أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

kâfi gelmek

kâfi gelmek Deyim yetmek, yetişmek.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-137
فَاِنْ اٰمَنُوا بِمِثْلِ مَٓا اٰمَنْتُمْ بِه۪ فَقَدِ اهْتَدَوْاۚ وَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّمَا هُمْ ف۪ي شِقَاقٍۚ
Bu kelime "ayrı düşmek 2" deyiminde vurgulanmış
فَسَيَكْف۪يكَهُمُ اللّٰهُۚ وَهُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُۜ

Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar ama dönerlerse mutlaka ayrı düşmüş olurlar. Onlara karşı, Allah sana kâfi gelir. O, işitendir, bilendir.

4/Nisa-6
وَابْتَلُوا الْيَتَامٰى حَتّٰٓى اِذَا بَلَغُوا النِّكَاحَۚ فَاِنْ اٰنَسْتُمْ مِنْهُمْ رُشْداً فَادْفَعُٓوا اِلَيْهِمْ اَمْوَالَهُمْۚ وَلَا تَأْكُلُوهَٓا اِسْرَافاً وَبِدَاراً اَنْ يَكْـبَرُواۜ وَمَنْ كَانَ غَنِياًّ فَلْيَسْتَعْفِفْۚ وَمَنْ كَانَ فَق۪يراً فَلْيَأْكُلْ بِالْمَعْرُوفِۜ
Bu kelime "meşru sayılmak " deyiminde vurgulanmış
فَاِذَا دَفَعْتُمْ اِلَيْهِمْ اَمْوَالَهُمْ فَاَشْهِدُوا عَلَيْهِمْۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ حَس۪يباً
Bu kelime "hesap görmek " deyiminde vurgulanmış

Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri (gözetip) deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (de geri alacaklar) diye o malları israf ile ve tez elden yemeyin. Zengin olan (veli) iffetli olmaya çalışsın, fakir olan da meşru sayılan (örfe uygun) bir biçimde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah kâfi gelir.

4/Nisa-45
وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِاَعْدَٓائِكُمْۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَلِياًّۗ وَكَفٰى بِاللّٰهِ نَص۪يراً

Allah, sizin düşmanlarınızı çok daha iyi bilir. Allah, dost olarak da kâfi gelir. Allah, yardımcı olarak da kâfi gelir.

4/Nisa-50
اُنْظُرْ كَيْفَ يَفْتَرُونَ
Bu kelime "iftira atmak " deyiminde vurgulanmış
عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَۜ
Bu kelime "yalan atmak (kıvırmak) " deyiminde vurgulanmış
وَكَفٰى بِه۪ٓ اِثْماً
Bu kelime "günaha girmek " deyiminde vurgulanmış
مُب۪يناً۟

Bak, nasıl da Allah hakkında iftira ve yalan atıyorlar; apaçık bir günaha girmiş olmak için bu (onlara) kâfi gelir!

4/Nisa-55
فَمِنْهُمْ مَنْ اٰمَنَ بِه۪ وَمِنْهُمْ مَنْ صَدَّ عَنْهُۜ وَكَفٰى بِجَهَنَّمَ سَع۪يراً

Onlardan bir kısmı İbrahim'e inandı, kimi de ondan uzaklaştı; (onlara) kavurucu bir ateş olarak cehennem kâfi gelir!

4/Nisa-70
ذٰلِكَ الْفَضْلُ مِنَ اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ عَل۪يماً۟

Bu fazl Allah'tandır. Bilen olarak Allah kâfi gelir!

4/Nisa-79
مَٓا اَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّٰهِۘ وَمَٓا اَصَابَكَ مِنْ سَيِّئَةٍ فَمِنْ نَفْسِكَۜ وَاَرْسَلْنَاكَ لِلنَّاسِ رَسُولاًۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ شَه۪يداً

Sana gelen iyilik Allah'tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah kâfi gelir!

4/Nisa-81
وَيَقُولُونَ طَاعَةٌۘ فَاِذَا بَرَزُوا مِنْ عِنْدِكَ بَيَّتَ طَٓائِفَةٌ مِنْهُمْ غَيْرَ الَّذ۪ي تَقُولُۜ وَاللّٰهُ يَكْتُبُ مَا يُبَيِّتُونَۚ فَاَعْرِضْ
Bu kelime "aldırış etmemek" deyiminde vurgulanmış
عَنْهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلاً

«Baş üstüne» derler ama yanından ayrılınca onlardan bir kısmı, senin dediğinin aksine kumpas kurarlar. Allah da onların kurduklarını yazar. Sen onlara aldırış etme ve Allah'a dayan. Sana vekil olarak Allah kâfi gelir!

4/Nisa-132
وَلِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلاً

Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Vekil olarak Allah kâfi gelir!

4/Nisa-166
لٰكِنِ اللّٰهُ يَشْهَدُ بِمَٓا اَنْزَلَ اِلَيْكَ اَنْزَلَهُ بِعِلْمِه۪ۚ وَالْمَلٰٓئِكَةُ يَشْهَدُونَۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ شَه۪يداً

Fakat Allah sana indirdiğine şahitlik eder; onu kendi ilmi ile indirdi. Melekler de (buna) şahitlik ederler. Ve şahit olarak Allah kâfi gelir!

4/Nisa-171
يَٓا اَهْلَ الْكِتَابِ لَا
Bu kelime "yolu (yolunu) şaşırmak " deyiminde vurgulanmış
تَغْلُوا
Bu kelime "yolu (yolunu) şaşırmak " deyiminde vurgulanmış
ف۪ي د۪ينِكُمْ وَلَا تَقُولُوا عَلَى اللّٰهِ اِلَّا الْحَقَّۜ اِنَّمَا الْمَس۪يحُ ع۪يسَى ابْنُ مَرْيَمَ رَسُولُ اللّٰهِ وَكَلِمَتُهُۚ اَلْقٰيهَٓا اِلٰى مَرْيَمَ وَرُوحٌ مِنْهُۘ فَاٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرُسُلِه۪ۚ وَلَا تَقُولُوا ثَلٰثَةٌۜ اِنْتَهُوا
Bu kelime "son vermek " deyiminde vurgulanmış
خَيْراً لَكُمْۜ اِنَّمَا اللّٰهُ اِلٰهٌ وَاحِدٌۜ سُبْحَانَهُٓ اَنْ يَكُونَ لَهُ وَلَدٌۢ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلاً۟

Ey kitap ehli! Dininizde yolunuzu şaşırmayın ve Allah hakkında sadece hakkı söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın elçisi, Meryem’e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve elçilerine iman edin. “(Allah) üçtür” demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki ve yerdeki her şey onundur. Vekil olarak Allah kâfi gelir!

13/Ra'd-43
وَيَقُولُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَسْتَ مُرْسَلاًۜ قُلْ كَفٰى بِاللّٰهِ شَه۪يداً بَيْن۪ي وَبَيْنَكُمْۙ وَمَنْ عِنْدَهُ عِلْمُ الْكِتَابِ

Kâfirler "Sen elçi değilsin" diyorlar. De ki "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve kendilerinde Kitap'tan ilim bulunanlar kâfi gelir."

17/İsra-14
اِقْرَأْ كِتَابَكَۜ كَفٰى بِنَفْسِكَ الْيَوْمَ عَلَيْكَ حَس۪يباًۜ
Bu kelime "hesap görmek " deyiminde vurgulanmış

"Oku kitabını! Bugün kendi nefsin hesap görücü olarak sana kâfi gelir."

17/İsra-17
وَكَمْ اَهْلَكْنَا
Bu kelime "helak etmek " deyiminde vurgulanmış
مِنَ الْقُرُونِ مِنْ بَعْدِ نُوحٍۜ وَكَفٰى بِرَبِّكَ بِذُنُوبِ عِبَادِه۪ خَب۪يراً
Bu kelime "haberi olmak " deyiminde vurgulanmış
بَص۪يراً

Nuh'tan sonraki nesillerden nicelerini helak ettik. Kullarının günahlarından haberi olan ve (her şeyi) gören Rabb’in kâfi gelir!

17/İsra-65
اِنَّ عِبَاد۪ي لَيْسَ
Bu kelime "nüfuz etmek " deyiminde vurgulanmış
لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌۜ
Bu kelime "nüfuz etmek " deyiminde vurgulanmış
وَكَفٰى بِرَبِّكَ وَك۪يلاً

Sen benim kullarıma nüfuz edemezsin. Vekil olarak Rabb’in kâfi gelir!

17/İsra-96
قُلْ كَفٰى بِاللّٰهِ شَه۪يداً بَيْن۪ي وَبَيْنَكُمْۜ اِنَّهُ كَانَ بِعِبَادِه۪ خَب۪يراً
Bu kelime "haberi olmak " deyiminde vurgulanmış
بَص۪يراً

De ki “Benimle sizin aranızda gerçek şahit olarak Allah kâfi gelir. Şüphesiz ki o kullarından haberi olan, onları görendir."

21/Enbiya-47
وَنَضَعُ الْمَوَاز۪ينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيٰمَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْـٔاًۜ وَاِنْ كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ اَتَيْنَا بِهَاۜ وَكَفٰى بِنَا حَاسِب۪ينَ
Bu kelime "hesap görmek " deyiminde vurgulanmış

Biz ise kıyamet gününe özel hassas ölçü aletlerini kurarız da artık, hiçbir nefis hiçbir biçimde haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücü olarak biz kâfi geliriz!

25/Furkan-31
وَكَذٰلِكَ جَعَلْنَا
Bu kelime "ortaya koymak " deyiminde vurgulanmış
لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُواًّ مِنَ الْمُجْرِم۪ينَۜ وَكَفٰى بِرَبِّكَ هَادِياً
Bu kelime "hidayete ermek" deyiminde vurgulanmış
وَنَص۪يراً

Biz bu şekilde her nebi için mücrimlerden bir düşman ortaya koyduk. Hidayete erdiren ve yardımcı olan Rabb’in kâfi gelir.

25/Furkan-58
وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذ۪ي لَا يَمُوتُ وَسَبِّـحْ بِحَمْدِه۪ۜ وَكَفٰى بِه۪ بِذُنُوبِ عِبَادِه۪ خَب۪يراًۚۛ
Bu kelime "haberi olmak " deyiminde vurgulanmış

Ölümsüz ve daima diri olan Allah'a tevekkül et. Onu hamt ile tespih et. Kullarının günahlarından haberi olan (Rabb’in) kâfi gelir!

29/Ankebut-52
قُلْ كَفٰى بِاللّٰهِ بَيْن۪ي وَبَيْنَكُمْ شَه۪يداًۚ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِالْبَاطِلِ وَكَفَرُوا بِاللّٰهِۙ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Bu kelime "hüsrana uğramak " deyiminde vurgulanmış

De ki “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah kâfi gelir. O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Batıla inanıp Allah'ı inkâr edenler, (var ya) işte hüsrana uğrayacaklar onlardır.

33/Ahzap-1
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ اتَّقِ اللّٰهَ وَلَا
Bu kelime "(birinin) emrine girmek " deyiminde vurgulanmış
تُطِعِ
Bu kelime "(birinin) emrine girmek " deyiminde vurgulanmış
الْكَافِر۪ينَ وَالْمُنَافِق۪ينَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَل۪يماً حَك۪يماًۙ
Bu kelime "hüküm vermek" deyiminde vurgulanmış

Ey Nebi! Allah’a karşı takvalı ol! Kâfirlerin ve münafıkların emrine girme. Şüphesiz ki Allah bilendir, doğru hüküm verendir.

33/Ahzap-2
وَاتَّبِعْ مَا يُوحٰٓى اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يراًۙ
Bu kelime "haberi olmak " deyiminde vurgulanmış

Rabb’inden sana vahyolunana uy! Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

33/Ahzap-3
وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلاً

Allah'a tevekkül et, vekil olarak Allah kâfi gelir!

33/Ahzap-39
اَلَّذ۪ينَ يُبَلِّغُونَ رِسَالَاتِ اللّٰهِ وَيَخْشَوْنَهُ
Bu kelime "içi titremek " deyiminde vurgulanmış
وَلَا يَخْشَوْنَ اَحَداً اِلَّا اللّٰهَۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ حَس۪يباً
Bu kelime "hesap görmek " deyiminde vurgulanmış

Onlar (elçiler), Allah'ın risaletini tebliğ edenler, ondan içleri titreyerek korkanlar ve ondan başka kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah kâfi gelir.

33/Ahzap-48
وَلَا
Bu kelime "(birinin) emrine girmek " deyiminde vurgulanmış
تُطِـعِ
Bu kelime "(birinin) emrine girmek " deyiminde vurgulanmış
الْكَافِر۪ينَ وَالْمُنَافِق۪ينَ وَدَعْ اَذٰيهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلاً

Kâfirlerin ve münafıkların emrine girme! Onların eziyetlerine aldırma. Allah'a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter.

48/Fetih-28
هُوَ الَّـذ۪ٓي اَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدٰى وَد۪ينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدّ۪ينِ كُلِّه۪ۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ شَه۪يداًۜ

Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, elçisini hidayet ve hak din ile gönderen odur. Şahit olarak Allah kâfi gelir!

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 30.12.2025
Paylaş: