أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

zekât vermek

zekât vermek Deyim Müslümanlıkta, sahip olunan mal ve paranın kırkta birlik payını sadaka olarak dağıtmak.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-43
وَاَق۪يمُوا
Bu kelime "(bir şeyi) ayakta tutmak " deyiminde vurgulanmış
الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَارْكَعُوا مَعَ الرَّاكِع۪ينَ

Namazı ayakta tutun, zekâtı verin ve rükû eden (mü'min)lerle birlikte siz de rükû edin.

2/Bakara-177
لَيْسَ الْبِرَّ اَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَالْمَلٰٓئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيّ۪نَۚ وَاٰتَى الْمَالَ عَلٰى حُبِّه۪ ذَوِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينَ وَابْنَ السَّب۪يلِ وَالسَّٓائِل۪ينَ وَفِي الرِّقَابِۚ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَۚ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ اِذَا عَاهَدُواۚ وَالصَّابِر۪ينَ فِي الْبَأْسَٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ وَح۪ينَ الْبَأْسِۜ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ صَدَقُواۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ

İyilik yüzlerinizi doğuya veya batıya çevirmeniz değildir. Ancak iyilik; Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitap'a ve nebilere iman eden; onun sevgisi ile malı yakınlara, yetimlere, miskinlere, yolda kalana, dilenenlere ve esirlere veren; namazı kılan; zekâtı veren; söz verdiğinde sözünü tutan; darlıkta, hastalıkta ve savaşın kızıştığı anda sabreden kimselerin yaptıklarıdır. İşte bunlar doğru olanlardır. Takva sahibi olanlar da bunlardır.

4/Nisa-77
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ ق۪يلَ لَهُمْ كُفُّٓوا
Bu kelime "el çekmek" deyiminde vurgulanmış
اَيْدِيَكُمْ
Bu kelime "el çekmek" deyiminde vurgulanmış
وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَۚ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقِتَالُ اِذَا فَر۪يقٌ مِنْهُمْ يَخْشَوْنَ النَّاسَ كَخَشْيَةِ اللّٰهِ اَوْ اَشَدَّ خَشْيَةًۚ وَقَالُوا رَبَّنَا لِمَ كَتَبْتَ عَلَيْنَا الْقِتَالَۚ لَوْلَٓا اَخَّرْتَنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يبٍۜ قُلْ مَتَاعُ الدُّنْيَا قَل۪يلٌۚ وَالْاٰخِرَةُ خَيْرٌ لِمَنِ اتَّقٰى وَلَا تُظْلَمُونَ فَت۪يلاً

Kendilerine; ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş yazılınca içlerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da “Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen olmaz mıydı?” dediler. Onlara şöyle de: “Dünya malı önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve siz (orada) tırnak kadar bile mağdur olmazsınız.”

9/Tevbe-11
فَاِنْ تَابُوا وَاَقَامُوا
Bu kelime "(bir şeyi) ayakta tutmak " deyiminde vurgulanmış
الصَّلٰوةَ وَاٰتَوُا الزَّكٰوةَ فَاِخْوَانُكُمْ فِي الدّ۪ينِۜ وَنُفَصِّلُ الْاٰيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ

Fakat tövbe eder, namazı ayakta tutarlar ve zekât verirlerse artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme ayetlerimizi böyle açıklıyoruz.

58/Mücadele-13
ءَاَشْفَقْتُمْ اَنْ تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوٰيكُمْ صَدَقَاتٍۜ فَاِذْ لَمْ تَفْعَلُوا وَتَابَ اللّٰهُ عَلَيْكُمْ فَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُۜ وَاللّٰهُ خَب۪يرٌ
Bu kelime "haberi olmak " deyiminde vurgulanmış
بِمَا تَعْمَلُونَ۟

Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız, Allah sizin tövbelerinizi kabul etti. Şu hâlde namazı ikame edin, zekât verin ve Allah'a ve onun elçisine itaat edin. Allah, amellerinizden haberi olandır.

73/Müzzemmil-20
اِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ اَنَّكَ تَقُومُ اَدْنٰى مِنْ ثُلُثَيِ الَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَٓائِفَةٌ مِنَ الَّذ۪ينَ مَعَكَۜ وَاللّٰهُ يُقَدِّرُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَۜ عَلِمَ اَنْ لَنْ تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُ۫ا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْاٰنِۜ عَلِمَ اَنْ سَيَكُونُ مِنْكُمْ مَرْضٰىۙ وَاٰخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْاَرْضِ يَبْتَغُونَ مِنْ فَضْلِ اللّٰهِۙ وَاٰخَرُونَ يُقَاتِلُونَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِۘ فَاقْرَؤُ۫ا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُۙ وَاَق۪يمُوا
Bu kelime "(bir şeyi) ayakta tutmak " deyiminde vurgulanmış
الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَقْرِضُوا اللّٰهَ قَرْضاً حَسَناًۜ وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِ هُوَ خَيْراً وَاَعْظَمَ اَجْراًۜ وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

Senin ve bazı arkadaşlarının, gecenin ya üçte ikisine yakın bölümünü ya yarısını ya da üçte birini uyanık/ayakta geçirdiğini Rabbin biliyor. Gecenin ve gündüzün sürelerini yaratan ve belirleyen Allah'tır. O, sizin buna dayanamayacağınızı bildiği için yükünüzü hafifletti (farz kılmayıp onu kolaylaştırdı). Onun için Kur'an'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun (gece ibadetini kolayınıza geldiği gibi yapın). Aranızda hastalar olacağını, bir bölümünüzün Allah'ın lütfettiği geçim payını elde edebilmek için yeryüzünde oradan oraya koşacağını, bir bölümünüzün de onun yolunda savaşacağını Allah biliyor. Öyleyse ondan kolayınıza gelecek kadar okuyun. Namazı ayakta tutun ve zekâtı verin. Allah'a gönül hoşluğu ile farz olandan başka hayırlar ve infaklar da yapın. Çünkü hayır olarak ne yaparsanız onu Allah yanında daha kıymetli ve mükâfatı daha büyük olarak bulacaksınız ve Allah'tan bağışlanmanızı dileyin. Hiç kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 29.06.2025
Paylaş: