ferahlık duymak
ferahlık duymak Deyim içinin açıklığını, rahatlığını hissetmek.
İlgili Deyimler
Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler
Siz bir iyilik (hasene) görünce tasa çekerler, başınıza bir hâl geldiğinde ise ferahlık duyarlar. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların 'hileli düzenleri' size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz, Allah, yapmakta olduklarını kuşatandır.
Onlar, Allah'ın kendi fazlından verdiğinden (şehitlikten) ferahlık duyarlar. Arkalarından gelecek olanlara da korkuya kapılmayacakları ve hüzün duymayacakları müjdesini vermek isterler.
Ettiklerinden ferahlık duyan ve yapmadıklarıyla övülmeyi seven kimseler azaptan kurtulur diye hesap etme. Onlar için acıklı bir azap vardır.
Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında her şeyi önlerine serdik. Kendilerine verilenden dolayı ferahlık duyduklarında onları ansızın yakaladık ve o an bütün umutları kırıldı.
Sana (birinin/birilerinin) iyiliği dokunsa onlar tasa çekerler, sana bir musibet isabet edince de “Biz önceden (işi) sağlama almıştık.' derler ve ferahlık duyarak dönüp giderler.
Allah'ın Elçisi’ne muhalefet etmek için (savaştan) geri kalanlar, boş oturmaları ile ferahlık duydular; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihattan ikrah getirdiler ve “Bu sıcakta sefere kalkmayın.” dediler. De ki “Cehennem ateşi daha sıcaktır.” Keşke anlayıp dinleselerdi!
De ki sadece Allah’ın fazlı ve rahmetiyle, işte bunlarla ferahlık duysunlar. Bu, onların (dünya malı) biriktirmelerinden daha hayırlıdır.
Allah dilediğinin rızkını bollaştırır da daraltır da. Onlar dünya hayatıyla ferahlık duydular. Oysa ahiretin yanında dünya hayatı, geçici bir faydadan başka bir şey değildir.
Kendilerine kitap verdiklerimiz sana indirilenle ferahlık duyarlar. Fakat (aleyhteki) gruplardan onun bir kısmını inkâr edenler vardır. De ki "Ben sadece Allah'a kul olmak ve ona şirk koşmamakla emrolundum. Ben yalnız ona davet ederim ve dönüşüm de onadır.
Onlar, kendi işlerinde yollarını ayırdılar; Her bir grup kendi elinde tuttuğu (kapsayıcı olmayan ilkeler) ile ferahlık duymakta.
Bunun üzerine gönderilen hediye Süleyman'a vardığı zaman, Süleyman dedi ki “ Siz, bana mal ile yardım mı ediyorsunuz? Bakın, Allah'ın bana verdiği (mülk ve nübüvvet), size verdiğinden daha hayırlı ve faziletlidir. Doğrusu siz hediyenize güvenip ferahlık duyuyorsunuz.
Birkaç yıl içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah'ındır. Ve o gün mü'minler, ferahlık duyacaklardır.
Onlar, dinlerini parça parça ederek saflara ayrılmışlar. Her bir grup kendi elinde tuttuğu (kapsayıcı olmayan ilkeler) ile ferahlık duymakta.
İnsanlara bir rahmet tattırdığımızda ona ferahlık duyarlar. Şayet yapıp ettiklerinden dolayı onların başına bir hâl geldiğinde ise hemen umutsuzluğa düşerler.
Rasulleri onlara beyyineler getirince, onlar kendilerinde bulunan bilgiyle ferahlık duydular ve alaya aldıkları şey de kendilerinin etrafını sardı.
Bu sayfa yardımcı oldu mu?