أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

felah bulmak

felah bulmak Deyim kurtulmak, onmak.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-5
اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى
Bu kelime "yol göstermek " deyiminde vurgulanmış
مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

İşte, Rableri tarafından yol gösterilenler ve felah bulanlar onlardır.

3/Aliimran-104
وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ اُمَّةٌ يَدْعُونَ
Bu kelime "davet etmek " deyiminde vurgulanmış
اِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ
Bu kelime "iş edinmek " deyiminde vurgulanmış
بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Sizden marufu (örfe uygun olanı) iş edinen, münkerden (bilinmedik olandan) kaçınan ve hayra davet eden bir ümmet olsun! İşte onlar felaha erenlerdir.

5/Maide-35
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَابْتَغُٓوا
Bu kelime "vesile aramak " deyiminde vurgulanmış
اِلَيْهِ الْوَس۪يلَةَ
Bu kelime "vesile aramak " deyiminde vurgulanmış
وَجَاهِدُوا
Bu kelime "gayret göstermek " deyiminde vurgulanmış
ف۪ي سَب۪يلِه۪ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve ona vesile arayın. Ve onun yolunda gayret gösterin ki felah bulabilesiniz.

5/Maide-90
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ
Bu kelime "mesafe bırakmak (koymak)" deyiminde vurgulanmış
لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Ey iman edenler! Serseme çeviren içki, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlarla aranıza mesafe koyun ki felah bulasınız.

5/Maide-100
قُلْ لَا يَسْتَوِي الْخَب۪يثُ وَالطَّيِّبُ وَلَوْ اَعْجَبَكَ
Bu kelime "acayibine gitmek " deyiminde vurgulanmış
كَـثْرَةُ الْخَب۪يثِۚ فَاتَّقُوا اللّٰهَ يَٓا اُو۬لِي الْاَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ۟

De ki habis ve tayyip bir değildir; habisin çokluğu acayibine gitse de (bu böyledir). Öyleyse ey sağduyu sahipleri! Allah'tan sakınınız ki felah bulasınız.

7/Araf-8
وَالْوَزْنُ يَوْمَئِذٍۨ الْحَقُّۚ فَمَنْ ثَقُلَتْ
Bu kelime "ağır basmak" deyiminde vurgulanmış
مَوَاز۪ينُهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

O gün tartı haktır. Kimin sevapları ağır basarsa işte onlar felah bulanlardır.

7/Araf-69
اَوَعَجِبْتُمْ
Bu kelime "acayibine gitmek " deyiminde vurgulanmış
اَنْ جَٓاءَكُمْ ذِكْرٌ مِنْ رَبِّكُمْ عَلٰى رَجُلٍ مِنْكُمْ لِيُنْذِرَكُمْۜ وَاذْكُرُٓوا اِذْ جَعَلَكُمْ خُلَـفَٓاءَ مِنْ بَعْدِ قَوْمِ نُوحٍ وَزَادَكُمْ فِي الْخَلْقِ بَصْۣـطَةًۚ فَاذْكُرُٓوا اٰلَٓاءَ اللّٰهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Sizi uyarması için içinizden bir adam vasıtasıyla Rabb’inizden size bir uyarı (zikir) gelmesi mi acayibinize gitti? Düşünün ki Nuh kavminden sonra sizi halifeler yaptı ve sizin yaratılıştaki gücünüzü daha da artırdı. Allah'ın nimetlerini anın; olur ki felah bulursunuz.

7/Araf-157
اَلَّذ۪ينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الْاُمِّيَّ الَّذ۪ي يَجِدُونَهُ مَكْتُوباً عِنْدَهُمْ فِي التَّوْرٰيةِ وَالْاِنْج۪يلِۘ يَأْمُرُهُمْ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهٰيهُمْ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَٓائِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ اِصْرَهُمْ وَالْاَغْلَالَ الَّت۪ي كَانَتْ عَلَيْهِمْۜ فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِه۪ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّـذ۪ٓي اُنْزِلَ مَعَهُٓۙ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ۟

Onlar, ellerindeki Tevrat'ta ve İncil'de tanımlanmış olan ümmi nebi olan Rasul’e uyarlar. O, onlara marufu emreder, münkeri nehyeder. Yine onlara tayyip olanları helal kılar, habis olanları yasaklar. Ağır sorumluluk yüklerini ve zincirlerini kaldırır. Ve sonuç olarak, ona inanan, onu destekleyen, ona yardım eden ve ona bahşedilen nurun (Kur'an'ın) ardına onunla birlikte düşenler; işte böyleleri, felah bulanlardır.

8/Enfal-45
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا لَق۪يتُمْ
Bu kelime "karşı karşıya gelmek " deyiminde vurgulanmış
فِئَةً فَاثْبُتُوا
Bu kelime "sebat etmek (göstermek)" deyiminde vurgulanmış
وَاذْكُرُوا اللّٰهَ كَث۪يراً لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَۚ

Ey iman edenler! Bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman sebat edin ve Allah’ı çokça anın ki felah bulasınız.

9/Tevbe-88
لٰكِنِ الرَّسُولُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مَعَهُ جَاهَدُوا بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْخَيْرَاتُۘ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Fakat Rasul ve onunla beraber inananlar, mallarıyla, canlarıyla cihat ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır ve işte böyleleri, felah bulanlardır.

18/Kehif-20
اِنَّهُمْ اِنْ يَظْهَرُوا
Bu kelime "derdest etmek" deyiminde vurgulanmış
عَلَيْكُمْ يَرْجُمُوكُمْ
Bu kelime "taşa tutmak " deyiminde vurgulanmış
اَوْ يُع۪يدُوكُمْ ف۪ي مِلَّتِهِمْ وَلَنْ تُفْلِحُٓوا اِذاً اَبَداً

Çünkü onlar sizi derdest ederlerse taşa tutarlar veya kendi dinlerine döndürürler. O takdirde asla felah bulamazsınız."

20/Taha-64
فَاَجْمِعُوا كَيْدَكُمْ
Bu kelime "tuzak kurmak " deyiminde vurgulanmış
ثُمَّ ائْتُوا صَفاًّۚ وَقَدْ اَفْلَحَ الْيَوْمَ مَنِ اسْتَعْلٰى
Bu kelime "üstün olmak (gelmek)" deyiminde vurgulanmış

Artık bütün tuzaklarınızı kurun sonra da sırayla gelin. Bugün üstün gelen felah bulur."

22/Hac-77
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا
Bu kelime "secdeye varmak (kapanmak)" deyiminde vurgulanmış
وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ وَافْعَلُوا الْخَيْرَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَۚ

Ey iman edenler! Rüku edin, secdeye kapanın, Rabb’inize ibadet edin ve hayır işleyin ki felah bulasınız.

23/Mü'minun-1
قَدْ اَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَۙ

Müminler, kesin felah bulmuştur.

23/Mü'minun-102
فَمَنْ ثَقُلَتْ
Bu kelime "ağır basmak" deyiminde vurgulanmış
مَوَاز۪ينُهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Kimin sevapları ağır basarsa işte onlar felah bulanlardır.

24/Nur-31
وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ
Bu kelime "gözlerini kaçırmak " deyiminde vurgulanmış
مِنْ
Bu kelime "gözlerini kaçırmak " deyiminde vurgulanmış
اَبْصَارِهِنَّ
Bu kelime "gözlerini kaçırmak " deyiminde vurgulanmış
وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّۖ وَلَا يُبْد۪ينَ ز۪ينَتَهُنَّ اِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ اَوْ اٰبَٓائِهِنَّ اَوْ اٰبَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اَبْنَٓائِهِنَّ اَوْ اَبْنَٓاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَن۪ٓي اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَن۪ٓي اَخَوَاتِهِنَّ اَوْ نِسَٓائِهِنَّ اَوْ مَا
Bu kelime "(birinin) eline bakmak " deyiminde vurgulanmış
مَلَكَتْ
Bu kelime "(birinin) eline bakmak " deyiminde vurgulanmış
اَيْمَانُهُنَّ
Bu kelime "(birinin) eline bakmak " deyiminde vurgulanmış
اَوِ التَّابِع۪ينَ غَيْرِ اُو۬لِي الْاِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ اَوِ الطِّفْلِ الَّذ۪ينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلٰى عَوْرَاتِ النِّسَٓاءِۖ وَلَا يَضْرِبْنَ بِاَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْف۪ينَ مِنْ ز۪ينَتِهِنَّۜ وَتُوبُٓوا اِلَى اللّٰهِ جَم۪يعاً اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Mümin kadınlara da söyle, gözlerini (haramdan) kaçırsınlar; ferçlerini korusunlar. Güzelliklerinden görünen kısım dışındakileri açmasınlar. Başörtülerinin bir kısmını yakalarının üstüne vursunlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, ellerine bakanlar, kadına ihtiyacı kalmamış erkekler ve kadınların edep yerlerine ilgi duymayan küçük çocuklar dışında hiç kimseye süslerini açmasınlar. Gizledikleri güzellikleri bilinsin diye ayaklarının bir bölümü ile yere vurmasınlar. Müminler, hep birlikte Allah’a yönelin ki felah bulasınız.

24/Nur-51
اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِن۪ينَ اِذَا دُعُٓوا اِلَى اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ اَنْ يَقُولُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَاۜ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resul'üne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak «İşittik ve itaat ettik» demeleridir. İşte asıl bunlar felah bulanlardır.

28/Kasas-67
فَاَمَّا مَنْ تَابَ وَاٰمَنَ وَعَمِلَ صَالِحاً فَعَسٰٓى اَنْ يَكُونَ مِنَ الْمُفْلِح۪ينَ

Fakat tevbe eden, iman edip iyi işler yapan kimseye gelince, onun felah bulanlardan olması umulur.

30/Rum-38
فَاٰتِ ذَا الْقُرْبٰى حَقَّهُ
Bu kelime "hakkını vermek-1" deyiminde vurgulanmış
وَالْمِسْك۪ينَ وَابْنَ
Bu kelime "yolda kalmak " deyiminde vurgulanmış
السَّب۪يلِۜ
Bu kelime "yolda kalmak " deyiminde vurgulanmış
ذٰلِكَ خَيْرٌ لِلَّذ۪ينَ يُر۪يدُونَ وَجْهَ اللّٰهِۘ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

O hâlde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allah'ın rızasını isteyenler için bu, en iyisidir. İşte onlar felah bulanlardır.

31/Lokman-5
اُو۬لٰٓئِكَ عَلٰى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

İşte onlar, Rableri tarafından gösterilmiş doğru yol üzeredirler ve onlar felah bulanlardır.

58/Mücadele-22
لَا تَجِدُ قَوْماً يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ يُوَٓادُّونَ
Bu kelime "(birini) hoş tutmak " deyiminde vurgulanmış
مَنْ حَٓادَّ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُٓوا اٰبَٓاءَهُمْ اَوْ اَبْنَٓاءَهُمْ اَوْ اِخْوَانَهُمْ اَوْ عَش۪يرَتَهُمْۜ اُو۬لٰٓئِكَ كَتَبَ ف۪ي قُلُوبِهِمُ الْا۪يمَانَ وَاَيَّدَهُمْ بِرُوحٍ مِنْهُۜ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ رَضِيَ
Bu kelime "razı olmak (gelmek) " deyiminde vurgulanmış
اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا
Bu kelime "razı olmak (gelmek) " deyiminde vurgulanmış
عَنْهُۜ اُو۬لٰٓئِكَ حِزْبُ
Bu kelime "taraf (tarafını) tutmak" deyiminde vurgulanmış
اللّٰهِۜ اَلَٓا اِنَّ حِزْبَ
Bu kelime "taraf (tarafını) tutmak" deyiminde vurgulanmış
اللّٰهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve resulüne karşı gelenleri hoş tuttuğunu göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da ondan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafını tutanlardır. İyi bilin ki felah bulacaklar da sadece Allah'ın tarafını tutanlardır.

59/Haşir-9
وَالَّذ۪ينَ تَبَوَّؤُ الدَّارَ وَالْا۪يمَانَ مِنْ قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ
Bu kelime "yeğ tutmak " deyiminde vurgulanmış
مَنْ هَاجَرَ
Bu kelime "göç etmek (eylemek) " deyiminde vurgulanmış
اِلَيْهِمْ وَلَا
Bu kelime "rahatsızlık duymak" deyiminde vurgulanmış
يَجِدُونَ
Bu kelime "rahatsızlık duymak" deyiminde vurgulanmış
ف۪ي صُدُورِهِمْ حَاجَةً
Bu kelime "rahatsızlık duymak" deyiminde vurgulanmış
مِمَّٓا اُو۫تُوا وَيُؤْثِرُونَ
Bu kelime "önde gelmek " deyiminde vurgulanmış
عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌۜ وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِه۪ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَۚ

Onlardan önce o yurda yerleşen ve imana sarılanlar, göç edenleri, kendilerine yeğ tutarlar. Onlara verilenlerden, içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa bile onlar kendileri için önde gelir. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar felah bulanlardır.

62/Cuma-10
فَاِذَا قُضِيَتِ الصَّلٰوةُ فَانْتَشِرُوا فِي الْاَرْضِ وَابْتَغُوا مِنْ فَضْلِ اللّٰهِ وَاذْكُرُوا اللّٰهَ كَث۪يراً لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın fazlından isteyin. Allah'ı çok zikredin; umulur ki felah bulursunuz.

64/Tegabun-16
فَاتَّقُوا اللّٰهَ مَا
Bu kelime "elinden geleni yapmak " deyiminde vurgulanmış
اسْتَطَعْتُمْ
Bu kelime "elinden geleni yapmak " deyiminde vurgulanmış
وَاسْمَعُوا وَاَط۪يعُوا وَاَنْفِقُوا خَيْراً لِاَنْفُسِكُمْۜ وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِه۪ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

O hâlde elinizden geleni yaparak Allah'a isyandan kaçının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar felah bulanlardır.

91/Şems-1
وَالشَّمْسِ وَضُحٰيهَاۙۖ

1- Ant olsun güneşe ve onun aydınlığına,

91/Şems-2
وَالْقَمَرِ اِذَا تَلٰيهَاۙۖ

2. Onu izlediği zaman aya,

91/Şems-3
وَالنَّهَارِ اِذَا جَلّٰيهَاۙۖ

3. Onu açığa çıkardığı zaman gündüze,

91/Şems-4
وَالَّيْلِ اِذَا يَغْشٰيهَاۙۖ

4. Onu bürüdüğü zaman geceye,

91/Şems-5
وَالسَّمَٓاءِ وَمَا بَنٰيهَاۙۖ

5. Göğe ve onu bina edene,

91/Şems-6
وَالْاَرْضِ وَمَا طَحٰيهَاۙۖ

6. Yere ve onu döşeyene,

91/Şems-7
وَنَفْسٍ وَمَا سَوّٰيهَاۙۖ
Bu kelime "düzen vermek (düzene koymak düzene sokmak)" deyiminde vurgulanmış

7. Nefse ve ona düzen verene;

91/Şems-8
فَاَلْهَمَهَا
Bu kelime "ilham etmek (vermek)" deyiminde vurgulanmış
فُجُورَهَا وَتَقْوٰيهَاۙۖ

8. Sonra ona fücur (kötülüğe eğilimi) ve takvayı (sakınmayı) ilham edene.

91/Şems-9
قَدْ اَفْلَحَ مَنْ زَكّٰيهَاۙۖ
Bu kelime "tezkiyesini düzeltmek " deyiminde vurgulanmış

9- Tezkiyesini düzelten gerçekten felah bulmuştur.

91/Şems-10
وَقَدْ خَابَ
Bu kelime "ağır kayba uğramak" deyiminde vurgulanmış
مَنْ دَسّٰيهَاۜ
Bu kelime "günaha sokmak " deyiminde vurgulanmış

10- Onu (nefsini) günaha sokan kimse de ağır kayba uğramıştır.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 15.08.2025
Paylaş: