müsaade etmek (buyurmak)
müsaade etmek (buyurmak) Deyim izin vermek
Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler
Firavun şöyle dedi: "Ben size müsaade etmeden önce ona iman mı ettiniz? Bu, halkını dışarı atmak amacıyla şehirde kurmuş olduğunuz bir tuzaktır. Yakında bileceksiniz.
Allah seni affetti. Fakat doğru söyleyenler sana iyice belli olup, sen yalancıları bilinceye kadar onlara niçin müsaade ettin?
Onlardan bir de: "Bana müsaade et, başımı belaya sokma." diyenler var. İyi bilin ki onlar, zaten başı belada olanlardır. Cehennem de kâfirleri kuşatacaktır.
De ki: "Allah'ın size rızık olarak verdiklerinin kimisini helal kimisini haram kılmanız hakkında ne diyorsunuz?" De ki "Allah mı size müsaade etti yoksa siz Allah'a iftira mı atıyorsunuz?"
Ondan yeise bürününce (meseleyi) gizli görüşmek üzere ayrılıp (bir kenara) çekildiler. Büyükleri dedi ki “Babanızın sizden Allah adına söz aldığını, daha önce de Yusuf hakkında ifrata kaçtığınızı bilmiyor musunuz? Babam bana müsaade edinceye veya Allah hakkımda hükmünü icra edinceye kadar bu yerden asla ayrılmayacağım. O hükmünü icra edenlerin en hayırlısıdır.”
(Firavun) dedi ki: "Ben size müsaade etmeden ona iman mı ettiniz? Muhakkak o size büyüyü öğreten büyüğünüzdür. Öyleyse ben de sizin ellerinizi ve bacaklarınızı çaprazlama kesecek ve sizi hurma dallarına asacağım. Siz de hangimizin azabının daha şiddetli ve daha kalıcı olduğunu bileceksiniz!"
O gün, Rahman'ın müsaade ettiği ve sözünden razı olduğundan başkasının şefaati fayda vermez.
Bu nur, Allah'ın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine müsaade ettiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam onu tespih ederler.
Mü'minler o kimselerdir ki Allah'a ve elçisine iman edenler, onunla birlikte toplu(mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken ondan izin alıncaya kadar çekip gitmeyenlerdir. Gerçekten, senden izin alanlar, işte onlar Allah'a ve elçisine iman edenlerdir. Böylelikle, senden kendi bazı işleri için izin istedikleri zaman, dilediğine müsaade et ve onlar için Allah'tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
(Firavun) dedi ki: "Ben size müsaade etmeden ona iman mı ettiniz? O size büyüyü öğreten büyüğünüzdür. Yakında muhakkak bileceksiniz. Sizin ellerinizi ve bacaklarınızı çaprazlama kesecek sonra hepinizi asacağım."
Onun katında kendisine müsaade ettiğinin dışında kimsenin şefaati fayda vermez. Sonunda kalplerinden korku giderilince "Rabbiniz ne söyledi?" derler. "Hakkı…" derler. O yücedir, büyüktür.
Özür dilemelerine bile müsaade edilmez.
Ruh ve meleklerin saflar halinde duracakları gün, Rahman'ın kendilerine müsaade ettiğinin dışında olanlar konuşmazlar. (Konuşacak olan da) doğruyu söyleyecektir.
Bu sayfa yardımcı oldu mu?