أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

yolda kalmak

yolda kalmak Deyim kaza, doğal afet vb. sebeplerden olayı yolda ilerleyememek, gideceği yere varamamak.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-177
لَيْسَ الْبِرَّ اَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَالْمَلٰٓئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيّ۪نَۚ وَاٰتَى الْمَالَ عَلٰى حُبِّه۪ ذَوِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينَ وَابْنَ السَّب۪يلِ وَالسَّٓائِل۪ينَ وَفِي الرِّقَابِۚ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَۚ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ اِذَا عَاهَدُواۚ وَالصَّابِر۪ينَ فِي الْبَأْسَٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ وَح۪ينَ الْبَأْسِۜ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ صَدَقُواۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ

İyilik yüzlerinizi doğuya veya batıya çevirmeniz değildir. Ancak iyilik; Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitap'a ve nebilere iman eden; onun sevgisi ile malı yakınlara, yetimlere, miskinlere, yolda kalana, dilenenlere ve esirlere veren; namazı kılan; zekâtı veren; söz verdiğinde sözünü tutan; darlıkta, hastalıkta ve savaşın kızıştığı anda sabreden kimselerin yaptıklarıdır. İşte bunlar doğru olanlardır. Takva sahibi olanlar da bunlardır.

2/Bakara-215
يَسْـَٔلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَۜ قُلْ مَٓا اَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَب۪ينَ وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَابْنِ السَّب۪يلِۜ وَمَا تَفْعَلُوا
Bu kelime "hayır işlemek " deyiminde vurgulanmış
مِنْ
Bu kelime "hayır işlemek " deyiminde vurgulanmış
خَيْرٍ
Bu kelime "hayır işlemek " deyiminde vurgulanmış
فَاِنَّ اللّٰهَ بِه۪ عَل۪يمٌ

(Ey Peygamber!) Sana ne harcayacaklarını [yunfikûn] soruyorlar? De ki: “Hayır olarak vereceğiniz/harcıyacağınız; öncelikle ana-baba, yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar [ibnu’s-sebîl] içindir. Her ne hayır işlerseniz işleyin muhakkak ki Allah onu bilir.

4/Nisa-36
وَاعْبُدُوا اللّٰهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِه۪ شَيْـٔاً وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَاناً وَبِذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبٰى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّب۪يلِۙ وَمَا
Bu kelime "(birinin) eline bakmak " deyiminde vurgulanmış
مَلَكَتْ
Bu kelime "(birinin) eline bakmak " deyiminde vurgulanmış
اَيْمَانُكُمْۜ
Bu kelime "(birinin) eline bakmak " deyiminde vurgulanmış
اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالاً فَخُوراًۙ

Allah'a kul olun, ona hiçbir şeyi şirk koşmayın, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, miskinlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yakındaki arkadaşa, yolda kalana ve elinize bakanlara iyilik edin. Allah kendini beğenip böbürlenenleri sevmez.

8/Enfal-41
وَاعْلَمُٓوا اَنَّمَا غَنِمْتُمْ مِنْ شَيْءٍ فَاَنَّ لِلّٰهِ خُمُسَهُ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَابْنِ السَّب۪يلِۙ اِنْ كُنْتُمْ اٰمَنْتُمْ بِاللّٰهِ وَمَٓا اَنْزَلْنَا عَلٰى عَبْدِنَا يَوْمَ الْفُرْقَانِ يَوْمَ الْتَقَى الْجَمْعَانِۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

Allah'a ve (hakla batılın) ayrıldığı günde, iki topluluğun karşı karşıya geldiği o günde, kulumuza indirilmiş olana iman ediyorsanız bilin ki ganimet olarak ele geçirdiklerinizin beşte biri Allah, Resul’ü, yakınlar, yetimler, miskinler ve yolda kalmış kişi içindir. Allah, her şeye gücü yetendir.

9/Tevbe-60
اِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَـرَٓاءِ وَالْمَسَاك۪ينِ وَالْعَامِل۪ينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَ۬لَّفَةِ
Bu kelime "kalp (kalbini) kazanmak (fethetmek)" deyiminde vurgulanmış
قُلُوبُهُمْ
Bu kelime "kalp (kalbini) kazanmak (fethetmek)" deyiminde vurgulanmış
وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِم۪ينَ وَف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَابْنِ السَّب۪يلِۜ فَر۪يضَةً
Bu kelime "farz olmak " deyiminde vurgulanmış
مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ

Sadakalar (zekâtlar) Allah tarafından bir farz olarak fakirlere, miskinlere, onların toplanmasında çalışanlara, kalpleri kazanılacak olanlara, esirlere, borçlulara, Allah yolunda olanlara ve yolda kalanlaradır. Allah alimdir, hakimdir.

17/İsra-26
وَاٰتِ ذَا الْقُرْبٰى حَقَّهُ
Bu kelime "hakkını vermek " deyiminde vurgulanmış
وَالْمِسْك۪ينَ وَابْنَ السَّب۪يلِ وَلَا تُبَذِّرْ تَبْذ۪يراً

Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver fakat saçıp savurma.

30/Rum-38
فَاٰتِ ذَا الْقُرْبٰى حَقَّهُ
Bu kelime "hakkını vermek " deyiminde vurgulanmış
وَالْمِسْك۪ينَ وَابْنَ السَّب۪يلِۜ ذٰلِكَ خَيْرٌ لِلَّذ۪ينَ يُر۪يدُونَ وَجْهَ اللّٰهِۘ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Bu kelime "felah bulmak " deyiminde vurgulanmış

O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah'ın rızasını isteyenler için bu, en iyisidir. İşte onlar felah bulanlardır.

59/Haşir-7
مَٓا اَفَٓاءَ اللّٰهُ عَلٰى رَسُولِه۪ مِنْ اَهْلِ الْقُرٰى فَلِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَابْنِ السَّب۪يلِۙ كَيْ لَا
Bu kelime "... hâline gelmek" deyiminde vurgulanmış
يَكُونَ
Bu kelime "... hâline gelmek" deyiminde vurgulanmış
دُولَةً
Bu kelime "... hâline gelmek" deyiminde vurgulanmış
بَيْنَ الْاَغْنِيَٓاءِ مِنْكُمْۜ وَمَٓا اٰتٰيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهٰيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُواۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِۢ

Allah'ın, (idaresi Müslümanların eline geçen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın resulüne kazandırdığı mallar, Allah'a, resulüne, (ölen mü'minlerin) yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Bunu böyle yaptık ki mal mülk (sırf) sizden zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) hâline gelmesin. Resul size neyi verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah'ın azabı çetindir.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 29.06.2025
Paylaş: