أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

(bir şeyi) ayakta tutmak

(bir şeyi) ayakta tutmak Deyim 1) o şeyin sürekliliğini sağlamak; 2) bozulmasına, yıkılmasına, çökmesine engel olmak

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-3
اَلَّذ۪ينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۙ

Onlar gaibe inanırlar ve namazı ayakta tutarlar. Rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.

2/Bakara-43
وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا
Bu kelime "zekât vermek " deyiminde vurgulanmış
الزَّكٰوةَ
Bu kelime "zekât vermek " deyiminde vurgulanmış
وَارْكَعُوا مَعَ الرَّاكِع۪ينَ

Namazı ayakta tutun, zekâtı verin ve rükû eden (mü'min)lerle birlikte siz de rükû edin.

2/Bakara-229
اَلطَّـلَاقُ مَرَّتَانِۖ فَاِمْسَاكٌ بِمَعْرُوفٍ اَوْ تَسْر۪يحٌ بِاِحْسَانٍۜ وَلَا يَحِلُّ لَكُمْ اَنْ تَأْخُذُوا
Bu kelime "geri almak " deyiminde vurgulanmış
مِمَّٓا اٰتَيْتُمُوهُنَّ شَيْـٔاً اِلَّٓا اَنْ يَخَافَٓا اَلَّا يُق۪يمَا حُدُودَ اللّٰهِۜ فَاِنْ
Bu kelime "endişeye düşmek " deyiminde vurgulanmış
خِفْتُمْ
Bu kelime "endişeye düşmek " deyiminde vurgulanmış
اَلَّا يُق۪يمَا حُدُودَ اللّٰهِۙ فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَا ف۪يمَا افْتَدَتْ بِه۪ۜ تِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِ فَلَا تَعْتَدُوهَاۚ وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللّٰهِ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ

Boşanma iki defadır. (Sonra) ya iyilikle tutmak veya güzellikle bırakmak (gerekir). Onlara (kadınlara) verdiğiniz bir şeyi geri almanız size helal değildir. Ancak ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından endişeye düşmeleri (durumu başka). Eğer ikisinin Allah'ın sınırlarını ayakta tutamayacaklarından endişeye düşerseniz bu durumda (kadının) fidye vermesinde ikisi için de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; onlara tecavüz etmeyin. Kim Allah'ın sınırlarına tecavüz ederse, onlar zalimlerin ta kendileridir.

2/Bakara-230
فَاِنْ طَلَّقَهَا فَلَا تَحِلُّ لَهُ مِنْ بَعْدُ حَتّٰى تَنْكِحَ زَوْجاً غَيْرَهُۜ فَاِنْ طَلَّقَهَا فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَٓا اَنْ يَتَرَاجَعَٓا اِنْ
Bu kelime "kanıya varmak " deyiminde vurgulanmış
ظَـنَّٓا
Bu kelime "kanıya varmak " deyiminde vurgulanmış
اَنْ يُق۪يمَا حُدُودَ اللّٰهِۜ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِ يُبَيِّنُهَا لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ

Yine onu (kadını üçüncü defa) boşarsa, (kadın) onun dışında bir başka kocayla nikâhlanmadıkça ona helal olmaz. Eğer (bu koca da) onu boşarsa, onlar (ilk koca ile karısı) Allah'ın sınırlarını ayakta tutacakları kanısına varırlarsa tekrar birbirlerine dönmelerinde ikisi için de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır; anlayan bir topluluk için (böyle) bildirilmiş.

3/Aliimran-18
شَهِدَ اللّٰهُ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۙ وَالْمَلٰٓئِكَةُ وَاُو۬لُوا الْعِلْمِ قَٓائِماً بِالْقِسْطِۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُۜ

Allah, melekler ve adaleti ayakta tutan ilim sahipleri de şahittir ki O'ndan başka ilâh yoktur. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir ve kendisinden başka ilah olmayandır.

4/Nisa-127
وَيَسْتَفْتُونَكَ فِي النِّسَٓاءِۜ قُلِ اللّٰهُ يُفْت۪يكُمْ
Bu kelime "fetva vermek " deyiminde vurgulanmış
ف۪يهِنَّۙ وَمَا يُتْلٰى عَلَيْكُمْ فِي الْكِتَابِ ف۪ي يَتَامَى النِّسَٓاءِ الّٰت۪ي لَا تُؤْتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ وَتَرْغَبُونَ اَنْ تَنْكِحُوهُنَّ وَالْمُسْتَضْعَف۪ينَ مِنَ الْوِلْدَانِۙ وَاَنْ تَقُومُوا لِلْيَتَامٰى بِالْقِسْطِۜ وَمَا تَفْعَلُوا
Bu kelime "hayır işlemek " deyiminde vurgulanmış
مِنْ
Bu kelime "hayır işlemek " deyiminde vurgulanmış
خَيْرٍ
Bu kelime "hayır işlemek " deyiminde vurgulanmış
فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِه۪ عَل۪يماً

Kadınlar konusunda senden fetva isterler. De ki 'Onlara ilişkin fetvayı size Allah veriyor. (Bu fetva,) Kendilerine yazılan (hakları veya miras)ı vermediğiniz ve kendilerini nikâhlamayı istediğiniz yetim kadınlar ve zayıf çocuklar (hakkında) ile yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız konusunda size Kitap'ta okunmakta olanlardır. Hayır adına her ne işlerseniz, şüphesiz ki Allah onu bilir.

4/Nisa-135
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّام۪ينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَٓاءَ لِلّٰهِ وَلَوْ عَلٰٓى اَنْفُسِكُمْ اَوِ الْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَب۪ينَۚ اِنْ يَكُنْ غَنِياًّ اَوْ فَق۪يراً فَاللّٰهُ اَوْلٰى بِهِمَا فَلَا تَتَّبِعُوا
Bu kelime "hissine (hislerine) kapılmak " deyiminde vurgulanmış
الْهَوٰٓى
Bu kelime "hissine (hislerine) kapılmak " deyiminde vurgulanmış
اَنْ تَعْدِلُواۚ وَاِنْ تَلْـوُٓ۫ا
Bu kelime "(bir şeyi) ağzında gevelemek " deyiminde vurgulanmış
اَوْ تُعْرِضُوا
Bu kelime "ilgisini kesmek" deyiminde vurgulanmış
فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يراً
Bu kelime "haberi olmak " deyiminde vurgulanmış

Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa Allah için şahitler olarak ‘kıst’ı (adalet) ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp hislerinize kapılmayın. Eğer sözü ağzınızda geveler ya da ilginizi keserseniz Kesinlikle Allah, bütün amellerinizden haberi olandır.

5/Maide-8
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّام۪ينَ لِلّٰهِ شُهَدَٓاءَ بِالْقِسْطِۘ وَلَا
Bu kelime "sebebiyet vermek " deyiminde vurgulanmış
يَجْرِمَنَّكُمْ
Bu kelime "sebebiyet vermek " deyiminde vurgulanmış
شَنَاٰنُ
Bu kelime "kin beslemek (tutmak) " deyiminde vurgulanmış
قَوْمٍ عَلٰٓى اَلَّا تَعْدِلُواۜ اِعْدِلُوا۠ هُوَ اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰىۘ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

Ey inananlar! Allah için ‘kıst’ı (adaleti) ayakta tutan şahitler olunuz. Bir topluluğa beslediğiniz kin, adaleti çiğnemenize sebebiyet vermesin; adil olunuz! Bu, takvaya daha yakındır. Öyleyse Allah’a karşı takvalı olunuz. Muhakkak ki Allah, yapmakta olduğunuz şeylerden haberdardır.

7/Araf-170
وَالَّذ۪ينَ يُمَسِّكُونَ
Bu kelime "(bir işe) dört elle sarılmak (yapışmak)" deyiminde vurgulanmış
بِالْكِتَابِ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَۜ اِنَّا لَا
Bu kelime "zayiat vermek " deyiminde vurgulanmış
نُض۪يعُ
Bu kelime "zayiat vermek " deyiminde vurgulanmış
اَجْرَ الْمُصْلِح۪ينَ
Bu kelime "ıslah etmek" deyiminde vurgulanmış

Kitap'a dört elle sarılan ve namazı ayakta tutanlar (bilsinler ki) biz ıslah edicilerin ecrine zayiat verdirmeyiz.

9/Tevbe-5
فَاِذَا انْسَلَخَ الْاَشْهُرُ الْحُرُمُ فَاقْتُلُوا الْمُشْرِك۪ينَ حَيْثُ وَجَدْتُمُوهُمْ وَخُذُوهُمْ وَاحْصُرُوهُمْ وَاقْعُدُوا
Bu kelime "yol tutmak " deyiminde vurgulanmış
لَهُمْ كُلَّ مَرْصَدٍۚ فَاِنْ تَابُوا وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا الزَّكٰوةَ فَخَلُّوا
Bu kelime "rahat bırakmak" deyiminde vurgulanmış
سَب۪يلَهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

Haram aylar çıkınca müşrikleri nerede bulursanız öldürün; onları yakalayın, ve hapsedin. Geçecekleri bütün yolları tutun. Fakat tövbe ederler, namazı ayakta tutarlar ve zekâtı verirlerse bırakın onları. Allah mutlak gafurdur, rahîmdir.

9/Tevbe-11
فَاِنْ تَابُوا وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا
Bu kelime "zekât vermek " deyiminde vurgulanmış
الزَّكٰوةَ
Bu kelime "zekât vermek " deyiminde vurgulanmış
فَاِخْوَانُكُمْ فِي الدّ۪ينِۜ وَنُفَصِّلُ الْاٰيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ

Fakat tövbe eder, namazı ayakta tutarlar ve zekât verirlerse artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme ayetlerimizi böyle açıklıyoruz.

9/Tevbe-71
وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍۢ يَأْمُرُونَ
Bu kelime "iş edinmek " deyiminde vurgulanmış
بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ
Bu kelime "zekât vermek " deyiminde vurgulanmış
الزَّكٰوةَ
Bu kelime "zekât vermek " deyiminde vurgulanmış
وَيُط۪يعُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُۜ اُو۬لٰٓئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللّٰهُۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ

İnanan erkekler ve inanan kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği kendilerine iş edinirler ve kötülükten sakındırırlar; namazı ayakta tutarlar, zekât verirler; Allah ve elçisine itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Allah mutlak azizdir, hakimdir.

13/Ra'd-22
وَالَّذ۪ينَ صَبَرُوا ابْتِغَٓاءَ وَجْهِ رَبِّهِمْ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِراًّ وَعَلَانِيَةً وَيَدْرَؤُ۫نَ
Bu kelime "(bir şeyin) önünü almak " deyiminde vurgulanmış
بِالْحَسَنَةِ السَّيِّئَةَ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عُقْبَى الدَّارِۙ

Onlar ki, Rablerinin rızasını kazanmak için sabrederler, namazı ayakta tutarlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık infak ederler, kötülüğün de iyilikle önünü alırlar. İşte gelecek olan ahiret yurdu bunlarındır.

22/Hac-41
اَلَّذ۪ينَ اِنْ مَكَّنَّاهُمْ فِي الْاَرْضِ اَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا
Bu kelime "zekât vermek " deyiminde vurgulanmış
الزَّكٰوةَ
Bu kelime "zekât vermek " deyiminde vurgulanmış
وَاَمَرُوا
Bu kelime "iş edinmek " deyiminde vurgulanmış
بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنْكَرِۜ وَلِلّٰهِ عَاقِبَةُ الْاُمُورِ

Onlar öyle kimselerdir ki şayet kendilerine yeryüzünde imkân versek namazı ayakta tutarlar, zekât verirler; iyiliği iş edinip kötülükten sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah’a aittir.

24/Nur-56
وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

Salatı ayakta tutun, zekâtı verin. Ve Rasul'e itaat edin. Umulur ki merhamet edilirsiniz.

35/Fatır-18
وَلَا
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
تَزِرُ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
وَازِرَةٌ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
وِزْرَ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
اُخْرٰىۜ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
وَاِنْ تَدْعُ مُثْقَلَةٌ اِلٰى حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبٰىۜ اِنَّمَا تُنْذِرُ الَّذ۪ينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَۜ وَمَنْ تَزَكّٰى فَاِنَّمَا يَتَزَكّٰى لِنَفْسِه۪ۜ وَاِلَى اللّٰهِ الْمَص۪يرُ

Hiç bir günahkâr, başkasının günahını çekmez. Yükü ağır gelen kimse onu taşımak için (başkasını) çağırsa, bu çağırdığı akrabası da olsa onun yükünden bir şey yüklenmez. Sen ancak görmeden Rablerinden korkanları ve namazı ayakta tutanları uyarabilirsin. Kim temizlenirse o, kendi menfaatine temizlenmiş olur. Dönüş Allah'adır.

35/Fatır-29
اِنَّ الَّذ۪ينَ يَتْلُونَ كِتَابَ اللّٰهِ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِراًّ وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَارَةً لَنْ
Bu kelime "bitmek tükenmek bilmemek " deyiminde vurgulanmış
تَبُورَۙ
Bu kelime "bitmek tükenmek bilmemek " deyiminde vurgulanmış

Gerçekten Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı ayakta tutanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak edenler; bitmek tükenmek bilmeyen bir kazanç umabilirler.

42/Şûra-13
شَرَعَ لَكُمْ مِنَ الدّ۪ينِ مَا وَصّٰى بِه۪ نُوحاً وَالَّـذ۪ٓي اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ وَمَا وَصَّيْنَا بِه۪ٓ اِبْرٰه۪يمَ وَمُوسٰى وَع۪يسٰٓى اَنْ اَق۪يمُوا الدّ۪ينَ وَلَا
Bu kelime "tefrika çıkarmak" deyiminde vurgulanmış
تَتَفَرَّقُوا
Bu kelime "tefrika çıkarmak" deyiminde vurgulanmış
ف۪يهِۜ كَبُرَ
Bu kelime "ağır gelmek" deyiminde vurgulanmış
عَلَى الْمُشْرِك۪ينَ
Bu kelime "şirk koşmak " deyiminde vurgulanmış
مَا تَدْعُوهُمْ اِلَيْهِۜ اَللّٰهُ يَجْتَب۪ٓي اِلَيْهِ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَهْد۪ٓي
Bu kelime "hidayete ermek" deyiminde vurgulanmış
اِلَيْهِ مَنْ يُن۪يبُ

“Dini ayakta tutun ve onda tefrika çıkarmayın.” diye Nuh'a tavsiye ettiğimizi, sana vahyolunanı; İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu (din), Allah'a şirk koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini seçer ve kendisine yöneleni de hidayete erdirir.

42/Şûra-38
وَالَّذ۪ينَ اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمْ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَۖ وَاَمْرُهُمْ شُورٰى بَيْنَهُمْۖ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۚ

Rablerinin çağrısına uyar ve namazı ayakta tutarlar. İşleri aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan hayra harcarlar.

55/Rahman-9
وَاَق۪يمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْم۪يزَانَ

Ve dengeyi kıst ile ayakta tutun sakın dengeyi bozmayın.

73/Müzzemmil-20
اِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ اَنَّكَ تَقُومُ اَدْنٰى مِنْ ثُلُثَيِ الَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَٓائِفَةٌ مِنَ الَّذ۪ينَ مَعَكَۜ وَاللّٰهُ يُقَدِّرُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَۜ عَلِمَ اَنْ لَنْ تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُ۫ا مَا
Bu kelime "(herhangi bir biçim) kolayına gelmek" deyiminde vurgulanmış
تَيَسَّرَ
Bu kelime "(herhangi bir biçim) kolayına gelmek" deyiminde vurgulanmış
مِنَ الْقُرْاٰنِۜ عَلِمَ اَنْ سَيَكُونُ مِنْكُمْ مَرْضٰىۙ وَاٰخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْاَرْضِ يَبْتَغُونَ مِنْ فَضْلِ اللّٰهِۙ وَاٰخَرُونَ يُقَاتِلُونَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۘ فَاقْرَؤُ۫ا مَا
Bu kelime "(herhangi bir biçim) kolayına gelmek" deyiminde vurgulanmış
تَيَسَّرَ
Bu kelime "(herhangi bir biçim) kolayına gelmek" deyiminde vurgulanmış
مِنْهُۙ وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا
Bu kelime "zekât vermek " deyiminde vurgulanmış
الزَّكٰوةَ
Bu kelime "zekât vermek " deyiminde vurgulanmış
وَاَقْرِضُوا اللّٰهَ قَرْضاً حَسَناًۜ وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِ هُوَ خَيْراً وَاَعْظَمَ اَجْراًۜ وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

Senin ve bazı arkadaşlarının, gecenin ya üçte ikisine yakın bölümünü ya yarısını ya da üçte birini uyanık/ayakta geçirdiğini Rabb'in biliyor. Gecenin ve gündüzün sürelerini yaratan ve belirleyen Allah'tır. O, sizin buna dayanamayacağınızı bildiği için yükünüzü hafifletti (farz kılmayıp onu kolaylaştırdı). Onun için Kur'an'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun (gece ibadetini kolayınıza geldiği gibi yapın). Aranızda hastalar olacağını, bir bölümünüzün Allah'ın lütfettiği geçim payını elde edebilmek için yeryüzünde oradan oraya koşacağını, bir bölümünüzün de onun yolunda savaşacağını Allah biliyor. Öyleyse ondan kolayınıza gelecek kadar okuyun. Namazı ayakta tutun ve zekâtı verin. Allah'a gönül hoşluğu ile farz olandan başka hayırlar ve infaklar da yapın. Çünkü hayır olarak ne yaparsanız onu Allah yanında daha kıymetli ve mükâfatı daha büyük olarak bulacaksınız ve Allah'tan bağışlanmanızı dileyin. Hiç kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 06.07.2025
Paylaş: