أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Türkçe Deyim

azap vermek

azap vermek Deyim acı çektirmek, üzmek: 'Bu düşünce ona epeyce azap verdi.' -A. Midhat.

— Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü

İlgili Deyimler

Deyimin Geçtiği Ayet/Ayetler

2/Bakara-284
لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ وَاِنْ تُبْدُوا
Bu kelime "(bir durumu) açığa vurmak " deyiminde vurgulanmış
مَا ف۪ٓي اَنْفُسِكُمْ اَوْ تُخْفُوهُ يُحَاسِبْكُمْ بِهِ اللّٰهُۜ فَيَغْفِرُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır. Nefislerinizde olanı açığa vursanız da gizli tutsanız da Allah, sizin hesabınızı görecektir; sonra dilediğini affeder, dilediğine de azap verir. Allah, her şeye gücü yetendir.

3/Aliimran-128
لَيْسَ
Bu kelime "(birinin) harcı olmamak" deyiminde vurgulanmış
لَكَ مِنَ
Bu kelime "(birinin) harcı olmamak" deyiminde vurgulanmış
الْاَمْرِ
Bu kelime "(birinin) harcı olmamak" deyiminde vurgulanmış
شَيْءٌ
Bu kelime "(birinin) harcı olmamak" deyiminde vurgulanmış
اَوْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْ اَوْ يُعَذِّبَهُمْ فَاِنَّهُمْ ظَالِمُونَ

Allah dilerse onların tövbelerini kabul eder dilerse de zalim olmalarından dolayı kendilerine azap verir. Bu işler senin harcın değil!

3/Aliimran-129
وَلِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ۟

Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Dilediğini bağışlar, dilediğine azap verir. Allah, çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir.

4/Nisa-25
وَمَنْ لَمْ
Bu kelime "başarısızlığa uğramak " deyiminde vurgulanmış
يَسْتَطِـعْ
Bu kelime "başarısızlığa uğramak " deyiminde vurgulanmış
مِنْكُمْ طَوْلاً اَنْ يَنْكِـحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِنْ مَا
Bu kelime "(birinin) eline bakmak " deyiminde vurgulanmış
مَلَكَتْ
Bu kelime "(birinin) eline bakmak " deyiminde vurgulanmış
اَيْمَانُكُمْ
Bu kelime "(birinin) eline bakmak " deyiminde vurgulanmış
مِنْ فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِۜ وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِا۪يمَانِكُمْۜ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍۚ فَانْكِحُوهُنَّ بِاِذْنِ اَهْلِهِنَّ وَاٰتُوهُنَّ اُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلَا
Bu kelime "dost tutmak" deyiminde vurgulanmış
مُتَّخِذَاتِ
Bu kelime "dost tutmak" deyiminde vurgulanmış
اَخْدَانٍۚ
Bu kelime "dost tutmak" deyiminde vurgulanmış
فَاِذَٓا اُحْصِنَّ فَاِنْ اَتَيْنَ
Bu kelime "(biriyle) ilişkiye girmek " deyiminde vurgulanmış
بِفَاحِشَةٍ
Bu kelime "(biriyle) ilişkiye girmek " deyiminde vurgulanmış
فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِۜ ذٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْۜ وَاَنْ تَصْبِرُوا خَيْرٌ لَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ۟

Sizden kim, hür mü'min kadınlarla evlenmede başarısızlığa uğramışsa o zaman elinize bakan mümin kızlarınızı nikâhlayabilirler. Allah, imanlarınızı (sizden) daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Şu hâlde onları, iffetli olmaları, zina işlememeleri ve dost tutmamaları şartıyla sahiplerinin izinleriyle nikâhlayın ve bu durumda mihrlerini de güzelce verin. Evlendiklerinde (biriyle gayrimeşru) ilişkiye girerlerse onlara, hür kadınlara verilen azabın yarısı uygulanır. Bu izin (evlenme izni), içinizden zora gelememekten korkanlar içindir. Ancak sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı çok merhamet edicidir.

5/Maide-18
وَقَالَتِ الْيَهُودُ وَالنَّصَارٰى نَحْنُ اَبْنَٓاءُ اللّٰهِ وَاَحِبَّٓاؤُ۬هُۜ قُلْ فَلِمَ يُعَذِّبُكُمْ
Bu kelime "azap çekmek " deyiminde vurgulanmış
بِذُنُوبِكُمْۜ بَلْ اَنْتُمْ بَشَرٌ مِمَّنْ خَلَقَۜ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۘ وَاِلَيْهِ الْمَص۪يرُ

"Yahudiler ve Hristiyanlar “Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz.” dediler. De ki “öyleyse günahlarınızdan dolayı size niçin azap çektiriyor? Doğrusu siz de onun yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap verir. Göklerde, yerde ve ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah'a aittir. Sonunda dönüş de ancak onadır."

5/Maide-40
اَلَمْ تَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ يُعَذِّبُ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَغْفِرُ لِمَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

Bilmez misin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir; dilediğine azap verir ve dilediğini bağışlar. Allah’ın her şeye gücü yeter.

5/Maide-115
قَالَ اللّٰهُ اِنّ۪ي مُنَزِّلُهَا عَلَيْكُمْۚ فَمَنْ يَكْفُرْ بَعْدُ مِنْكُمْ فَاِنّ۪ٓي اُعَذِّبُهُ عَذَاباً لَٓا اُعَذِّبُهُٓ اَحَداً مِنَ الْعَالَم۪ينَ۟

Allah dedi ki “Ben onu indireceğim. Ondan sonra sizden kim inkâr ederse ben ona daha önce hiçbir âlemden hiçbir kimseye azap vermediğim şekilde azap vereceğim.

6/Enam-124
وَاِذَا جَٓاءَتْهُمْ اٰيَةٌ قَالُوا لَنْ نُؤْمِنَ حَتّٰى نُؤْتٰى مِثْلَ مَٓا اُو۫تِيَ رُسُلُ اللّٰهِۜ اَللّٰهُ اَعْلَمُ حَيْثُ يَجْعَلُ رِسَالَتَهُۜ سَيُص۪يبُ الَّذ۪ينَ اَجْرَمُوا صَغَارٌ عِنْدَ اللّٰهِ وَعَذَابٌ شَد۪يدٌ بِمَا كَانُوا
Bu kelime "dümen çevirmek " deyiminde vurgulanmış
يَمْكُرُونَ
Bu kelime "dümen çevirmek " deyiminde vurgulanmış

Onlara bir ayet geldiği zaman, “Allah elçilerine verilenin bir benzeri bize de verilinceye kadar asla inanmayacağız” derler. Allah, elçilik görevini kime vereceğini çok iyi bilir. Kabahat işleyenler, Allah katında aşağılığa uğratılacak ve dümen çevirmelerinden dolayı onlara şiddetli bir azap verilecektir.

7/Araf-38
قَالَ ادْخُلُوا ف۪ٓي اُمَمٍ قَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِكُمْ مِنَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ فِي النَّارِۜ كُلَّمَا دَخَلَتْ اُمَّةٌ لَعَنَتْ اُخْتَهَاۜ حَتّٰٓى اِذَا ادَّارَكُوا ف۪يهَا جَم۪يعاًۙ
Bu kelime "bir araya gelmek " deyiminde vurgulanmış
قَالَتْ اُخْرٰيهُمْ لِاُو۫لٰيهُمْ رَبَّنَا هٰٓؤُ۬لَٓاءِ اَضَلُّونَا فَاٰتِهِمْ عَذَاباً ضِعْفاً مِنَ النَّارِۜ قَالَ لِكُلٍّ ضِعْفٌ وَلٰكِنْ لَا تَعْلَمُونَ

(Allah) “Sizden önce gelip geçen insan ve cin toplulukları ile ateşe girin.” der. Her bir grup içeri girdikçe diğer kardeş gruba lanet eder. Nihayet hepsi orada bir araya gelince sonrakiler, öncekiler için derler ki: “Ey Rabbimiz! İşte bunlardır bizi saptıranlar. Onlara ateşten iki kat azap ver.” Allah, “Hepiniz için de kat kat (azap) var. Fakat siz bilmiyorsunuz!” der.

8/Enfal-32
وَاِذْ قَالُوا اللّٰهُمَّ اِنْ كَانَ هٰذَا هُوَ الْحَقَّ مِنْ عِنْدِكَ فَاَمْطِرْ
Bu kelime "başına taş düşmek (yağmak)" deyiminde vurgulanmış
عَلَيْنَا
Bu kelime "başına taş düşmek (yağmak)" deyiminde vurgulanmış
حِجَارَةً
Bu kelime "başına taş düşmek (yağmak)" deyiminde vurgulanmış
مِنَ السَّمَٓاءِ اَوِ ائْتِنَا بِعَذَابٍ اَل۪يمٍ

Hani demişlerdi ki: "Allah’ım! Bu senin katından gelen bir gerçekse başımıza gökten taş yağdır yahut bize elem verici bir azap getir!"

8/Enfal-33
وَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيُعَذِّبَهُمْ
Bu kelime "azap çekmek " deyiminde vurgulanmış
وَاَنْتَ ف۪يهِمْۜ وَمَا كَانَ اللّٰهُ مُعَذِّبَهُمْ وَهُمْ يَسْتَغْفِرُونَ

"Halbuki (Ey Rasûlüm) sen, onların içindeyken Allah onlara azap çektirecek değildi. İstiğfar ettikleri hâlde de Allah onlara azap verecek değil."

9/Tevbe-66
لَا تَعْتَذِرُوا قَدْ كَفَرْتُمْ بَعْدَ ا۪يمَانِكُمْۜ اِنْ نَعْفُ عَنْ طَٓائِفَةٍ مِنْكُمْ نُعَذِّبْ طَٓائِفَةً بِاَنَّهُمْ كَانُوا مُجْرِم۪ينَ۟

Özür dilemeyiniz! Şüphesiz ki inandıktan sonra inkâr ettiniz. İçinizden bir grubu affetsek bile bir gruba da Kabahat işlemekte olduklarından dolayı azap veririz.

17/İsra-15
مَنِ اهْتَدٰى فَاِنَّمَا يَهْتَد۪ي لِنَفْسِه۪ۚ وَمَنْ ضَلَّ
Bu kelime "dalalete düşmek " deyiminde vurgulanmış
فَاِنَّمَا يَضِلُّ
Bu kelime "dalalete düşmek " deyiminde vurgulanmış
عَلَيْهَاۜ وَلَا
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
تَزِرُ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
وَازِرَةٌ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
وِزْرَ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
اُخْرٰىۜ
Bu kelime "(birinin) günahını çekmek" deyiminde vurgulanmış
وَمَا كُنَّا مُعَذِّب۪ينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولاً

Kim hidayete ererse kendisi için hidayete ermiş olur; kim de dalalete düşerse kendi aleyhine dalalete düşmüş olur. Hiç bir günahkâr, başkasının günahını çekmez. Biz, bir elçi göndermedikçe azap verecek değiliz.

18/Kehif-87
قَالَ اَمَّا مَنْ ظَلَمَ فَسَوْفَ نُعَذِّبُهُ ثُمَّ يُرَدُّ اِلٰى رَبِّه۪ فَيُعَذِّبُهُ عَذَاباً نُكْراً

O, şöyle dedi: “Haksızlık edeni cezalandıracağız; sonra o, Rabb’ine gönderilecek; sonra (Allah) da ona korkunç bir azap verecek.

23/Mü'minun-76
وَلَقَدْ اَخَذْنَاهُمْ بِالْعَذَابِ فَمَا اسْتَكَانُوا
Bu kelime "boyun eğmek" deyiminde vurgulanmış
لِرَبِّهِمْ وَمَا يَتَضَرَّعُونَ

Ant olsun, biz onlara azap verdik de yine Rablerine boyun eğmediler, tazarruda da bulunmuyorlar.

24/Nur-63
لَا تَجْعَلُوا دُعَٓاءَ الرَّسُولِ بَيْنَكُمْ كَدُعَٓاءِ بَعْضِكُمْ بَعْضاًۜ قَدْ يَعْلَمُ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ يَتَسَلَّلُونَ مِنْكُمْ لِوَاذاًۚ فَلْيَحْذَرِ الَّذ۪ينَ يُخَالِفُونَ عَنْ اَمْرِه۪ٓ اَنْ تُص۪يبَهُمْ فِتْنَةٌ
Bu kelime "başı belaya girmek (uğramak) " deyiminde vurgulanmış
اَوْ يُص۪يبَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ

Rasul’ün davetini kendi aranızdaki davet gibi tutmayın! Birbirlerini siper ederek sıvışıp gidenleri Allah, elbette bilmektedir. Onun emrine muhalefet edenler, başlarının belaya girmesinden veya kendilerine elim bir azap verilmesinden sakınsınlar!

26/Şuara-213
فَلَا تَدْعُ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهاً اٰخَرَ فَتَكُونَ مِنَ الْمُعَذَّب۪ينَۚ

Allah ile birlikte herhangi bir ilaha sakın yalvarma yoksa sen de azap verilenlerden olursun!

29/Ankebut-21
يُعَذِّبُ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَرْحَمُ مَنْ يَشَٓاءُۚ وَاِلَيْهِ تُقْلَبُونَ

O, dilediğine azap verir, dilediğini esirger. Ve ona çevrileceksiniz.

48/Fetih-6
وَيُعَذِّبَ الْمُنَافِق۪ينَ وَالْمُنَافِقَاتِ وَالْمُشْرِك۪ينَ وَالْمُشْرِكَاتِ الظَّٓانّ۪ينَ بِاللّٰهِ ظَنَّ السَّوْءِۜ عَلَيْهِمْ دَٓائِرَةُ السَّوْءِۚ وَغَضِبَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ وَلَعَنَهُمْ وَاَعَدَّ لَهُمْ جَهَنَّمَۜ وَسَٓاءَتْ مَص۪يراً

(Bütün bunlar ayrıca,) Allah hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklerle münafık kadınlara, müşrik erkeklerle müşrik kadınlara azap vermesi içindir. (İnananlar için istedikleri) kötülük, kendilerine gelsin! Allah, onlara karşı gazaba gelmiş, onlara lanet etmiş ve cehennemi hazırlamıştır. O (cehennem) ne kötü bir dönüş yeridir!

48/Fetih-14
وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُوراً رَح۪يماً

Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar, dilediğine azap verir. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.

58/Mücadele-8
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ نُهُوا عَنِ النَّجْوٰى ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَيَتَنَاجَوْنَ بِالْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِۘ وَاِذَا جَٓاؤُ۫كَ حَيَّوْكَ بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ بِهِ اللّٰهُۙ وَيَقُولُونَ ف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ لَوْلَا يُعَذِّبُنَا اللّٰهُ بِمَا نَقُولُۜ حَسْبُهُمْ جَهَنَّمُۚ يَصْلَوْنَهَاۚ فَبِئْسَ الْمَص۪يرُ

Kulis yapmaktan menedilip de sonra menedildikleri şeye dönenleri ve günah, düşmanlık ve Rasul'e karşı gelme konusunda aralarında Kulis yapanları görmedin mi? Sana geldiklerinde de Allah'ın selamlamadığı bir şekilde sana selam verirler ve kendi aralarında "Söylediğimizden dolayı Allah bize azap verse ya!" derler. Cehennem onlara yeter. Oraya girerler. Orası ne kötü bir varış yeridir!

65/Talak-8
وَكَاَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ عَتَتْ
Bu kelime "(birine) karşı durmak " deyiminde vurgulanmış
عَنْ اَمْرِ رَبِّهَا وَرُسُلِه۪ فَحَاسَبْنَاهَا حِسَاباً شَد۪يداً وَعَذَّبْنَاهَا عَذَاباً نُكْراً

Ülkelerden niceleri vardır ki Rablerinin ve onun elçilerinin emrine karşı durdular, böylece biz de onların şiddetli bir hesapla hesabını gördük ve onlara korkunç bir azapla azap verdik.

88/Gaşiye-24
فَيُعَذِّبُهُ اللّٰهُ الْعَذَابَ الْاَكْبَرَۜ

Allah ona, en büyük azapla azap verir.

89/Fecir-25
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُٓ اَحَدٌۙ

Artık o gün onun azabı gibi hiç kimse azap veremez.

Bu sayfa yardımcı oldu mu?

Geri bildiriminiz için teşekkürler!
Güncelleme: 06.07.2025
Paylaş: