أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

geri kalmak

geri kalmak Deyim 1) arkada kalmak; 2) gecikmek; 3) çağdaşlarının ve yaşıtlarının düzeyine gelememek veya düzeyinde olmamak.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

9/Tevbe-81
فَرِحَ
Bu kelime "ferahlık duymak " deyiminde vurgulanmış
الْمُخَلَّفُونَ بِمَقْعَدِهِمْ
Bu kelime "boş oturmak" deyiminde vurgulanmış
خِلَافَ رَسُولِ اللّٰهِ وَكَرِهُٓوا
Bu kelime "ikrah getirmek " deyiminde vurgulanmış
اَنْ يُجَاهِدُوا بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَقَالُوا لَا
Bu kelime "sefere kalkmak" deyiminde vurgulanmış
تَنْفِرُوا
Bu kelime "sefere kalkmak" deyiminde vurgulanmış
فِي الْحَرِّۜ قُلْ نَارُ جَهَنَّمَ اَشَدُّ حَراًّۜ لَوْ كَانُوا يَفْقَهُونَ
Bu kelime "anlayıp dinlemek " deyiminde vurgulanmış

Allah'ın Elçisi’ne muhalefet etmek için (savaştan) geri kalanlar, boş oturmaları ile ferahlık duydular; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihattan ikrah getirdiler ve “Bu sıcakta sefere kalkmayın.” dediler. De ki “Cehennem ateşi daha sıcaktır.” Keşke anlayıp dinleselerdi!

9/Tevbe-83
فَاِنْ رَجَعَكَ اللّٰهُ اِلٰى طَٓائِفَةٍ مِنْهُمْ فَاسْتَأْذَنُوكَ لِلْخُرُوجِ فَقُلْ لَنْ تَخْرُجُوا مَعِيَ اَبَداً وَلَنْ تُقَاتِلُوا مَعِيَ عَدُواًّۜ اِنَّكُمْ رَض۪يتُمْ بِالْقُعُودِ اَوَّلَ مَرَّةٍ فَاقْعُدُوا مَعَ الْخَالِف۪ينَ

Eğer, Allah seni onlardan bir topluluğun yanına döndürür ve onlar savaşa çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: “Benimle asla çıkmayacaksınız, yanımda hiçbir düşmanla savaşmayacaksınız. Çünkü siz başlangıçta oturup kalmaya razı oldunuz. Şimdi de geri kalanlarla beraber oturunuz.

9/Tevbe-87
رَضُوا بِاَنْ يَكُونُوا مَعَ الْخَوَالِفِ وَطُبِـعَ عَلٰى قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا
Bu kelime "anlayıp dinlemek " deyiminde vurgulanmış
يَفْقَهُونَ
Bu kelime "anlayıp dinlemek " deyiminde vurgulanmış

geri kalanlarla birlikte olmaya razı oldular ve kalplerine kilit vuruldu. Onlar artık anlayıp dinlemezler.

9/Tevbe-93
اِنَّمَا السَّب۪يلُ عَلَى الَّذ۪ينَ يَسْتَأْذِنُونَكَ وَهُمْ اَغْنِيَٓاءُۚ رَضُوا بِاَنْ يَكُونُوا مَعَ الْخَوَالِفِۙ وَطَبَعَ اللّٰهُ عَلٰى قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ

Ancak şu kimselerin kınanmasına yol vardır ki zengin oldukları hâlde (geri kalmak için) senden izin isterler. Geri kalanlarla beraber olmağa razı oldular. Allah da onların kalplerine kilit vurdu, artık onlar bilmezler.

9/Tevbe-118
وَعَلَى الثَّلٰثَةِ الَّذ۪ينَ خُلِّفُواۜ حَتّٰٓى اِذَا ضَاقَتْ
Bu kelime "dar gelmek " deyiminde vurgulanmış
عَلَيْهِمُ الْاَرْضُ بِمَا رَحُبَتْ وَضَاقَتْ
Bu kelime "canı sıkılmak" deyiminde vurgulanmış
عَلَيْهِمْ اَنْفُسُهُمْ وَظَنُّٓوا
Bu kelime "kanıya varmak " deyiminde vurgulanmış
اَنْ لَا مَلْجَأَ مِنَ اللّٰهِ اِلَّٓا اِلَيْهِۜ ثُمَّ تَابَ عَلَيْهِمْ لِيَتُوبُواۜ اِنَّ اللّٰهَ هُوَ التَّوَّابُ الرَّح۪يمُ۟

Ve (seferden) geri kalan üç kişinin de (tevbesini kabul etti). Yeryüzü, genişliğine rağmen onlara dar gelmiş ve kendilerinin çok canı sıkılmıştı. Nihayet Allah'tan (onun azabından) yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığı ile ilgili bir kanıya vardılar. Sonra Allah’a tövbe ile yönelmelerinden dolayı Allah da tövbelerini kabul etti. Allah, evet odur tövbeleri kabul eden ve merhamet eden.

9/Tevbe-120
مَا كَانَ لِاَهْلِ الْمَد۪ينَةِ وَمَنْ حَوْلَهُمْ مِنَ الْاَعْرَابِ اَنْ يَتَخَلَّفُوا عَنْ رَسُولِ اللّٰهِ وَلَا يَرْغَبُوا
Bu kelime "can kaygısına düşmek " deyiminde vurgulanmış
بِاَنْفُسِهِمْ
Bu kelime "can kaygısına düşmek " deyiminde vurgulanmış
عَنْ نَفْسِه۪ۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ لَا يُص۪يبُهُمْ ظَمَاٌ وَلَا نَصَبٌ وَلَا مَخْمَصَةٌ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَلَا يَطَؤُ۫نَ
Bu kelime "ayak basmak" deyiminde vurgulanmış
مَوْطِئاً يَغ۪يظُ الْكُفَّارَ وَلَا يَنَالُونَ مِنْ عَدُوٍّ نَيْلاً اِلَّا كُتِبَ لَهُمْ بِه۪ عَمَلٌ صَالِحٌۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُض۪يعُ اَجْرَ الْمُحْسِن۪ينَۙ

Ne Medine halkının, ne de onların çevresinde bulunan bedevi Arapların, Allah'ın elçisinden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarının kaygısına düşmeleri, onlara yakışmaz. Böyledir çünkü Allah yolunda uğrayacakları hiçbir susuzluk, yorgunluk, açlık; kafirleri öfkelendirecek bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları yoktur ki mutlaka bunlarla kendilerine iyi bir amel yazılmış olmasın. Allah güzel davrananların ecrine zayiat verdirmez.

48/Fetih-11
سَيَقُولُ لَكَ الْمُخَلَّفُونَ مِنَ الْاَعْرَابِ شَغَلَتْنَٓا اَمْوَالُنَا وَاَهْلُونَا فَاسْتَغْفِرْ لَنَاۚ يَقُولُونَ بِاَلْسِنَتِهِمْ مَا لَيْسَ ف۪ي قُلُوبِهِمْۜ قُلْ فَمَنْ يَمْلِكُ لَكُمْ مِنَ اللّٰهِ شَيْـٔاً اِنْ اَرَادَ بِكُمْ ضَراًّ
Bu kelime "zarar vermek " deyiminde vurgulanmış
اَوْ اَرَادَ بِكُمْ نَفْعاًۜ
Bu kelime "faydalı olmak " deyiminde vurgulanmış
بَلْ كَانَ اللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يراً

Bedevîlerden savaştan geri kalanlar sana, “Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Bizim için af dile!” diyecekler. Onlar, kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki “Allah size bir zarar vermeyi dilerse yahut faydalı olmayı isterse onun sizin için dilediğine kim engel olabilir? Doğrusu şu ki, Allah sizin yaptıklarınızdan haberdardır.

48/Fetih-15
سَيَقُولُ الْمُخَلَّفُونَ اِذَا انْطَلَقْتُمْ اِلٰى مَغَانِمَ لِتَأْخُذُوهَا ذَرُونَا نَتَّبِعْكُمْۚ يُر۪يدُونَ اَنْ يُبَدِّلُوا كَلَامَ اللّٰهِۜ قُلْ لَنْ تَتَّبِعُونَا كَذٰلِكُمْ قَالَ اللّٰهُ مِنْ قَبْلُۚ فَسَيَقُولُونَ بَلْ تَحْسُدُونَنَاۜ بَلْ كَانُوا لَا
Bu kelime "anlayıp dinlemek " deyiminde vurgulanmış
يَفْقَهُونَ
Bu kelime "anlayıp dinlemek " deyiminde vurgulanmış
اِلَّا قَل۪يلاً

(Savaştan) geri kalanlar, ganimetleri almak için gittiğinizde, “Bırakınız, biz de sizinle beraber gelelim!” diyeceklerdir. Onlar Allah'ın sözünü değiştirmek isterler. De ki “Siz asla bizimle beraber gelmeyeceksiniz. Allah sizin için önceden böyle buyurdu.” Onlar, "Hayır, siz bizi kıskanıyorsunuz!” diyecekler. Aslında onlar, pek az anlayıp dinleyen kimselerdir.

48/Fetih-16
قُلْ لِلْمُخَلَّف۪ينَ مِنَ الْاَعْرَابِ سَتُدْعَوْنَ
Bu kelime "davet etmek " deyiminde vurgulanmış
اِلٰى قَوْمٍ اُو۬ل۪ي بَأْسٍ شَد۪يدٍ تُقَاتِلُونَهُمْ اَوْ يُسْلِمُونَۚ فَاِنْ تُط۪يعُوا يُؤْتِكُمُ اللّٰهُ اَجْراً حَسَناًۚ وَاِنْ تَتَوَلَّوْا كَمَا تَوَلَّيْتُمْ مِنْ قَبْلُ يُعَذِّبْكُمْ عَذَاباً اَل۪يماً

Bedevilerden (seferden) geri kalmış olanlara de ki “Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı davet edileceksiniz. Onlarla savaşırsınız veya onlar teslimiyet gösterirler. Eğer emre itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 20.07.2025
Paylaş: