Boşanma iki defadır. (Sonra) ya iyilikle tutmak veya güzellikle bırakmak (gerekir). Onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şeyi geri almanız size helal değildir. Ancak ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından endişeye düşmeleri (durumu başka). Eğer ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından endişeye düşerseniz bu durumda (kadının) fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; onlara tecavüz etmeyin. Kim Allah'ın sınırlarına tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir.
Yine onu (kadını üçüncü defa) boşarsa, (kadın) onun dışında bir başka kocayla nikâhlanmadıkça ona helal olmaz. Eğer (bu koca da) onu boşarsa, onlar (ilk koca ile karısı) Allah'ın sınırlarını ayakta tutacakları kanısına varırlarsa tekrar birbirlerine dönmelerinde ikisi için de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; anlayan bir topluluk için (böyle) bildirilmiş.
Allah, melekler ve adaleti ayakta tutan ilim sahipleri de şahittir ki O'ndan başka ilâh yoktur. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir ve kendisinden başka ilah olmayandır.
Kadınlar konusunda senden fetva isterler. De ki 'Onlara ilişkin fetvayı size Allah veriyor. (Bu fetva,) Kendilerine yazılan (hakları veya miras)ı vermediğiniz ve kendilerini nikâhlamayı istediğiniz yetim kadınlar ve zayıf çocuklar (hakkında) ile yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız konusunda size Kitap'ta okunmakta olanlardır. Hayır adına her ne işlerseniz, şüphesiz Allah onu bilir.
Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa Allah için şahitler olarak ‘kıst’ı (adalet) ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp hislerinize kapılmayın. Eğer sözü ağzınızda geveler ya da ilginizi keserseniz Kesinlikle Allah, bütün amellerinizden haberi olandır.
Ey inananlar! Allah için ‘kıst’ı (adaleti) ayakta tutan şahitler olunuz. Bir topluluğa beslediğiniz kin, adaleti çiğnemenize sebebiyet vermesin; adil olunuz! Bu, takvaya daha yakındır. Öyleyse Allah’a karşı takvalı olunuz. Muhakkak ki Allah, yapmakta olduğunuz şeylerden haberdardır.
Kitap'a dört elle sarılan ve namazı ayakta tutanlar (bilsinler ki) biz ıslah edicilerin ecrine zayiat verdirmeyiz.
Haram aylar çıkınca müşrikleri nerede bulursanız öldürün; onları yakalayın, ve hapsedin. Geçecekleri bütün yolları tutun. Fakat tövbe ederler, namazı ayakta tutarlar ve zekâtı verirlerse bırakın onları. Allah mutlak gafurdur, rahimdir.
Fakat tövbe eder, namazı ayakta tutarlar ve zekât verirlerse artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme ayetlerimizi böyle açıklıyoruz.
İnanan erkekler ve inanan kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği kendilerine iş edinirler ve kötülükten sakındırırlar; namazı ayakta tutarlar, zekâtı verirler; Allah ve elçisine itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Allah mutlak Aziz’dir, Hakim’dir.
Onlar ki, Rablerinin rızasını kazanmak için sabrederler, namazı ayakta tutarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık infak ederler, kötülüğün de iyilikle önüne geçerler. İşte gelecek olan ahiret yurdu bunlarındır.
Onlar öyle kimselerdir ki şayet kendilerine yeryüzünde imkân versek namazı ayakta tutarlar, zekâtı verirler; iyiliği iş edinip kötülükten sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah’a aittir.
Salatı ayakta tutun, zekâtı verin. Ve Rasul'e itaat edin. Umulur ki merhamet edilirsiniz.
Hiç bir günahkâr, başkasının günahını çekmez. Yükü ağır gelen kimse onu taşımak için (başkasını) çağırsa, bu çağırdığı akrabası da olsa onun yükünden bir şey yüklenmez. Sen ancak görmeden Rablerinden korkanları ve namazı ayakta tutanları uyarabilirsin. Kim temizlenirse o, kendi menfaatine temizlenmiş olur. Dönüş Allah'adır.
Gerçekten Allah'ın Kitabını okuyanlar, namazı ayakta tutanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak edenler; kesin olarak zarara sokmayacak bir ticareti umabilirler.
“Dini ayakta tutun ve onda tefrika çıkarmayın.” diye Nuh'a tavsiye ettiğimizi, sana vahyolunanı; İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu (din), Allah'a şirk koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini seçer ve kendisine yöneleni de hidayete erdirir.
Rablerinin çağrısına uyar ve namazı ayakta tutarlar. İşleri aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan hayra harcarlar.
Ve dengeyi kıst ile ayakta tutun sakın dengeyi bozmayın.
Senin ve bazı arkadaşlarının, gecenin ya üçte ikisine yakın bölümünü ya yarısını ya da üçte birini uyanık/ayakta geçirdiğini Rabbin biliyor. Gecenin ve gündüzün sürelerini yaratan ve belirleyen Allah'tır. O, sizin buna dayanamayacağınızı bildiği için yükünüzü hafifletti (farz kılmayıp onu kolaylaştırdı). Onun için Kur'an'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun (gece ibadetini kolayınıza geldiği gibi yapın). Aranızda hastalar olacağını, bir bölümünüzün Allah'ın lütfettiği geçim payını elde edebilmek için yeryüzünde oradan oraya koşacağını, bir bölümünüzün de onun yolunda savaşacağını Allah biliyor. Öyleyse ondan kolayınıza gelecek kadar okuyun. Namazı ayakta tutun ve zekâtı verin. Allah'a gönül hoşluğu ile farz olandan başka hayırlar ve infaklar da yapın. Çünkü hayır olarak ne yaparsanız onu Allah yanında daha kıymetli ve mükâfatı daha büyük olarak bulacaksınız ve Allah'tan bağışlanmanızı dileyin. Hiç kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Bu sayfa yardımcı oldu mu?